Mesajı Okuyun
Old 23-01-2017, 18:34   #3
Av.Rıdvan Ergün

 
Varsayılan

Kanaatimce;
Hasarı ödeyen sigorta şirketi kusur yönünden ileri sürülmesi gereken savunmaları ileri sürmemiş olduğundan, yaptığı fazla ödemeden kendisi sorumludur.
Aşağıdaki içtihatlardan da aynı sonuca ulaşılmaktadır:


T.C.
YARGITAY
4. HUKUK DAİRESİ
E. 2015/8068
K. 2016/8127
T. 21.6.2016
• RÜCUEN TAZMİNAT (Ceza Mahkemesince Davalının Eyleminin Hukuka Aykırı Sayılamayacağı Yüklenen Suçun Sanık Tarafından İşlenmesine Rağmen Olayda Bir Hukuka Uygunluk Nedeninin Bulunduğu Gerekçesiyle Beraatine Karar Verildiği - Bu Tespitin Hukuk Hakimini Bağlayacağı/Anılan Davalı Yönünden Açılan Davanın Reddi Gerektiği)
• CEZA MAHKEMESİ KARARLARININ HUKUK HAKİMİNİ BAĞLAMASI (Beraat Kararı İle Bağlı Değil İse de Hem İlmi Hem de Kökleşmiş Yargı Kararlarında Ceza Mahkemesince Belirlenen Maddi Olgunun Hukuk Hakimini Bağlayacağının Kabul Edildiği - Rücuen Tazminat)
• HÜKMÜN İÇERİĞİ (Mahkemece Gerekçe Gösterilmeksizin Birleşen Dava Hakkında Karar Verilmesine Yer Olmadığına Dair Karar Verildiği - Birleşen Dava Hakkında Hüküm Kurulması Gerektiği/Rücuen Tazminat)
• BİLİRKİŞİ RAPORU (Özellikle Raporlar Arasındaki Çelişkileri Giderici Nitelikte Konusunda Uzman Kişilerden Oluşturulacak Bir Bilirkişi Heyetinden Rapor Alınıp Hüküm Kurulması Gerekirken Eksik İnceleme İle Hüküm Kurulmuş Olmasının Doğru Görülmediği - Rücuen Tazminat)
• TESELSÜL (Rücu Davasında Sorumlular Arasında Teselsül Hükümlerinin Uygulanamayacağı/Davalıların Ancak Kendi Kusurları Oranında Sorumlu Olduğu - Yasal Düzenlemeler Gözetilerek Mahkemece Davalıların Kusur Oranları Belirlenerek Temyiz Eden Davalının Sorumluluğunun Buna Göre Saptanması Gerektiği)
818/m.50,51,53
6098/m.61,62,74
ÖZET : Asıl ve Birleşen dava, rücuen tazminat istemine ilişkindir. 6098 Sayılı TBK'nın 74. maddesi (818 Sayılı BK'nın 53. maddesi) uyarınca hukuk hakimi, ceza mahkemesinin beraat kararı ile bağlı değil ise de hem ilmi, hem de kökleşmiş yargı kararlarında ceza mahkemesince belirlenen maddi olgunun hukuk hakimini bağlayacağı kabul edilmektedir. Dava konusu olaya gelince, ceza mahkemesince davalının eyleminin hukuka aykırı sayılamayacağı, yüklenen suçun sanık tarafından işlenmesine rağmen, olayda bir hukuka uygunluk nedeninin bulunduğu gerekçesiyle beraatine karar verilmiştir, bu bir olgu tespiti olup hukuk hakimini bağlar. Bu sebeple anılan davalı yönünden açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. Öte yandan, mahkemece gerekçe gösterilmeksizin birleşen dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiştir. Birleşen dava hakkında hüküm kurulması gerekirken gerekçesi de gösterilmeden yazılı şekilde karar verilmesi de bozma nedenidir. Diğer yandan, olayın meydana geliş biçimine göre ceza dosyasında alınan ve mahkemece benimsenen kusur raporu hüküm kurmaya elverişli değildir. Özellikle raporlar arasındaki çelişkileri giderici nitelikte konusunda uzman kişilerden oluşturulacak bir bilirkişi heyetinden rapor alınıp hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş, açıklanan sebeple kararın bozulması gerekmiştir. Diğer yandan, rücu davasında, sorumlular arasında teselsül hükümleri uygulanamaz. Davalılar, ancak kendi kusurları oranında sorumludurlar. Yasal düzenlemeler gözetilerek mahkemece, davalıların kusur oranları belirlenerek temyiz eden davalının sorumluluğunun buna göre saptanması gerekirken yanılgılı gerekçe ile hüküm altına alınan tutarın müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.

