Mesajı Okuyun
Old 06-04-2020, 14:36   #6
Av. M. Bahadır Özer

 
Varsayılan

Hiçbir soruşturma yahut kovuşturma dosyasında tercihi şüpheliye yahut sanığa bırakmamak yönünde bir tercihim var. CMK m. 261 avukata koşulsuz şartsız kanun yollarına başvurma imkanı tanımaktadır.

Şüpheli yahut sanıkla müdafii arasında vekalet ilişkisi olsa dahi müdafiilik saf anlamıyla bir vekalet ilişkisinin ötesindedir. Bu sebeple müdafii, şüpheli yahut sanığın tercihleriyle ve talimatlarıyla bağlı değildir. Gerektiği takdirde şüpheli yahut sanığın iradesinin aksini dahi uygulama imkanına sahiptir. Oysaki şüpheli yahut sanık yeterki hukuki bilgi ve donanıma sahip olduğunu düşünse bir avukatın müdafiiliğinden faydalanmak istemeyecektir. Kanun yollarına başvurup başvurmama hususunda da tercihin zaten hukuki yardıma ihtiyaç duyan bir şüpheli yahut sanığa bırakılmasının doğru olmadığını düşünüyorum. Nitekim özellikle CMK dosyalarında ortaya çıkabilecek bu hususta CMK m. 266/3 hükmünü incelemekte fayda var:

150 nci maddenin ikinci fıkrası uyarınca, kendisine müdafi atanan şüpheli veya sanıklar yararına kanun yoluna başvurulduğunda veya başvurulan kanun yolundan vazgeçildiğinde şüpheli veya sanık ile müdafiin iradesi çelişirse müdafiin iradesi geçerli sayılır.

Bunun yanında mevcutta bağlı bulunduğum barodaki bir CMK eğitmeni avukat, sanıkla görüşmelerinde suçsuz olduğuna kanaat getirdiği bir sanık hakkında CMK m. 223/2-e’ye aykırı olarak kurulduğunu düşündüğü mahkumiyet hükmünü temyiz etmemesi için sanığın kendisine yazılı imzalı belge verdiğini, bunun üzerine hükmün temyiz edilmeksizin kesinleşmesiyle hükümlünün bir şekilde hayatına son verdiğini ve bundan dolayı ne olursa olsun hükmü temyiz etmediği için üzüntüsünü paylaşmıştı. Demem odur ki şüpheli yahut sanık bizlerin yıllarca eğitim aldığı hatta gelişimini, öğrenimini devam ettirdiği ortamda her hükmün mahiyetini anlamayabilir. Bizler de zaten tam olarak kişilerin hak mahrumiyetine uğramamaları için adalet sistemi içersinde yer alıyoruz. Bu sebeple kanun yollarına başvurmanın her ne olursa olsun şüpheli yahut sanığın kısıtlanan temel hak ve hürriyetleri karşısında mesleki bir görev olduğunu düşünüyorum.

Elbette şüpheli yahut sanığı önemli aşamalarda bilgilendirmek gerekmektedir. Ancak bu bilgilendirmenin şüpheli yahut sanığı olabildiğince endişeye sevk edici olmamasına dikkat etmenizi tavsiye ederim.