Mesajı Okuyun
Old 25-03-2007, 00:52   #1
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan Ölümlü trafik kazası ve şüphelilerin ayrı yargılanması

Değerli meslektaşlarım,

Konu; ölümlü bir trafik kazası. Kazaya karışan 3 araç var. 3.aracın sürücüsünün kazanın oluşumuna doğrudan etkisi yok. İlk iki aracın çarpışması üzerine birinin savrularak kendisine çarpması ve birlikte sürüklenmeleri üzerine ölüm gerçekleşiyor. Her ne kadar 3.araç da ağır vasıta oluşu nazara alınarak süratli olmaması gerektiği halde 100 km civarında bir hızla seyrediyor ve olması gerektiği hızda olsaydı belki de çarpışma olmayacaktı şeklinde düşünülebilir ise de, hızı tespit edilmediği, fren mesafeleri dikkate alınmadığı için, onun için artık çok geç.

Ancak:

İlk iki araçtan, arkadan çarpan araç sürücüsü benim müvekkilim. Olay ölümle neticelendiği, müvekkilim alkollü olduğu ve arkadan çarptığı için, öncelikle ağır cezada olası kastla ölüme sebebiyet verilmesi gerektiği iddiasıyla dava açıldı.

Ancak olay evrak üzerinde göründüğü gibi değil. Detaylara girmeyeceğim ve genel hatlarıyla konunun seyriyle geldiği son aşamayı aktaracak ve sorumu soracağım.

Her ne kadar kaza ilk olarak müvekkilimin diğer araca arkadan çarpması neticesiyle oluşmuş görünse de, esasen öndeki araç arkadan gelen müvekkilimin aracını görmeyerek, kontrolsüzce ve aniden sol şeride geçtiği ve aynı zamanda bölünmüş yol çizgisi üzerinde yarısı müvekkilimin seyrettiği sol şerit üzerinde kalacak biçimde durakladığı için çarpışma gerçekleşmiştir. Nitekim çarpışma, müvekkilimin aracının sol ön farıyla, önündeki aracın sağ arka farından gerçekleşmiştir. Yani bir diğer ifadeyle, müvekkil aniden önüne geçen araca çarpmamayı sağlayabilmek için sollama yaptığı sol şeridi terkederek, yeniden sağ şeride kırmış, ancak buna rağmen uç noktada çarpışmayı önleyememiştir.

Arkadan çarpmalarda tam kusur verilmesinin yegane istisnası, şerit ihlalidir ve olayımız da tam olarak bu durumun yaşanan bir örneğidir.

Öndeki aracın sürücüsü hazırlık safahatında birbirinden tümüyle farklı 3 ifade vermiş (kiminde sollama yapıyordum, kiminde geçişinin yasak olduğu bölünmüş yol çizgisiyle ayrılan karşı yoldan gelen araçlara ayrılmış istikamate gireceğini söylemiş vs.), müvekkilim aleyhindeki tüm önyargılara (zira özellikle alkol) ve hazırlık dosyasının yegane tutuklusu olmasına rağmen, avukatı dahi olmadığı ilk aşamada hangi ifadeyi verdiyse (ben sollama yapıyordum, aniden önüme çıktı, çarpmamak için yeniden sağ şeride kırdıysam da, önümdeki aracın sağ köşesinden kendi aracımın sol köşesinin çarpmasına engel olamadım) devamındaki tüm aşamalarda da ne bir eksik ne de fazla aynı ifadeyi vermiş, yani doğruyu söylemiştir.

Kazayla ilgili olarak yalnız müvekkilim tutuklanmış, önündeki araç sürücüsü hakkında bilahare ek takipsizlik kararı verilmiş, müvekkilim hakkında ise olası kastla ölüme sebep olmaktan iddianame tanzim edilmiştir.

Bu aşamada verilen ek takipsizlik kararına tarafımızca itiraz edilmiş, itiraz dilekçemiz üzerine bizim itiraz etme hakkımız olmadığı şerhi düşülmüş, bunun üzerine tarafımızca usulde olmayan bir usulle, takipsizliğe itiraz merciine asliye ceza mahkemesi aracı kılınarak itiraz dilekçemiz gönderilmiş, yanı sıra bir örneği de yargılandığımız ağır ceza mahkemesine gönderilmiştir.

