Mesajı Okuyun
Old 29-09-2017, 10:46   #2
Avukat Hakan Eren

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım,

Borçlunuzun taşınmazı satması tek başına iptalini gerektirmez. İşlemin ya alacaklıya zarar verme kastı ile yapılması (ve bunun 3. kişi tarafından bilinmesi) gerekir, ya bedel düşüklüğü (bağışlama sayılma) gerekir.

Tassrrufun iptali davalarında ihtiyati haciz ile birlikte ihtiyati tedbiri ayrı ayrı talep etmek evet en doğrusudur.

Sorun bunu ve gerekliliğini anlayacak hakime denk gelme olasılığınızın düşük olmasındadır. Bugüne kadar ki pratiğimiz bunun gerekliliğini anlayan ve talebi kabul eden hakim sayısının bir elin parmağını geçmediğini maalesef ortaya koymuştur. Hepsinin ortak özelliği "iyi ve bilgili birer hakim olmaları" idi.

Teminat konusu tamamen hakimin takdirinde olan bir konudur malum. İptal şartlarının daha ilk başta somut olarak göründüğü durumlarda (akrabaya satış - bağışlama gibi) bir çok davada hakimlerin teminatsız olarak ihtiyati haciz (hatta yanında ihtiyati tedbir kararı) verdiğini gördüm. Mümkündür...

İh. haciz değil ama ih. tedbir evet dava sonuna kadar taşınmazın devrini engeller. İh. tedbir zaten "devrin dava sonuna kadar önlenmesi" için verilir.

İh. haciz, devre engel değildir; işte bir çok hakimin anlamadığı husus da budur. sadece ih. haciz verlirse ve misal davanın tam sonuna gelmişken 3. kişi de dava konusu taşınmazı 4. kişiye satarsa haydi yeni dava aç birleştirme iste tazminata dönüştür ya da dönüştürme... Bir sürü problem. Aynı senaryo ikinci hatta üçüncü davanın son aşamasında da yaşanabilir. Bunu engellemenin tek yolu ih. haczin yanında devrin önlenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı da verilmesidir.

Kolaylıklar dilerim.