Mesajı Okuyun
Old 12-05-2020, 21:44   #2
av.murat kılıç

 
Varsayılan

Sayın Meslektaşım,

1-)Bu konuda, 4925 sayılı Yasa’nın 24. maddesi 4. fıkrasında ve Genel Şartlar C-7 maddesi 4. fıkrasında :“Bu sigortada, tazminat yükümlülerinin birbirlerine karşı rücu hakları kendi yükümlülüklerini tam olarak yerine getirdikleri ve rücu edilecek kimseyi öğrendikleri günden başlayarak iki yılda zaman aşımına uğrar” denilmiştir. Yani müvekkiliniz zarar görene ödeme tarihinden itibaren 2 yıllık zamanaşımının başlayacaktır.

2-)Sigortalı Davayı Sigorta Şirketine ihbar etmiş olsaydı, Sigorta Şirketi kendisine ihbar tarihinden itibaren hasarın tutarı ve faizleri de ödemesi gerekecekti. Ancak ihbar edilmediği için sigorta şirketi temerrüde düşmemiştir. Konu ile ilgili yargıtay kararları aşağıdadır.

Alıntı:
17.HD.01.10.2007, E.2007/1659 K. 2007/2903
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun 99/1 maddesi ile Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortasının Genel Şartlarının B-2 maddelerinde sigortacının zarar giderim yükümlülüğü, zararın ihbarı ve gerekli belgelerin sigortacıya bildirildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortasının poliçe limiti dahilinde tazminatı ödemekle yükümlü olup, bu sürenin sonunda ödeme yapılmadığı takdirde temerrüt gerçekleşeceği öngörülmüştür. Somut olayda, davacı dava açılmadan önce davalı sigorta şirketine karşı yazılan 26.01.2005 tarihli ihbar yazısının tebliğ edilip edilmediği araştırılmamıştır. O halde ödeme ile ilgili ihbar yazısının tebliğ tarihinin araştırılmak suretiyle faiz başlangıcının belirlenmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.


Alıntı:
Konu ile ilgili bir başka yargıtay kararı:
(HGK.08.10.2003, E. 2003/10-576 K. 2003/543)[1]
Zorunlu sigortacının temerrüde düşmesi ve faizden sorumlu tutulabilmesi için kendisine başvuruya rağmen sekiz işgünü içinde tazminat ödememiş olması gerekir.
Sigortacıya usulüne uygun başvuruda bulunulmamışsa sigortacının sigorta bedelini ödeme borcu muaccel olamayacağından temerrüdünden de söz edilemez. Somut olayda, davacı SSK’nun tedavi belgeleri eklenerek usulüne uygun başvuruda bulunulmasına rağmen, süresi içinde ödeme yapılmamıştır. Sigortacı sekiz işgünü sonunda temerrüde düşmüş olduğundan, temerrüt tarihinden itibaren faizden sorumlu tutulması yasaya uygundur.


3-) Sigorta Şirketi kendisine ihbarda bulunulmadığından mahkeme masraflarını ve ferilerini ödemekten kaçınacaktır, çünkü ihbarda bulunulsaydı şirket olarak dava açılmasına sebebiyet vermeden hasarı ödeyecektik diyebilirler. Bu yüzden hasar tutarı ne ise (POLİÇE LİMİTLERİ DAHİLİNDE OLACAK ŞEKİLDE) ihbar tarihi itibari ile hasar tutarını ve işleyecek faizini ödeyecektir, müvekkilinize mahkemede yüklenen ferilerini ödemeyecektir, diye düşünüyorum.

4-) Yazınızdaki son sorunuza cevap olabilmesi için : Sigorta Şirketinin dava masrafları ile birlikte ödeyeceğini varsayalım; bu durumda masraflar ve feriler sigorta poliçesi limitine dahil olmayacaktır. Örnek olarak; sigorta poliçesinin 20 Bin TL teminat verdiğini düşünelim, hasarında 20 Bin TL olduğunu varsayalım. Sigortanın ödemediğini ve dava açıldığı, dava masrafları da 6 Bin TL'ye ulaşmış olsun. Toplam alacak 26 Bin TL olduğu durumda sigorta, benim teminat tutarım 20 Bin TL dir, üstüne ödemem diyemez, dava masrafları ve faiz teminat kapsamında sayılamaz. Çünkü dava açılmasına sebebiyet vermeden poliçe limitleri içinde ödeme yapabilirdi, bunu yapmadığı için masraflarına katlanması gerekecektir.