Tutukluluğumuz devam eder ve yargılamamız da başlamış olduğu halde, halen (ve hatta halen) ek takipsizliğe itiraz dilekçemizle ilgili bir gelişme yaşanmamış, neticesi henüz verilmemiştir.

Dosyada mevcut bilumum itirazlarımız üzerine dosya adli tıp kurumuna gönderilmiş, gelen raporda, yargılanmakta olan müvekkilimle öndeki araç sürücüsünün kazanın oluşumunda EŞDEĞER kusurda oldukları rapor edilmiştir. (Anılan rapora da tarafımızca itiraz edilmiştir, zira öndeki aracın aniden şerit değiştirdiği kurumca da kabul edilmiştir, bu durumda öndeki araç tam kusurlu olmalıdır, bu konuda üç kişilik üniversitede prof. öğretim görevlisinin verdiği emsal bir bilirkişi heyet raporumuz mevcut olup, bilahare mahkemeye de sunacağız)

Rapor üzerine konu olası kast değil, bilinçli taksir de değil, ancak taksir olarak düşünülebileceğinden, anılan celsede müvekkilimin tahliyesine, öndeki sürücü hakkında da iddianame tanzim edilmek üzere bir örneği ilgili savcılığa gönderilmesine karar verilmiştir.

Bu çileli yolculuğumuzun son noktasında varılan ve asıl sormak istediğim soru ise şudur:

Son celsede verilen mütalaada, diğer sürücü hakkında tanzimi istenen iddianame hala gelmediğinden, beklenmesinden vazgeçilmesine, müvekkilim hakkında dosya tekamül ettiğinden ve iki sürücünün eylemi birbirinden bağımsız değerlendirilmeleri gerektiğinden bahisle, müvekkilim hakkında bilinçli taksirden hüküm kurulması mütalaa edilmiştir.

Böyle bir durumla ilk kez karşılaşıyorum. Savcılık aşamasında keşif yapılmış (kazadan 15-20 gün sonra), yargılamayı yapan ağır ceza nezdinde ise tüm ısrarımıza rağmen (herkesin hazır olduğu) keşif yapılmamıştır. Dosyamıza gelen adli tıp raporu doğrultusunda, her iki sürücünün eşit derecede kusurlu olduğu saptanmıştır. Oysa yargılama diğer sürücünün yokluğunda ve yalnız müvekkilim hzuurunda ve müvekkilim aleyhine sürmüştür.

Her ne kadar diğer sürücü hakkında dava açıldığında eyleminden zarar gören sıfatıyla müdahil olarak takip etme olanağımız var ise de, bir trafik kazasına karışan ve eşit kusurla neden oldukları saptanan iki sürücünün ayrı ayrı yargılanması mümkün müdür?

Yargılama esnasında diğer sürücüye çapraz sorgu yöntemiyle yönelteceğimiz sorular, yargılamada müvekkilim lehine en güvendiğimiz dayanaklarımızdandır, bu usul ile bu olanak da elimizden alınmış olacaktır.

Yargılamanın tekliği ilkesi gereğince, gelen rapor uyarınca eşit kusurdan sözedildiğine göre, artık müvekkilim hakkında bilinçli taksirden sözetme olanağı yoktur, ancak mütalaa bu yönde verilmiştir. Anılan rapora rağmen, müvekkilime bilinçli taksirden, açılacak diğer dosyada diğer sürücüye yalnız taksirden ceza verilmesi olanaklı mıdır? Evetse, ne denli adil olacaktır?

Şu aşamada öncelikli sorunumuz, diğer sürücü hakkında bir celse önce tanzimine karar verilen iddianamenin yeniden beklenmesine karar verilerek, her iki sürücünün "birlikte" yargılanması isteğimizdir.

Bu aşamaya kadar gelmek kolay olmadı, gelinen son nokta bizi yine istenmeyen bir neticeye götürecektir.

Her iki sürücünün aynı dosya içinde yargılanmasını zorunlu kılacak usuli gerekçe arıyorum.

Yardımcı olacak meslektaşlarıma, şimdiden teşekkür ederim.

Saygılarımla...