Mesajı Okuyun
Old 31-08-2019, 08:30   #3
sailor1981

 
Varsayılan

23 HD. Lehe karar


Sikayetçi vekili, Antalya 11. İcra Müdürlüğü'nün 2010/20724 Esas sayılı dosyasından düzenlenen sıra cetvelinin hatalı olduğunu, anılan sıra cetvelinde, şikayet olunan lehine tasarrufun iptaline karar verildiği gerekçesiyle ihaleden kalan bedelin şikayet olunana ait dosyalara ödenmesine karar verildiğini, İİK'nın 283. maddesine göre, tasarrufun iptaline dair hükmün yalnızca haciz ve satış talep etme hakkı verdiğini, ayni hak kazandırmadığını, müvekkilinin haciz ve haczinin kesinleşme tarihinin şikayet olunanın haciz ve kesinleşme tarihinden önce olduğu gibi, tasarrufun iptali davasından da önce olduğunu, şikayet olunanın hacze iştirak dahi edemeyeceğini ileri sürerek, sıra cetvelinin iptalini talep ve şikayet etmiştir.
Şikayet olunan vekili, sıra cetvelinin usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, şikayetin reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, İİK'nın 283. maddesinin "davacı iptal davası sabit olduğu takdirde bu davaya konu teşkil eden mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve davanın konusu taşınmazsa davalı 3.şahıs üzerindeki kaydının tahsiline mahal olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir." hükmünü düzenlediği, lehine tasarrufun iptali kararı verilen alacaklıya bu hükmün haciz ve satış talep etme yetkisi verdiği, kişisel bir alacak hakkı tanıyan bu maddenin, ipotek ve başka hacizlere önceliği bulunmadığından, haciz tarihleri dikkate alınarak sıra cetveli düzenlenmesi gerektiği belirtilerek, şikayetin kabulü ile Antalya 11. İcra Müdürlüğü'nün 2010/20724 Esas sayılı dosyasından düzenlenen 01.04.2013 tarihli sıra cetvelinin iptaline karar verilmiştir.
Kararı, şikayet olunan vekili temyiz etmiştir.
Şikayet , sıra cetvelinde sıraya ilişkindir.
İİK'nın 283. maddesine göre, haciz yolu ile takipte iptal davasını kazanan alacaklı, tasarruf konusu malın haciz ve satışını isteyebilir.Satış sonucu elde edilen paradan alacağını alır.Tasarruf, iptal davası açan alacaklıya karşı hüküm ifade etmeyeceğinden, iptal davasına konu taşınmazı devralan borçlu S..O.. alacaklıları tarafından uygulanan haczin iptal edilmiş tasarruf oranında davayı kazanmış olan alacaklıya karşı önceliği bulunmamaktadır.Diğer bir anlatımla, davayı kazanan alacaklı M.. L..'ye iptal edilen tasarruf oranında, sonradan haciz uygulayan Turkland Bank A.Ş.'den önce ödeme yapılmalıdır.Bu durumda mahkemece, şikayetçinin tasarrufu iptal ettiren alacaklıya karşı önceliği olmadığı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde yanılgılı gerekçeyle hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, şikayetçi alınan vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, şikayet olunan yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



Aleyhe karar 23 HD;

