Mesajı Okuyun
Old 08-02-2017, 13:28   #10
Avukat İlkay Uyar Kaba

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY

7.Hukuk Dairesi
Esas: 2015/1039
Karar: 2016/8067
Karar Tarihi: 12.04.2016


İŞÇİ ALACAKLARI DAVASI - BİR SAĞLIK KURULUŞUNDAN İŞÇİNİN SAĞLIĞI İÇİN TEHLİKENİN VARLIĞI KONUSUNDA HEYET RAPORU ALINMASI - GEREKİRSE İŞYERİNDE UZMAN BİLİRKİŞİ MARİFETİ İLE İNCELEME YAPTIRILMASI - SONUCA GÖRE BİR KARAR VERİLMESİ GEREĞİ - HÜKMÜN BOZULMASI

ÖZET: Mahkemece bir sağlık kuruluşundan iş sözleşmesinin konusu olan işin yapılmasının işin niteliğinden doğan bir sebeple işçinin sağlığı veya yaşayışı için tehlikeli olup olmadığı konusunda heyet raporu alınarak gerekirse işyerinde uzman bilirkişi marifeti ile davacının yaptığı işin niteliği gözetilerek inceleme yaptırılarak elde edilecek sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken kıdem tazminatı talebinin reddi hatalı olup bozma nedenidir.

(4857 S. K. m. 17, 24, 25) (1475 S. K. m. 14)

Dava ve Karar: Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:

1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,

2-Davacı, davalı işyerinde1997 yılına kadar çalışıp haklarını alarak emekli olduğunu, işyerinin özelleştirilmesi nedeniyle emekli olduktan 3-4 yıl kadar sonra tekrar aynı işyerinde işe başladığını, prostat hastası olmasından dolayı çalışma koşullarının imkansız hale geldiğini, sağlık sorunları nedeniyle iş akdini haklı nedenle feshettiğini ancak davalı tarafından işçilik alacaklarının ödenmediğini, davalı tarafından yazdırılan 23/10/2013 tarihli istifa dilekçesinde iradesinin fesada uğratıldığını ve bu dilekçeye itibar edilemeyeceğini, çalıştığı süre boyunca günlük 2-3 saat fazla mesai yaptığını iddia ederek bazı işçilik alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı, davacının istifa dilekçesi ibraz ederek işten ayrıldığını, istifa dilekçesinde sağlık nedenlerinden olduğunu belirtilmesine rağmen hiçbir sağlık raporu vermediğini, hak etmiş olduğu işçilik alacaklarının kendisine ödendiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece, davacının iş sözleşmesinin sağlık sorunları nedeniyle istifa yolu ile son bulduğunu, ancak dosyaya sunulan sağlık raporlarında davacının çalışamayacağının belirtilmediği ve yapılan işin işçinin yaşamı veya sağlığı için tehlike yarattığının ve söz konusu tehlikenin işin niteliğinden kaynaklandığının tespit edilememesinden dolayı davacı feshinin haklı sebebe dayandığının ispatlanamadığı gerekçesiyle davacının kıdem tazminatı talebi reddedilmiş, diğer talepleri kabul edilmiştir.

Taraflar arasında, davacının iş sözleşmesini istifa ile haklı nedenle mi sona erdirdiği konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Genel olarak iş sözleşmesini fesih hakkı hak sahibine karşı tarafa yöneltilmesi gereken tek taraflı bir irade beyanı ile iş sözleşmesini derhal veya belirli bir sürenin geçmesiyle ortadan kaldırabilme yetkisi veren bozucu yenilik doğuran bir haktır.

İşçinin haklı nedenle derhal fesih hakkı 4857 sayılı İş Kanununun 24. maddesinde düzenlenmiştir. İşçinin önelli fesih bildiriminin normatif düzenlemesi ise aynı yasanın 17. maddesinde ele alınmıştır. Bunun dışında İş Kanununda işçinin istifası özel olarak düzenlenmiş değildir.

4857 sayılı İş Kanununun 25. maddesinin I. bendinin (a) alt bendinde, “işçinin kendi kastından veya derli toplu olmayan yaşayışından yahut içkiye düşkünlüğünden doğacak bir hastalığa veya sakatlığa uğraması halinde, bu sebeple doğacak devamsızlığın ardı ardına üç iş günü veya bir ayda beş iş gününden fazla sürmesi” hali ve (b) alt bendinde ise, “işçinin tutulduğu hastalığın tedavi edilemeyecek nitelikte olduğu ve işyerinde çalışmasında sakınca bulunduğunun Sağlık Kurulunca saptanması” durumunda işverenin derhal fesih hakkının olduğu açıklanmıştır.

