Merhabalar. Vekalet görevinin kötüye kullanılmasına ilişkin açılmış olan tapu iptal ve tescil davasında dava dilekçesinde davacının iddiası; Murisin kızı murisi zorla notere götürdüğünü, okuma yazma bilen murisin okuma yazma bilmediği söylenerek imza yerine parmak izi alınarak vekaletname çıkartıldığı(daha önce noterde imzası mevcut olduğunu), aklı melekeleri yerinde olduğunu gösterir raporun aile hekimliğinden alındığından geçersiz olduğunu, 25.09.2013 tarihinde alınan yüzde 78 oranında duyma ve görme özürlülüğü olduğu(rapor mevcut) yine 25.06.2015 tarihinde Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinin verdiği Demans(bunama) hastası olduğuna ilişkin rapor mevcut olduğunu bu sebeple temyiz kudereti olmadığını söylenmektedir ayrıca 2015 yılında murisin yeğeni vasi olarak atanmıştı bu sebeplere dayanarak vekaletin geçersizliğini iddia ederek tapu iptal ve tescil davası açılmıştır. (muris 12.08.2019 tarihinde vefat ediyor.)
Dava konusu satış işlemler 2013 yılında yapılmıştır. Ayrıca satın alan kişilerden 1 tanesi davacıların kardeşidir. Diğer 3 kişi ise dava konusu yapılan parsellerin komşu taşınmazın da ikamet eden kişilerdir. Bu 3 kişi 2013 yılında vekil eden murisin Demans hastası olduğunu bilmiyorlar. Ayrıca söz konusu taşınmazın satılma sebebi olarak da anne ve babalarının bakım masraflarını karşılamak bakıcı vs tutmak olduğu söylenmekte.

Şimdi 2013 yılında yapılan satış işlemi ile ilgili 2015 yılında konulan demans teşhisi ve raporun tam teşekkülü hastaneden alınmaması durumu ile ilgili yorumlarınızı merak ediyorum sayın meslektaşlarım. Şimdiden Teşekkürler.

Yargıtay 2016/8951 E 2019/2386 sayılı karar(Zararlandırma kastı olmaması ve Tmk 2 uyarınca davanın reddi ilişkin karar mevcut.