Mesajı Okuyun
Old 03-09-2018, 15:16   #7
Av.Özlem Ay Bilgin

 
Varsayılan

ANKARA 10. İDARE MAHKEMESİ
2014/1256 E, 2017/1727

DAVACI : C.... M....
VEKİLİ : Av.Özlem Ay Bilgin
Uzun Çarşı Caddesi No:9 K.1 Antakya Merkez/HATAY

DAVALI : Adalet Bakanlığı/ ANKARA
VEKİLİ : Av.Eda Kuru
Adalet Bakanlığı Ek B Blok Kat:15 Kızılay/ANKARA

DAVANIN ÖZETİ : Davacı tarafından , 13/09/2011 tarihinde satın alarak 31...... plaka numarasıyla tescil ettirdiği 1985 Model Mercedes-Benz 200D marka aracı hakkında müsadere kararı bulunduğunun emniyet görevlileri tarafından bildirilmesi üzerine, söz konusu aracı 18/02/2014 tarihinde emniyet görevlilerine teslim ettiği, müsadere işleminin K... 1. Asliye Ceza Mahkemesinin .... tarih, E.2007/... ve K.2007/.... sayılı kararının Yargıtay 7. Ceza Dairesinin ..... tarih, E.2012/..... ve K.2012/.... sayılı ilamıyla onanması üzerine gerçekleştirildiği, yargılama aşamasında aracın kaydına müsadereye ilişkin tedbir şerhinin işlenmemiş olması sebebiyle trafik sicilindeki kayda güvenerek aracı satın aldığı, müsadere işlemi sebebiyle uğradığını ileri sürdüğü ....... TL maddi zararın tazmini istenilmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Ankara 10. İdare Mahkemesi Hakimliği'nce, Mahkememizin 11.11.2015 tarihli görevlilik kararı üzerine davalı idarenin dosya hakkında görev uyuşmazlığı çıkarılması istemiyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına başvurduğu, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının davanın adli yargıda görülmesi gerektiği şeklindeki kararı üzerine olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılarak dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi üzerine, Uyuşmazlık Mahkemesi'nin 05.06.2017 tarih ve E:2017/1, K:2017/342 sayılı kararı ile bakılan uyuşmazlıkta görevli yargı yerinin adli yargı olduğuna karar verilmesi nedeniyle dava dosyası ve ekleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 14. maddesi uyarınca incelendikten sonra işin gereği görüşüldü.
2577 sayılı Yasanın 2. maddesinde; “İdari dava türleri, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı açılan iptal davaları; idari işlem ve eylemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları; kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı açılan davalar olarak sayılmış; idari yargının idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimini yapmakla görevli olduğu kurala bağlanmıştır.
Dava dosyasının incelenmesinden; davacı tarafından, müsaderesine karar verilen fakat trafik kaydına müsadere şerhi işlenmemiş olan ...... plakalı aracın, trafik kaydına güvenilerek satın alındığından bahisle uğramış olduğunu ileri sürdüğü .......TL zararın tazmini istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Olayda, Uyuşmazlık Mahkemesi'nin 05.06.2017 tarih ve E:2017/1, K:2017/342 sayılı kararı uyarınca, her ne kadar, dava konusu olayda davacının zararına sebebiyet veren eylemler, dava dışı kişilerin hileli işlemleri ile idare yanıltılarak ülkeye sokulduktan sonra, trafiğe tescilleri için gerekli işlemlerin hukuka aykırı şekilde gerçekleştirilmesi sebebiyle, idare çalışanlarının kusurundan kaynaklanan ve idari hizmetin kötü işlemesi kapsamında değerlendirilebilecek nitelikte eylemler ise de; davaya konu zarardan doğan sorumluluğun 2918 sayılı Kanun'un ve bu kanunun uygulanmasına yönelik Karayolları Trafik Yönetmeliği'nin araçların tesciline ilişkin hükümlerine aykırı hareket edilmesinden kaynaklandığı, 2918 sayılı Kanun'un 110. Maddesinde de, madde ayrımı yapılmaksızın 2918 sayılı Kanun'dan kaynaklanan sorumluluk davalarının adli yargı yerinde çözümleneceğinin açıkça belirtildiği; bu düzenlemenin, genel idare esaslanna ilişkin sorumluluk hükümlerini düzenleyen diğer kanunlara nazaran özel nitelikte olduğu ve bu nedenle idare ajanlarının eylemlerinden kaynaklansa dahi davaya konu uyuşmazlıkta öncelikli olarak uygulanması gerektiği bu sebeplerle uyuşmazlığın görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu sonucuna varılmıştır
Ayrıca davaya konu araca ilişkin hukuka aykırı olarak gümrük kabul ve trafik tescil işlemlerinin gerçekleştirildiği 1999 yılında 2918 sayılı Kanun'un ll0.maddesi yürürlükte değil ise de; görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan, görev konusunda taraflar için bir müktesep hak doğmayacağı; bu nedenle, yeni bir yasayla kabul edilen görev kurallarının, geçmişe de etkili olacağı, bilinen bir genel hukuk ilkesidir.

Açıklanan nedenlerle, davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 15/1-a. maddesi uyarınca görev yönünden reddine, aşağıda dökümü yapılan 125,80-TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, artan posta giderinin davacıya iadesine, Uyuşmazlık Mahkemesi'nin anılan kararı uyarınca, kesin olarak 03/07/2017 tarihinde karar verildi.