Mesajı Okuyun
Old 06-12-2017, 15:28   #2
Av. Fırat BİLBAY

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY

20. HUKUK DAİRESİ

E. 2017/417

K. 2017/6005

T. 29.6.2017

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, 13.06.2014 tarihli dilekçeyle ... Yönetimi tarafından müvekkili aleyhine açılan dava sonucu ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2010/100 E. - 2011/257 K. sayılı ilâmıyla; ... ili, ... ilçesi, ... köyünde bulunan 112 ada 5 parsel sayılı taşımazın 24.769 m2 yüzölçümlü kesiminin tapu kaydının iptal edilip ... niteliğiyle ... adına tesciline karar verildiğini, temyiz incelemesinden geçerek 11.02.2014 tarihinde kesinleştiğini, tapu sicilinin yanlış tutulmasından kaynaklı müvekkilinin zararının oluştuğunu ileri sürerek, fazlaya dair haklarını saklı tutup şimdilik 40.000.-TL tazminatın tapu iptali ve tescil davasının kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesi istemiyle dava açmıştır. Daha sonra 08.07.2015 havale tarihli ıslah dilekçesiyle fazlaya dair haklarını saklı tutup, toplam 654.417.-TL tazminatın 11.02.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ...den alınarak müvekkiline verilmesini istemiştir.

Davalı ... vekili, çekişmeli taşınmazın ... sayılan yerlerden olduğundan tazminat istenemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece; tapu sicilinin hatalı tutulması sebebiyle davacının zararının oluştuğu, ...nin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 537.751.-TL'nin 40.000.-TL'sinin dava tarihinden itibaren, 497.751.-TL'nin ıslah tarihi olan 08.07.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair isteğin reddine karar verilmiş; hükmün davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairenin 17/05/2016 tarih ve 2016/4861 – 5679 Sayılı kararı ile bozulmasına karar verilmiştir.

Hükmüne uyulan bozma ilamında özetle; “...4721 Sayılı Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması sebebiyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından Devlet sorumludur. Tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05.03.2003 gün ve 2003/19-152 E. - 2003/125 K.; 29.09.2010 gün ve 2010/14-386 E. - 2010/427 K.; 15.12.2010 gün ve 2010/13-618 E. - 2010/668 K. sayılı kararı). Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise, tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerledirme tarihine göre belirlenecek olup, bu tarih ise zararın meydana geldiği tarihtir. 4721 Sayılı TMK'nın 705/2. maddesi uyarınca tapu iptali ve tescil istekli davaların kesinleştiği tarih itibariyle mülkiyet hakkı sona ereceğinden bu tarih itibariyle tapusu iptal edilen gerçek ve tüzel kişilerin zararı oluşacaktır. Dolayısıyla bu tür bir dava, taşınmazların mülkiyetlerinin yitirilmesine dair iptal ve tescil davasının kesinleştiği tarihten sonra açılabileceğinden, mülkiyetin kaybedildiği tarih itibariyle de taşınmazların değerinin tespit edilmesi gerektiği kuşkusuzdur. Zararın meydana geldiği tarihe göre, tapusu iptal edilen gayrimenkulün niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise, net gelir metodu yöntemi ile, arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

Devlet ormanları özel mülkiyete konu olamayacak yerlerden ise de, genel arazi kadastrosu sırasında çekişmeli taşınmaz hakkında kadastro tespit tutanağı düzenlenerek tapu kütüğünün davacı adına oluşturulduğu, bu şekilde tapu sicili hatalı olarak tutulduğundan, TMK'nın 1007. maddesi kapsamında Devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu ve davacının gerçek zararının tazmininin gerektiği açıktır. Tapusu iptal edilen taşınmazın kapama fındık bahçesi olduğu hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Ancak, çekişmeli yer kapama fındık bahçesi olduğundan gerçek zararın sadece fındık geliri üzerinden hesaplanması gerekirken hükme dayanak yapılan bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen raporda fındık geliri ile birlikte yan gelir olarak odun ve kompost gelirinin de dikkate alınmak suretiyle gerçek zararın belirlenmesi doğru değildir. Bundan ayrı, davacı dava dilekçesinde ve ıslah dilekçesinde 11.02.2014 tarihinden itibaren yasal faiz isteminde bulunduğu halde taşınmazın mülkiyetinin kaybedildiği tarih olan 11.02.2014 tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi gerekirken mahkemece, 537.751.-TL tazminatın 40.000.-TL'sinin dava tarihinden itibaren, 497.751.-TL'sinin ise ıslah tarihi olan 08.07.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine yönünde hüküm kurulması da doğru değildir.

Bu sebeple, raporları hükme dayanak yapılan bilirkişi kurulundan ek rapor alınarak 112 ada 5 parsel sayılı taşımazın 24.769 m2 yüzölçümlü kesimi yönünden değerlendirme tarihi olan 11.02.2014 tarihi itibariyle sadece fındık geliri üzerinden net gelir metodu yöntemiyle davacının gerçek zararın belirlenmesi oluşacak sonuca göre hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.” denilmiştir.

Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucu; davanın kısmen kabul kısmen reddi ile 508.523,00-TL'nin taşınmazın mülkiyetinin kaybedildiği (tapu iptal ve tescil davasının kesinleştiği) 11.02.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...den alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair talebin reddine karar verilmiş, hüküm davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.

SONUÇ : Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince ...den harç alınmasına yer olmadığına 29/06/2017 gününde oybirliği ile karar verildi.



Buna göre sorularınıza cevaplar:

1-) Evet devlete karşı tazminat davası açabilirsiniz.
2-) Zamanaşımı süresi 10 yıldır ve bu süre, tapunun iptaline ilişkin kararın kesinleşmesinden itibaren başlar.
3-)Dava bir alacak davası olduğundan hissedarlar sahip oldukları pay oranında alacaklıdırlar, paylı mülkiyet sahibi olan her bir kimse davasını münferiden açabilir. Eğer hisselerden biri veya bir kısmı hakkında iştirak halinde mülkiyet söz konusu ise o paya/paylara ilişkin açılacak davada zorunlu dava arkadaşlığı söz konusu olur. Bu kişiler iştirak halinde malik oldukları pay için birlikte dava açmalıdırlar.