Mesajı Okuyun
Old 18-12-2019, 11:18   #6
Admin

 
Varsayılan

Arabuluculuk bir alternatif çözüm yoludur, yargılama değildir dolayısıyla usul hukukuna da tabi değildir (örneğin derdestlik, husumet, zamanaşımı vs. usuli müesseseler arabuluculuğu ilgilendirmez).

Davanın arabuluculuğa başvurmamak nedeniyle usulden reddedilmesinin sebebi dava şartı arabulucululukla ilgili bu konuda açık bir yasal düzenleme olması. Bu nedenle dava açıldıktan sonra arabuluculuğa başvurulsa dahi, (önceki) dava yine de usulden reddediliyor, çünkü kanun koyucu, "nasıl olsa dava açıldıktan sonra da gider arabulucudan bir anlaşmazlık tutanağı alırız" şeklinde düşünülmesini istemiyor, davadan önce arabuluculuk yolunun samimiyetle ve iyiniyetle işlemesine gayret edilmesini istiyor.

Öte yandan dava bu sebeple reddedildikten sonra arabuluculuğa gidilmesi için mutlaka kararın kesinleşmesine ihtiyaç yok. Dava derdestken (hatta alt mahkemede red kararı verilmemişken dahi) arabuluculuğa gidilebilir, sadece bu arabuluculuktaki anlaşmazlık tutanağı, o derdest davanın dava şartı olarak kullanılamaz. Ancak bu tutanağın bir sonra açılacak davada kullanılmasına bir engel yok. Hatta esasında bildiğiniz gibi dava sırasında dahi arabuluculuğa başvurulabilir ve hatta hakim ön inceleme sırasında tarafları arabuluculuğa teşvik eder (HMK md320, md.137, md.140, 6325 S.lı K. md.13).

Dolayısıyla dava açıldıktan sonra başvurulmuş bir arabuluculuk tutanağının O DAVADA değil ancak ondan sonra açılacak davada kullanmak mümkün. Ancak arabuluculuk müessesesini çok iyi anlamayan bir hakime denk gelinirse hatalı bir karar verebilir derseniz, ona katılırım.