Mesajı Okuyun
Old 04-07-2019, 06:41   #2
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Katkı

Merhaba sayın meslektaşım,

1.Sermayesinin en az %51‘i devlete ait olan banka, „KAMU BANKASI“dır.
Devlet Bankaları 2019 –
https://yeni-kimlik.com/devlet-banka...hangileri.html
https://www.tbb.org.tr/modules/banka..._bilgileri.asp

2.„Türkiye'de kurulu mevduat bankaları, katılım bankaları, kalkınma ve yatırım bankaları, yurt dışında kurulu bu nitelikteki kuruluşların Türkiye'deki şubeleri, finansal holding şirketleri, Türkiye Bankalar Birliği, Türkiye Katılım Bankaları Birliği, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu ve bunların faaliyetleri bu Kanun hükümlerine tabidir.
Özel kanunlarla kurulmuş olan bankalar hakkında da kanunlarında yer alan hükümler saklı kalmak kaydıyla bu Kanun hükümleri uygulanır.
Bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde genel hükümler tatbik olunur.
(5411 s.Bankacilik K.m.2)

3.YARGITAY:

T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2014/9648
K. 2014/16231
T. 22.10.2014
DAVA : Taraflar arasında görülen davada Adana 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 08.01.2014 tarih ve 2013/304-2014/4 sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin 08.11.1990 tarihinde davalı banka nezdinde mevduat hesabı açtırdığını, 1991 yılında Almanya'ya giden davacının 2006 yılında da Türkiye'ye kesin dönüş yaptığını, davalı bankaya yaptığı başvuru üzerine işlem görmeyen hesabın zamanaşımı nedeniyle kapandığının belirtildiğini, oysa davacıya bildirim yapılmadığını ileri sürerek, anılan meblağın davalı bankanın uyguladığı en yüksek mevduat faiziyle beraber tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, banka kayıtlarında davacıya ait söz konusu hesaba dair kayda rastlanılmadığını, zaten üzerinden yıllar geçen hesaptaki paranın Fona devredilmiş olacağını, zamanaşımının dolduğunu ve davacının talep hakkı olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; davacının hesap cüzdanı sunarak hesap açtırdığını ispat ettiğini ancak davalı bankanın hesabın kapatıldığını ya da mudiye ödeme yapıldığını ya da paranın TMSF'ye devredildiğini ispatlaması gerektiği, ispat yükü üzerinde olan davalının iddiasını ispatlayamadığı, davacı tarafından hesaba herhangi bir müdahalede bulunulmadığı, talep olmadığı için de döviz hesabının euro üzerinden devam edeceği, bu nedenle ilk bilirkişi raporundaki hesaplamanın esas alındığı ve 01.01.2002 tarihine kadar Alman markına bileşik faiz uygulandığı, sonrasında dava tarihine kadar Euro para birimi üzerinden hesaplama yapıldığı ve dava tarihindeki kur üzerinden TL'ye çevrildiği, dava tarihi itibariyle davacının parasının 7.979,85TL olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile, 7.979,85 TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı ve davalı vekilinin aşağıdaki bentler dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacı, dava dilekçesinde 4.490,00 TL'nin davalı bankanın uyguladığı en yüksek mevduat faiziyle beraber tahsilini istemiş, seçimlik hakkını TL olarak tahsil yönünde kullanmış, bilirkişi raporunda da davacının hesabında 4.490 DEM olduğu bunun dava tarihi itibariyle 7.979,85TLye karşılık geldiği belirlenmiştir. Davacı, ıslahla, 4.490 DEM'in 2002 tarihi itibariyle TL karşılığı olan miktarın dava tarihine kadar hesapta ulaştığı TL karşılığı olan 28.113,69 TL'yi talep etmiş ise de dava tarihinde ve ıslah tarihinde yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK ve Dairemiz içtihatları uyarınca bozmadan sonra ıslah mümkün olmadığından ıslah dilekçesindeki talep nazara alınamaz. (YHGK 04.02.1948 tarih 1944/10 E, 1948/3 K., 11.H.D. 2013/2839 E, 2013/20554 K., 11.H.D. 2012/9997 E, 2013/918 K., 11. H.D. 2012/8336 E, 2014/2107 K., 11. H.D. 2013/18009 E. 2014/693 K.) Dava dilekçesinde, talep edilen 4.490,00 TL alacağın davacının mevduat hesabı tarihi olan 08.11.1990 itibariyle davalı bankanın uyguladığı en yüksek mevduat faiziyle beraber tahsili istendiğine göre, bilirkişilerce hesap tarihi olan 08.11.1990 itibariyle 4.490 DEM'in TL karşılığı bulunup bulunan miktar davacının dava dilekçesindeki TL cinsinden talep ettiği miktarın üzerinde ise talep edilen miktar, talebin altında kaldığı takdirde ise bu miktar esas alınarak, davacının bankadan mevduatı talep ettiği tarihe kadar hesaba uygulanacak faiz oranına göre faiz ve asıl alacaktan oluşan toplam miktar bulunarak buna hükmedilmesi gerekirken ıslah edilen miktar nazara alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, hükmün davalı yararına bozulması gerekmiştir.
3-Davacı, dava dilekçesinde davanın konusu kısmında, dava tarihinden itibaren faiz isteminde bulunmamış ise de dilekçenin sonuç kısmında faiz isteminde bulunmuş olmasına göre, dava tarihinden itibaren faize karar vermek gerekirken hüküm fıkrasında faize hükmedilmemiş olması da doğru olmamış, hükmün davacı yararına bozulması gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, (3) nolu bentte yer alan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz eden taraflara iadesine, 22.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
http://www.kazanci.com/kho2/ibb/file...ilmi%C5%9F+#fm

Gerisi sizden