Mesajı Okuyun
Old 05-01-2021, 10:25   #3
gecelerin_yargıcı

 
Varsayılan

Muratmert meslektaşımızın yorumuna ilave olarak; aynı hukuk dairesinin aksi yöndeki güncel kararını paylaşıyorum.

Yargıtay 12. H.D'nin 2017/4706 E. - 2018/9705 K. sayılı ilamı;

Alacaklı tarafından 03.10.2016 tarihinde genel haciz yolu ile ilamsız icra takibine başlandığı, borçlunun icra takibini haricen öğrenmesi üzerine icra dairesine verdiği 28.11.2016 tarihli dilekçe ile borca itiraz ettiği, icra müdürlüğünce 28.11.2016 tarihli işlemle; “itiraz eden borçluya henüz ödeme emri tebliğ edilmediği, borçlu vekilinin bugün verdiği itiraz dilekçesi ile ödeme emrinin 28.11.2016 tarihinde tebliğ edildiğinin sayıldığı ve borca itirazın İİK’nin 62. maddesinde belirtilen 7 günlük itiraz süresi içinde olduğu belirtilerek borca itiraz eden borçlular hakkındaki takibin İİK 62-66 m. gereğince durdurulması” şeklinde işlem tesis edildiği, alacaklının icra müdürlüğü işleminin kaldırılması istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, ilk derece mahkemesince şikayetin reddine karar verilmesi üzerine alacaklının istinaf yoluna başvurduğu, … … Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi’nin 27.02.2017 tarih ve 2017/245 E.- 2017/313 K. sayılı kararı ile HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği görülmektedir.
İİK ‘nun 62/1. maddesinde; “İtiraz etmek istiyen borçlu, itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur” hükmü yer almaktadır.
Bu durumda, borçluya henüz ödeme emri tebliğ edilmediğinden, borçlunun icra dairesine itirazı sonuç doğurmaz. O halde mahkemece, şikayetin kabulüne karar verilmesi yerine, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.