Mesajı Okuyun
Old 16-09-2017, 11:14   #6
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

Genç meslektaşım, bir davayı açabiliyor olmak, o davanın mutlaka açılması gerektiğini göstermez. Müvekkilin haklarını savunabilmek ve ileri sürebilmek adına, hukuki anlamda en koruyucu ve kapsamlı yolu denememiz gerekir.

Olayda, "Terditli tapu iptali olmazsa istirdat" davasını açtınız, üstelik size verilen tavsiyeyi de "ödenen paranın değil satılan malın karşılığı için de açılıyormuş, o zaman açabiliriz" şeklindeki doğru ama olay açısından etkisiz bilgi ile "çürüttünüz". Ve yine bir şekilde terditli dava için de yasal gerekçeyi buldunuz diyelim.

Neticede kendinizi "terdit" ve "istirdat" kavramları üzerinde kısıtladınız. Olası sonuçlar:

Bir. Öncelikle, İhalenin feshinin istemek için gereken süre geçmiş diyorsunuz, peki İİK. m.72/7'de düzenlenmiş olan istirdat davası için öngörülmüş 1 yıllık süre de geçmiş olabilir mi?

İki. İcra satışı yapılmış, tapu devredilmiş.Tahsilat kabiliyetini sağlamak adına icrada yakalayacağınız (tedbir vs) bir para da yok demektir. O zaman neden "istirdat" davası gibi katı kurallara, süreye vb. tabi bir dava açıyorsunuz?

Üç. Daha da önemlisi tazminat davası ile evin rayiç bedelini istemek varken, kendinizi neden esasi yönden de icradaki satış bedeli ile sınırlıyorsunuz? Danışıklı icra takibi olduğuna göre taşınmaz büyük ihtimalle rayicinden çok altına satılmıştır.

Dört. İstirdat" davası yönünden davalı taraflar ile tapu iptali davası yönünden taraflar farklı olacağından açtığınız davanın mahkeme tarafından "burada kademe ilişkisi yoktur" gerekçesiyle tefrik edildiğini düşünelim. Bu durumda öncelikle "terdit" korumasından çıktınız, tapu iptali davanız reddolduğu taktirde, taşınmazın değeri üzerinden (nısbi) karşı vekalet ücreti ödemek zorunda kalacaksınız.

Netice itibariyle, olayda verdiğiniz karar ile hem vekalet ücreti yönünden riske girdiniz, hem dava ve talebinizi usul ve esasi açıdan sınırlamış oldunuz.