Mesajı Okuyun
Old 12-11-2020, 17:07   #8
Av. Suat

 
Varsayılan

Olayınızda kamu kurumu yok ama yine konusunda tekel olan bir kurum var.....Bu açıdan bakıldığında sözleşme yapmak zorunda ...

T.C. YARGITAY
13.Hukuk Dairesi
Esas: 2002/2584
Karar: 2002/4338
Karar Tarihi: 18.04.2002 T

ÖZET: Devlet veya kamu kurumlanma tekelinde bulunan bazı kamu hizmetleri ve zaruri ihtiyaç maddelerini dağıtan kuruluşlarla, bunları talep eden kişiler arasında, sözleşme yapma mecburiyeti vardır. Bu nedenle davalı kurum, elektrik enerji dağıtım tekelini elinde bulunduran bir kurum olarak sözleşme yapmak zorunda olup bunun için de, alacaklı olmadığı kişilere, mükellefiyet getirecek şekilde, eski borçların abone olmayan kişiden (davacıdan) istenmesi, sözleşme yapma hürriyetine engel teşkil eder.

(818 S. K. m. 18, 19)

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü.

KARAR

Davacı, kendisine ait daireyi üçüncü şahsa kiraya verdiğini, kiracının elektrik abonesi olmak üzere Tedaş'a müracaatında, eski abonenin elektrik borcu bulunduğu, borcun ödenmemesi halinde, abone olunamayacağı gibi, elektriğinde bağlanmayacağının bildirildiğini, bu zorunlulukla eski aboneye ait elektrik borcunu ihtirazı kayıtla ödemek zorunda kaldığını, Tedaş’ın, eski abonenin elektrik borcunu haksız olarak kendisinden tahsil ettiğini ileri sürerek, 610.630.801 TL. nın 18.5.2001 tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalıdan alınmasını istemiştir.

Davalı, davacının ancak kendi kiracısı olan eski aboneye karşı rücu davası açabileceğini bildirerek, davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı, taşınmazını kiraya verildiğini, Tedaş'a borcu nedeniyle elektriğin kesildiğini, yeni kiracının davalı kuruma müracaatında eski abonenin borcunun ödenmesi halinde, abone sözleşmesi düzenlenerek, elektriğin bağlanacağının bildirildiğini, bunun üzerine ihtirazı kayıtla eski abone olan kiracının borcunu ödemek zorunda kaldığını, bu nedenle ödenen paranın istirdadını istemiştir. Davalı kurum, davacının ancak kendi kiracısı olan eski aboneye karşı rücu davası açabileceğini bildirerek, davanın reddini savunmuş mahkemece davalının bu savunmasına itibar edilerek davanın reddini karar verilmiştir.

Tedaş’ın dava dışı üçüncü kişi Cengiz E. ile aralarında abone sözleşmesi olduğuna, davacının kiracısı olan Cengiz E.'nin elektrik borcunu ödemeden mecuru terk ettiği, tarafların kabulündedir. Kural olarak, abone sözleşmesi kimin adına düzenlenmiş ise, tüketim bedelinden o kişi yani eş söyleyişle sözleşmenin tarafı olan abone sorumludur. Davacı borcu olmadığı halde darda kaldığından eski kiracısı olan abonenin elektrik borcunu ödememesi nedeni ile yeni kiracı ile davalı kurumun abone sözleşmesi düzenlemeyip, elektriği daireye bağlanmadığından bu zorunlulukla, eski kiracısı olan kişinin borcunu ödemek zorunda kalmıştır. Borçlar Hukukunda, sözleşme yapma hürriyeti kural olmakla birlikte, bunun da bazı istisnaları vardır. Devlet veya kamu kurumlarının tekelinde bulunan bazı kamu hizmetleri ve zaruri ihtiyaç maddelerini dağıtan kuruluşlarla, bunları talep eden kişiler arasında sözleşme yapma mecburiyeti vardır. bu nedenle davalı Tedaş enerji dağıtım tekelini elinde bulunduran bir kurum olarak sözleşme yapmak zorundadır. Bu sözleşmeyi yapmak içinde, alacaklı olmadığı kişilere, mükellefiyet getirecek şekilde eski borçların, abone olmayan davacıdan istenmesi sözleşme yapma hürriyetine engel teşkil eder. Açıklanan nedenlerle davanın kabulü gerekirken, mahkemece aksi yazılı düşüncelerle davanın reddi usul ve yasaya aykırıdır. Bozma nedenidir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 18.04.2002 gününde oybirliği ile karar verildi.




Müvekkiliniz esnafsa dava genel mahkeme olan asliye hukuk mahkemelerinde görülmelidir kanımca....
Dava, mutlak ticari davalardan değildir.
Dava, nısbi ticari dava da değildir.
Dava, üçüncü tür ticari davalardan da değildir.

T.C.
Yargıtay
14. Hukuk Dairesi
E: 2016/5904 K: 2016/9858 K.T.: 29.11.2016

Özel : Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.

Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.

Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.

Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara dair davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara dair davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.




Açılacak olan dava EDA DAVASI olacaktır kanımca ..

Hukuk Genel Kurulu 2014/891 E. , 2016/425 K.
"İçtihat Metni"

Özet : Taraflar arasındaki “abonelik sözleşmesi yapılması ” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; ..... Tüketici Mahkemesi tarafından davanın reddine dair verilen 18.05.2012 gün ve 2011/1131 E. 2012/295 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay ..... Hukuk Dairesinin 19.04.2013 gün ve 2012/23223 E. 2013/10249 K. sayılı ilamı ile;
“…Davacı, Alemdağ Mah.981 Sok No: 17/8 Altındağ Ankara adresinde bulunan konutuna su aboneliği için davalı kuruma başvuruda bulunduğunu, ancak davalı kurumca binanın statik raporunun olmaması nedeniyle abonelik işleminin yapılmadığını belirterek mağduriyetinin giderilmesi için geçici elektrik (su) aboneliğinin yapılmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece ,davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
HGK kararı : Somut uyuşmazlıkta yapı ruhsatı 28.08.2009 tarihli olup; istisnai sürenin dışındadır. Bu nedenle süre koşulu gerçekleşmediğinden davanın reddedilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından direnme kararının onanması gerekir.

SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının ONANMASINA, 30.03. 2016 gününde yapılan ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.


Zaten sözleşme yapılmış o halde dava yapılan sözleşmeye istinaden enerji başlanması- enerji verilmesi talepli bir eda davası olabilir.
Dava sonunda alınan ilam kesinleşmesi beklenmeden icraya konularak infazı sağlanabilir.
Davalı kurum ilamın gereğini yerine getirmezse İİK daki ilama muhalefet etmekten dolayı ceza davası açılıp infaza zorlanabilir. - İİK 343 md
Bu arada geçen dönemde işletmeyi işletememekten dolayı oluşacak olan zarar ziyan ile ilgili de ayrıca dava da açılabilir.