Mesajı Okuyun
Old 31-07-2019, 14:14   #3
Av. Musa TAÇYILDIZ

 
Varsayılan

İstanbul BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. Hukuk Dairesi
Esas: 2017 / 942
Karar: 2018 / 425
Karar Tarihi: 22.03.2018

RÜCUEN TAZMİNAT DAVASI - ZAMANAŞIMINA UĞRAMIŞ OLAN BİR BORCU ÖDEYEN KİŞİ BUNU RÜCUEN GERİ ALAMAYACAĞINDAN BU SEBEPLE DAVANIN ZAMANAŞIMI NEDENİYLE REDDİNE KARAR VERİLMESİ GEREKTİĞİ - KARARIN KALDIRILMASI

ÖZET: Dava, olay tarihinde meydana gelen tek taraflı trafik kazasında, dava dışı .... direğine verilen zarar nedeniyle, bu zararı ödeyen araç malikinin, ödediği bedelin aracın .... şirketinden rücuen tahsili isteminden ibarettir. Davalı taraf esasa cevap süresi içinde verdiği cevap dilekçesi ile zamanaşımı def'inde bulunmuş, mahkemece bu hususta bir karar verilmemiş, gerekçeli kararında da bu savunmaya yer vermemiştir.2918 Sayılı KTK.’nun 109/4. maddesinde motorlu araç kazalarında tazminat yükümlülerinin birbirlerine karşı rücu haklarının, kendi yükümlülüklerini tam olarak yerine getirdikleri ve rücu edilecek kimseyi öğrendikleri günden başlayarak iki yılda zamanaşımına uğrayacağı hüküm altına alınmıştır. Somut olayda olay tarihi 03/11/2010, dava dışı ...'ın davacı aleyhinde başlattığı takip tarihi 28/11/2013, davacının ödeme tarihi 20/01/2014 ve incelemeye konu dava tarihi ise 30/05/2014'tür. Bu durumda, davacının dava dışı ... yaptığı ödeme, takip tarihi itibariyle 2 yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra talep edilen bir ödeme olduğuna göre, zamanaşımına uğramış bir borcu ifa ettiği anlaşılmaktadır. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 78. maddesi gereğince zamanaşımına uğramış olan bir borcu ödeyen kişi bunu rücuen geri alamayacağından, bu sebeple davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu nedenlerle, davalı tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile HMK'nın 353/1-b/2.maddesi gereğince mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddi yönünde hüküm kurulmuştur.
(6100 S. K. m. 353, 362) (2918 S. K. m. 109) (6098 S. K. m. 78)



Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, davalı tarafça istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine heyetçe yapılan inceleme sonucunda;



Gereği düşünüldü:



