Mesajı Okuyun
Old 03-11-2018, 09:07   #11
Serdar EYİLER

 
Varsayılan

Bu karara göre de açılabilir gibi...

T.C.
YARGITAY
16. HUKUK DAİRESİ
E. 2012/3144
K. 2012/6023
T. 5.7.2012

DAVA : Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, Gereği görüşüldü:

KARAR : Kullanım kadastrosu sırasında 13303 ada 6 parsel sayılı 879,95 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, beyanlar hanesine 6831 sayılı Yasa’nın 2/B maddesi gereğince orman sınırları dışına çıkarıldığı ve Aksu Belediyesi Tüzel Kişiliğinin kullanımında olduğu şerhi verilerek cami, müştemilat ve arsası niteliği ile Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacılar M. Ç. ve Z. Ç., kendi zilyetliklerinde olan 13303 ada 7 sayılı parselin bir bölümünün dava konusu taşınmaz içinde ölçüldüğü iddiası ile bu bölüm yönünden zilyetlik şerhinin iptali ve kendi adlarının zilyet olarak yazılması istemi ile dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda genel mahkemede bu şekilde bir dava açılamayacağı gerekçesi ile davanın usulden reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Mahkemece, davanın niteliği itibarı ile ancak 3402 sayılı Yasa’nın 11. maddesindeki ilan süresi içerisinde açılabileceği, buna göre genel mahkemede açılmasının mümkün olmadığı gerekçesi ile reddine karar verilmiş ise de, varılan sonuç dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. Yörede 6831 sayılı Yasa’nın 2/B maddesi gereğince yapılan kadastro sırasında çekişmeli taşınmaz, beyanlar hanesine 6831 sayılı Yasa’nın 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı ve Aksu Belediyesi Tüzel Kişiliğinin kullanımında olduğu şerhi verilerek cami, müştemilat ve arsası niteliği ile Hazine adına tespit edilmiş ve tespitler 28.07.2010 tarihinde kesinleşmiştir. Davacı tarafça zilyetlik şerhinin iptali istemi ile 10.11.2010 tarihinde dava açılmıştır. 5831 sayılı Yasa ile 3402 sayılı Kadastro Kanunu’na eklenen ek 4. madde içeriğinde, bu şekilde yapılan tespitler hakkında 3402 sayılı Yasa’nın 12/3. maddesinin uygulanamayacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır.

SONUÇ : Hal böyle olunca Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesi gereğince tespitin kesinleşmesinden itibaren 10 yıllık süre içinde açılan dava nedeniyle tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde delilleri toplanıp, davacıların yasada belirtilen şekilde bir kullanımları olup olmadığının tespiti ile oluşacak sonuca göre işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davacılar vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 05.07.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.