Mesajı Okuyun
Old 26-03-2007, 12:38   #20
Jeanne D'arc

 
Varsayılan

Ceza mahkemesinde karara çıkması kuvvetle muhtemel bir dosyamın duruşması vardı. Diğer sanık müdafii meslaktaşımın aynı anda ağır cezada duruşması varmış, mübaşire dosyanın bekletilmesini söylemiş. Duruşma 10.40'da bekliyorum, arada yardımcısı da geliyor, dosya alınırsa belki de azar yeme durumu var, çok tedirgin. "Merak etmeyin bekliyorum" dedim. Bekle bekle, saat 12.00 oldu. Hakim duruşmaları bitirdi, en son iş olarak dosyayı alıyor, mecburen girdim. "Meslektaşımın mazereti varmış, şifahen ifade etti, zapta geçirilmesini talep ediyorum" dedim. Hakim kıymetli bir hakim, kabul etti, zapta geçti ama bu gerekçeyi o kadar abartılı zapta geçti ki anladım karar artık başka bahara. "Meslektaşımız zaten esas hakkındaki savunmasını yapmıştı, dava uyarlama davasıdır, karar verilsin" dedim. Cevap "Avukat hanım artık karar yazdıracak halde değilim, sonraya bırakalım, rahat rahat yazarız, kararı" ve 7. aya gün verdi. O kadar beklemesem, saatinde alınsa hakimin konsantrasyonu bozulmamış olacak kararı verecekti veya mazereti belirtmesem dosya karara çıkacaktı. Kendime az biraz kızarak ama olması gerekenin bu olduğuna tam kanaatle baro odasına yollandım. Meslektaşımız baro odasında. "Avukat hanım, sizi çok bekledik, hakim abondone oldu ve karar da vermedi" deyince, meslektaşımız "Ayy şekerim sorma, ... ağır ceza bir duruşma yapıyor, uykum geldi valla." İçimden "RİCA EDERİM, TEMMUZDA GÖRÜŞÜRÜZ!" ve artık kesin kanaat: "İyilik yap denize at!"

Ayrıca o gün temyiz dilekçesi vermem gerekiyordu, her an dosya alınabilir diye duruşma salonundan ayrılamadığımdan; mecburen 1.30'u bekledim. 1 şekerim=3,5 saat ve tüm güne yayılan siniri de bonus!

Buyrun mesleki nezaket ve etiğe!

Saygılarımla.