Davacı vekili dava dilekçesinde; .... plakalı Beton Pompalı Kamyon araçlarının 03/11/2010 tarihinde ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi, ... Cad., .... Sk., sayılı yerde bulunan Dava Dışı ..... direklerine verdikleri hasar bedelini İstanbul Anadolu ..... İcra Müdürlüğü’nde açılan .... esas sayılı icra dosyasına 3.455,00 TL olarak 20/01/2014 tarihinde yatırdıklarını, .... plakalı aracın 03/11/2010 tarihli maddi hasarlı trafik kazası, aracın 271022109 sayılı poliçe ile 01/12/2009 ile 01/12/2010 tarihleri arasında Davalı ..... Şirketi’nin sigortalısı olduğundan, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi kapsamı içinde olmasına rağmen kendilerine ödenmeyen hasar bedeli 3.455.00 TL’nin ödeme tarihi 20/01/2014 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte 271022109 sayılı sigorta poliçelerine istinaden davalı sigorta şirketi’nden rücuen alınması, dava masrafları ve ücreti vekaletin davalı üzerine bırakılması yönünde karar verilmesini dava ve talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Zorunlu Karayolu Mali Sorumluluk Trafik Sigorta Poliçesi şartları gereği; zarar görenin zarar ve tazminat yükümlülüğünü öğrendiği tarihten itibaren 2 yıl olduğu, hasar borcunun oluştuğu 03/11/2010 hasar tarihinden sonra 20/01/2014 tarihinde zaman aşımına uğramış bir borcu ödediğinden rucu hakkının bulunmadığını, yine sigorta poliçe şartları gereği sigortacının yazılı izni olmadıkça, sigorta ettiren tazminat talebini kısmen yada tamamen kabul edemez, zarar görenlere herhangi bir tazminat ödemesinde bulunamayacağını, zaman aşımına uğramış bir borcu ifa etmemesi gerektiğinden hareketle, öncelikle sigorta poliçe genel şartlan gereğince zaman aşımı gözetilmesi, yine sigorta poliçe genel şartları gereği sigorta şirketinin onayı olmadan ödeme yapılmaması gerektiği halde ödemiş olduğu tazminatı rücuen talep etmesi mümkün olamayacağı yönünde haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, davanın kısmen kabulü ile 3.220,64 TL alacağın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, alacağa dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizinin uygulanmasına karar verilmiş karara karşı davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı vekilinin istinaf başvurusu, davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiği, mahkemece bu konuda müspet veya menfi bir karar verilmediği, davacı yanın ödemek zorunda olmadığı bir borcu ifa ettiği, bu nedenle rücu hakkı olmadığı, temerrüdün oluşmadığı, ihbar yükümlülüğüne uyulmadığından zararın ve tazminatın artmasına yol açıldığı hususunun mahkemece gözardı edildiği, kazanç kaybının teminat dışı olup satılamayan elektrik bedelinin talep edilmesinin mümkün olmadığı yönlerine ilişkindir. Dava, olay tarihinde meydana gelen tek taraflı trafik kazasında, dava dışı .... direğine verilen zarar nedeniyle, bu zararı ödeyen araç malikinin, ödediği bedelin aracın .... şirketinden rücuen tahsili isteminden ibarettir. Davalı taraf esasa cevap süresi içinde verdiği cevap dilekçesi ile zamanaşımı def'inde bulunmuş, mahkemece bu hususta bir karar verilmemiş, gerekçeli kararında da bu savunmaya yer vermemiştir.2918 Sayılı KTK.’nun 109/4. maddesinde motorlu araç kazalarında tazminat yükümlülerinin birbirlerine karşı rücu haklarının, kendi yükümlülüklerini tam olarak yerine getirdikleri ve rücu edilecek kimseyi öğrendikleri günden başlayarak iki yılda zamanaşımına uğrayacağı hüküm altına alınmıştır. Somut olayda olay tarihi 03/11/2010, dava dışı ...'ın davacı aleyhinde başlattığı takip tarihi 28/11/2013, davacının ödeme tarihi 20/01/2014 ve incelemeye konu dava tarihi ise 30/05/2014'tür. Bu durumda, davacının dava dışı ... yaptığı ödeme, takip tarihi itibariyle 2 yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra talep edilen bir ödeme olduğuna göre, zamanaşımına uğramış bir borcu ifa ettiği anlaşılmaktadır. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 78. maddesi gereğince zamanaşımına uğramış olan bir borcu ödeyen kişi bunu rücuen geri alamayacağından, bu sebeple davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu nedenlerle, davalı tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile HMK'nın 353/1-b/2.maddesi gereğince mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddi yönünde aşağıdaki hüküm kurulmuştur.



HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; A-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile HMK.'nın 353/1-b-2 maddesi gereği yukarıda belirtilen İlk Derece Mahkemesi'nin kararının KALDIRILMASINA,



1-Davanın REDDİNE,



2-Alınması gereken 35,90 TL. karar harcının, peşin alınan 59,05 TL.'den mahsubu ile fazla yatırılan 23,15 TL. harcın istek halinde yatıran davacıya mahkemesince iadesine,



3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,



4-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,



B-İstinaf başvurusu açısından;



1-Peşin alınan istinaf karar harcının istek halinde davalıya mahkemesince iadesine,



2-İnceleme dosya üzerinde yapıldığından taraf vekillerine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,



3-Davalı tarafından yapılan 85,70 TL. başvuru harcı ile 13,00 TL. posta giderinden ibaret yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,



Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK'nın 362/1-a. maddesi gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 22.03.2018 (¤¤)