İşçinin hastalık veya sakatlığa yol açan olayı bilerek ve isteyerek gerçekleştirmesi gerekir. İşçinin derli toplu olmayan yaşantısı ile içkiye düşkünlüğü de başlı başına fesih nedeni olmayıp, bu durumların, işçiyi hastalığa veya sakatlığa yöneltmesi gerekir.

İşçinin sözü edilen nedenlere dayanan hastalık ya da sakatlığının ardı ardına 3 gün ya da bir ay içinde 5 iş günü aşması halinde işverenin derhal fesih hakkı doğar. Maddede geçen “bir ay” takvim ayı olmayıp, işçinin kusura dayanan hastalık veya sakatlık ya da derli toplu olmayan yaşantısı sebebiyle işe gidemediği ilk günü takip eden bir aylık süredir.

İşverenin İş Kanununun 25/I-a bendi uyarınca derhal feshi, aynı maddenin (g) bendinde geçen devamsızlık nedeniyle fesih hakkından bağımsızdır. Anılan maddenin (g) fıkrasında işçinin izinsiz ve mazeretsiz olarak işe gelmemesi hali söz konusudur ve anılan nedenle işverenin haklı fesih imkanı vardır. Bu durumda işverenin tazminat ödeme yükümlülüğü doğmadığı halde, 4857 sayılı İş Kanununun 25/ I-a bendine göre işverenin derhal fesih imkanı vardır.

1475 sayılı İş Kanununun 17/I-b bendinde “işçinin bulaşıcı veya işi ile bağdaşmayacak derecede tiksinti verici bir hastalığa tutulması” hali derhal fesih nedeni olarak sayılmışken, 4857 sayılı İş Kanununda bu hükme yer verilmemiştir. Bunun yerine işçinin tedavisi imkansız bir hastalığa tutulması hali düzenlenmiştir. İşçinin tutulduğu hastalığın tedavisinin bulunmaması yanında işyerinde çalışmasının sakıncalı olması da sağlık kurulunca belirlenmelidir. 4857 sayılı İş Kanununu da 25/I-b bendindeki bu düzenlemeye göre her iki şartın da bir arada bulunması gerekir.

İşverenin İş Kanununun 25. maddesinin (a) ve (b) bentleri yönünden feshi haklı fesih olmayıp, işveren yürürlükte olan İş Kanunu hükümlerine göre kıdem tazminatı ödemekle yükümlüdür. Yasa, işverene derhal fesih hakkı tanımakla bu hak, işverenin bildirim sürelerine uyma ve ihbar tazminatı ödeme yükümlülüğünü ortadan kaldırır.

Somut olayda; davacı vermiş olduğu 23.10.2013 tarihli dilekçe ile yaşlılığa bağlı sağlık sorunları nedeni ile çalışamadığını belirterek işten ayrılma iradesini ortaya koymuş olup bu anlatım 4857 sayılı Yasa' nın 24/1-a maddesinde düzenlenen işçinin haklı feshi olgusuna dayanmaktadır. Dosya içerisinde davacıya ait,.... Üniversitesi .... Tıp Fakültesinde yapılmış 02.09.2013 tarihli göz muayene belgesi, ... Eğitim ve Araştırma Hastanesinden verilme; 05.09.2013 tarihli benign prostat hiperplazisi teşhisli 1 gün istirahat raporu, 27.09.2013 yatış 07.10.2013 taburcu tarihli benign prostat hiperplazisi teshişli hasta epikriz raporu, 21.10.2013 tarihli benign prostat hiperplazisi, R31 hematüri teşhisli 1 gün istirahat raporu, 25.11.2013 tarihli mesanenin nöromusküler disfonksiyonu, benign prostat hiperplazisi teşhisli hasta epikriz raporu bulunmaktadır.

Mahkemece, iş sözleşmesinin konusu olan işin yapılması işin niteliğinden doğan bir sebep ile işçinin sağlığı veya yaşayışı için tehlike arz edip etmediğine yönelik taraf delilleri toplanıp, sağlık raporlarının dayanağı hastane tedavi dosyası ve ekleri getirtilerek bir sağlık kuruluşundan iş sözleşmesinin konusu olan işin yapılmasının işin niteliğinden doğan bir sebeple işçinin sağlığı veya yaşayışı için tehlikeli olup olmadığı konusunda heyet raporu alınarak gerekirse işyerinde uzman bilirkişi marifeti ile davacının yaptığı işin niteliği gözetilerek inceleme yaptırılarak elde edilecek sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken kıdem tazminatı talebinin reddi hatalı olup bozma nedenidir.

Sonuç: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının davalıya yükletilmesine, 12.04.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.