Mesajı Okuyun
Old 08-05-2017, 14:33   #2
araz34

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım,
Olayınızda müvekkilinizin yüklenmiş olduğu edim, kendisinden kaynaklanmayan sebeplerden dolayı yerine getirilememiş olduğundan burada kusursuz imkansızlığın söz konusu olduğunu düşünüyorum.

Faydalı olabileceğini düşündüğüm bir karar ekliyorum.

T.C. YARGITAY 2. Hukuk Dairesi

E.2013/7253

K.2014/1551

T.28.01.2014

ANLAŞMALI BOŞANMA – ÜÇÜNCÜ KİŞİ YARARINA EDİM YÜKÜMLÜLÜĞÜ – YAPMA BORCU
Özet: Boşanma anlaşmasında yer alan “ortak çocuklar adına iki taşınmaz alınacağına” ilişkin hüküm, çocuklar bakımın*dan üçüncü kişi yararına bir edim yükümlülüğüdür. Kendi adına sözleşme yapan kişi, sözleşmeye üçüncü kişi yararına bir edim yükümlülüğü koydurmuşsa, edimin üçüncü kişiye ifa edilmesini isteyebileceği gibi, üçüncü kişi veya üçüncü kişiye halef olanlar da, tarafların amacına veya örf ve adete uygun düştüğü takdirde edimin ifasını isteyebilir.

Davacı, boşanma anlaşmasındaki kendisine düşen edimi, kararın kesinleşmesinden sonra yerine getirdiği halde, davalı edimini ifa etmemiş, kendisine isnat olunamayan haller sebebiyle ifanın mümkün olmadığına ilişkin bir sebep de ileri sürmemiştir.

Yapma borcu, borçlu tarafından ifa edilmediği takdirde alacaklı, masrafı borçluya ait olmak üzere edimin kendisi veya başkası tarafından ifasına izin verilmesini isteyebilir. Davacının talebinin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu ’nun 113/1. maddesi kapsamın*da incelenerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.

6098 s. TÜRK BORÇLAR KANUNU [Madde 129]
6098 s. TÜRK BORÇLAR KANUNU [Madde 113]
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mah*kemece verilen hüküm, davacı tarafından temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; duruşma için belirlenen 28.01.2014 günü temyiz eden davacı Ahmet Ensar vekili ve karşı taraf davalı Silva vekili geldiler. Gelenlerin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağ*lanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Taraflar Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesi uyarınca anlaşmalı bo*şanmışlar, karar 19.03.2009 tarihinde kesinleşmiştir. Aralarında düzenledikleri hakim tarafından onaylanan 30.1.2009 tarihli boşanma anlaşmasında; “dava*cı, kendi adına kayıtlı olan Ç… Ö… mahallesi 112 ada (19) parsel sayılı ana taşınmazdaki (103) bağımsız bölüm nolu meskeni, hükmün kesinleşmesinden sonra davalıya devretmeyi; davalı da, kendisine devredilecek olan bu taşınmazı 2009 yılı Eylül ayı sonuna kadar satıp, parası ile en geç altı ay içinde ortak çocukları Bora ve Deniz adlarına iki, kendi adına da bir daire almayı, çocuklar adına alacağı daireleri, onların adına tescil ettirmeyi kabul ve taahhüt etmişler*dir.” Buna göre, boşanma anlaşmasındaki bu hüküm karşılıklı borç yükleyen bir sözleşme niteliğindedir. Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşulları ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir (e. BK. md. 81, 6098 s. TBK. md. 97). Davacı, Ç… Ö… mahallesinde bulunan taşınmazını boşanma kararının kesinleşmesinden hemen sonra 21.04.2009 ta*rihinde davalıya devretmiş; boşanma anlaşmasındaki edimini bu suretle yerine getirmiş, davalı ise edimini dava tarihine kadar ve halen yerine getirmemiştir.

Davacı, kendi edimini yerine getirdiği halde, davalının boşanma pro*tokolünde yüklendiği borcunu ifa etmediğini ileri sürerek; davalı adına tescil edilen Ç../deki taşınmazın satılmasına, satıştan elde edilecek bedel ile davalı ve müşterek çocuklar adına olmak üzere üç daire alınmasına karar verilmesini istemektedir. Buna göre istek ifaya ilişkindir.

Boşanma anlaşmasında yer alan “ortak çocuklar adına iki taşınmaz alı*nacağına”ilişkin hüküm; çocuklar bakımından üçüncü kişi yararına bir edim yükümlülüğü niteliğindedir, (e. BK. m. 111, 6098 s. TBK. m. 129/1) Kendi adına sözleşme yapan kişi, sözleşmeye üçüncü kişi yararına bir edim yükümlülüğü koydurmuşsa, edimin üçüncü kişiye ifa edilmesini isteyebileceği gibi, üçüncü kişi veya üçüncü kişiye halef olanlar da, tarafların amacına veya örf ve adete uygun düştüğü takdirde edimin ifasını isteyebilir (e. BK. m. 111, 6098 s. TBK. m. 129) Bu bakımdan boşanma anlaşmasının tarafı olan davacının, bu anlaşmaya çocukları yararına koydurduğu edimin ifasını isteyebileceğinde bir duraksama bulunmamaktadır.

Davacı, boşanma anlaşmasındaki kendisine düşen edimi, kararın kesin*leşmesinden hemen sonra yerine getirdiği halde, davalı edimini ifa etmemiş; kendisine isnat olunamayan haller sebebiyle ifanın mümkün olmadığına ilişkin bir sebep de ileri sürmemiştir. O halde, borçlunun sorumlu tutulamayacağı se*beplerle ifanın imkansızlığı gerçekleşmedikçe, davalı yüklendiği edimi ifa borcu altındadır. Davacı, verdiğinin iadesini ve borcun ifa edilmemiş olması sebebiyle bundan doğan zararın tazminini değil, ifayı istemektedir. Boşanma anlaşmasın*da davalının yüklendiği borç bir yapma borcu niteliğindedir. Yapma borcu, borç*lu tarafından ifa edilmediği takdirde alacaklı, masrafı borçluya ait olmak üzere edimin kendisi veya başkası tarafından ifasına izin verilmesini isteyebilir, (e. BK. m. 97, 6098 s. TBK. m. 113/1) Öyleyse, davacının talebinin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 113/1. maddesi çerçevesinde incelenerek, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu husus nazara alınmadan, “protokolde davalının davacıya yönelik yerine getirmesi gereken bir edimin bulunmadığı” ve “ifanın ve infazın mümkün olmadığı” gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.

Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple (BOZUL*MASINA), duruşma için taktir olunan 1100 TL. vekalet ücretinin Silva’dan alınıp Ahmet’e verilmesine, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 28.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.