Şikayetçiler vekili, müvekkillerinin murisinin borçlu... aleyhine takip yaptıklarını, borçlunun adına kayıtlı taşınmazları muvazaalı devretmesi üzerine İİK'nın 277 vd. hükümleri uyarınca açtıkları tasarrufun iptali davasında dava konusu taşınmazlar üzerine ihtiyati haciz şerhi koyduklarını, 10.05.2012 tarihinde tasarrufun iptaline karar verildiğini, sıra cetvelinde para ayrılan şikayet olunanın açtığı tasarrufun iptali davasında davaya konu taşınmazların tapu kaydı üzerine ihtiyati tedbir şerhi konulduğunu, takip hukuku anlamında bir haczinin bulunmadığını ileri sürerek, 17.01.2013 tarihli sıra cetvelinin iptaline karar verilmesini talep ve şikayet etmiştir.
Şikayet olunan vekili, alacağı tahsil imkanını ilk elde edenin müvekkili olduğunu savunarak, şikayetin reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; şikayet olunanın İİK'nın 277. maddesine göre açılan tasarrufun iptali davasının dava dilekçesi ve netice-i talebinin 2. bendinde açıkça dava konusu taşınmazlar üzerine "İİK'nın 281/II ve 257. maddelerine istinaden tedbir" talep ettiği, ancak anılan Yasa hükümlerinde TMK ve HMK anlamında bir "tedbir" düzenlemesinin olmadığı, buna karşılık İİK'nın 281/II ve 257. maddelerinde açıkça hakimin "ihtiyati haciz" kararı verebileceği ve buna dair düzenlemenin yer aldığı, zaman zaman gerek Mahkemelerce ve gerekse taraflarca ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kavramlarının birbirine karıştırıldığı, bu nedenle ihtiyati haciz yerine tedbir, ihtiyati tedbir yerine ihtiyati haciz ibarelerinin kullanıldığı, belirtilen dava dilekçesi ve netice-i talebinde vazettiği Yasa maddeleri ile esasen "ihtiyati haciz" talep ettiği, Mahkemenin de bu talebi kabul ederek, ihtiyati haciz şerhi konulmasına karar verdiği, sıra cetvelinin usulüne uygun olduğu gerekçesiyle, şikayetin reddine karar verilmiştir.
Kararı, şikayetçiler vekili temyiz etmiştir.
Şikayet, sıra cetvelinde sıraya ilişkindir. Tasarrufun iptali davaları için geçici hukuki himaye olarak Kanun Koyucu İİK'nın 281/II. maddesi ile ihtiyati tedbir değil, iptale tabi tasarrufun konusunu oluşturan mal üzerine ihtiyati haciz konulmasını öngörmüştür. Tasarrufun iptali davalarında verilen ihtiyati hacizlerden birinin, ilk kesinleşen ihtiyati hacze iştiraki İİK'nın 268. ve 100. maddelerine göre belirlenir. İhtiyati hacizler ise tasarrufun iptali davasının karara bağlandığı tarihte kesinleşir ve bu tarihe göre, sıra cetvelinde yer alırlar, ayrıca İİK'nın 268. maddesi şartlarında, önceki hacizlere iştirak edebilirler.
Eldeki uyuşmazlıkta, şikayet olunan vekili tasarrufun iptali davasında dava dilekçesinde İİK'nın 281/II ve 257. maddelerine istinaden ihtiyati tedbire karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, 11.01.2008 tarihinde verilen kararla herhangi bir Yasa maddesi belirtilmeksizin "tedbir talebinin kabulü ile teminat yatırıldığı takdirde tapu sicil müdürlüğüne müzekkere yazılmasına" karar verilerek, tapu sicil müdürlüğüne gönderilen 30.01.2008 tarihli yazıda taşınmazların davalılar tarafından üçüncü şahıslara devir ve temlikinin önlenmesi bakımından dava sonuçlanıncaya kadar ihtiyati tedbir kararı verildiği belirtilmiştir. Tapu sicil müdürlüğünce taşınmaz üzerine ihtiyati tedbir şerhi konmuş ve bu durum verilen cevabi yazıyla mahkemeye bildirilmiştir. Şikayet olunan tarafça, mahkemece Kanun hükmü yazılmadan verilen ihtiyati tedbir kararına ve tapu kaydına ihtiyati tedbir şerhinin işlenmesine itiraz edilmemiş olmasına göre taşınmaz üzerinde şikayet olunan tarafından konulmuş usulüne uygun bir ihtiyati haciz bulunmadığı kabul edilerek, uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekirken, yanılgılı gerekçelere dayalı hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, şikayetçiler vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, şikayetçiler yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.