Mesajı Okuyun
Old 15-01-2021, 21:59   #2
av.enesteper

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan avkulabas
Merhabalar değerli meslektaşlarım. Müvekkil 2001 yılında miras kalan taşınmazları, 3 kardeşi ile yazılı sözleşme yaparak taksim etmiş; muristen kalan ev de bütün mirasçıların yazılı rızası ile müvekkile bırakılmış ve tapuda tescili yapılmıştır. Ancak müvekkilin kardeşi ile yaşadığı tartışma sonucunda kardeşi dava açmış. söz konusu ev müvekkilden alınıp davacı kardeşe verilmek üzere mahkemede karar verilmiş. Böyle bir karar mümkün müdür? yazılı sözleşme ile bir kardeşe bırakılan ev daha sonra tekrar alınabilir mi? mümkün değil ise buna ilişkin emsal teşkil edecek karar var mıdır?

Meslektaşım anladığım kadarıyla müvekkiliniz ve diğer mirasçılar arasında yapılan taksim sözleşmesi 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi döneminde tanzim edilmiştir. İlgili kanununun 611 maddesine göre "Hisselerin teşkil ve kabzını yahut taksim mukavalesinin akdini mütaakip, taksim; mirasçılar için lüzum ifade eder. Taksim mukavelesi, yazılı olmadıkça muteber olmaz. Yani taraflar arasında yapılan taksim sözleşmesi tüm mirasçıların katılması şartıyla yazılı bir şekilde yapıldıysa geçerledir ve mirasçılar bu taksim sözleşmesine dayanarak haklarını ileri sürebilir. İlgili Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2013/7457 Esas, 2013/6825 sayılı ilamında " Tarafların kök mirasbırakanı ..., 11.03.1973 tarihinde vefat etmiştir. Anılan şahsın mirasçılık belgesi dosyaya sunulmuştur. ...'ın vefat tarihi (mirasının açılması) ve davacının dayandığı 05.04.1987 tarihli "miras bölüşme ve rızai taksim tutanağı" başlıklı ve 04.11.1997 tarihli "protokol" başlıklı adi yazılı belgelerin tanzim tarihi itibariyle 743 sayılı Türk Kanuni Medenisi yürürlükte bulunmaktadır. 743 sayılı TKM'nin 611. (4721 sayılı TMK'nun 676) maddesi hükmüne göre; tapulu taşınmazlara ilişkin taksim sözleşmesinin geçerliliği tüm mirasçıların katılımı ile yazılı şekilde yapılmasına bağlıdır. Bu kapsamda eldeki davaya gelince, 05.04.1987 tarihli "miras bölüşme ve rızai taksim tutanağı" başlıklı sözleşmeye miras bırakan ...'ın tüm mirasçıları katılmadığına göre, az yukarıda anılan Kanun maddesi hükümleri uyarınca, 05.04.1987 tarihli taksim sözleşmesi geçersizdir. şeklinde karar vererek bu hususa değinmiştir.

Sizin olayınızda da taksim sözleşmesi bu iki şarttan birine haiz değil ise geçersiz olacağından taraflar arasında bir hüküm doğurmaz dolayısıyla geçersiz bir sözleşmeye istinaden yapılan devir işlemi de kanaatimce geçersiz olacaktır.

Yok eğer yapılan taksim sözleşmesi geçerli ise yapılan tescil işlemi geçerlidir. Bu konu hakkında Yargıtay 8. Hukuk Dairesi'nin, 2017/11333 Esas, 2020/3824 Karar sayılı ilamı size yol gösterecektir. İyi Çalışmalar diliyorum meslektaşım.