DAVA : Davacı ... vekili tarafından, davalılar ... ve diğeri aleyhine 17.6.2010-6.7.2010 gününde verilen dilekçeler ile rücuen tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair verilen 6.11.2012 tarihli kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili ve davalılardan ... vekili ile davalı ... tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:

KARAR : 1-) Davalı ...'in temyiz itirazları yönünden;

Asıl ve Birleşen dava, rücuen tazminat istemine ilişkindir. Yerel mahkemece asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalılar tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı idare, asıl ve birleşen davada davalıların muvazzaf askerlik hizmetini yapmakta iken 29.11.2005 tarihinde beraberce sevk ve idare ettikleri askeri araçla 2 askerin ölümlerine sebebiyet verdiklerini, ölenlerin yakınlarının açtığı dava sonucunda Askeri Yüksek İdare Mahkemesince hükmedilen maddi ve manevi tazminatların, davacı tarafından ödendiğini belirterek davacının üçüncü kişilere ödemiş olduğu tazminatın rücuen davalılardan tahsilini istemiştir.

Davalılar davanın reddini savunmuşlardır.

Mahkemece, ceza dosyasında alınan kusur bilirkişi raporu esas alınarak ve %40 hakkaniyet indirimi yapılarak asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiştir.

.. sayılı dosyasında, davalılar hakkında taksirle öldürme suçundan dava açıldığı, yapılan yargılama sonucunda ikisinin de mahkumiyetlerine yönelik verilen kararın temyizi üzerine Yargıtay .. karar sayılı ilamla davalı ...'ın mahkumiyetine yönelik hükmün onandığı, davalı ...'in mahkumiyetine dair hükmün ise, askeri aracı kullanan davalı ...'in tim ve araç komutanı olan davalı ...'ın emri doğrultusunda aracın çakar ve farlarını söndürerek seyrettiği olayda kendisine verilen emri yerine getirmesi sebebiyle fiilinin hukuka aykırı sayılamayacağı gözetilmeden beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesi ile bozulduğu, mahkemece bozmaya uyularak .. sayılı ilamla davalı ...'in Bereatine karar verildiği,bu kararın da temyizi üzerineYargıtay 12. Ceza Dairesi tarafından ilamla düzeltilerek onandığı UYAP ortamında yapılan sorgulamadan anlaşılmıştır.

6098 Sayılı TBK'nın 74. maddesi (818 Sayılı BK'nın 53. maddesi) uyarınca hukuk hakimi, ceza mahkemesinin beraat kararı ile bağlı değil ise de hem ilmi, hem de kökleşmiş yargı kararlarında ceza mahkemesince belirlenen maddi olgunun hukuk hakimini bağlayacağı kabul edilmektedir. Dava konusu olaya gelince, ceza mahkemesince davalı ...'in eyleminin hukuka aykırı sayılamayacağı, yüklenen suçun sanık tarafından işlenmesine rağmen, olayda bir hukuka uygunluk nedeninin bulunduğu gerekçesiyle beraatine karar verilmiştir, bu bir olgu tespiti olup hukuk hakimini bağlar. Bu sebeple davalı ... yönünden açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.

2-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacı ve davalı ...'ın aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.

3-) Davacının diğer temyiz itirazlarına gelince;

a-) 6100 Sayılı HMK'nın 297/2 maddesi “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” hükmünü amirdir. Mahkemece gerekçe gösterilmeksizin birleşen dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiştir. Birleşen dava hakkında hüküm kurulması gerekirken gerekçesi de gösterilmeden yazılı şekilde karar verilmesi de bozma nedenidir.

b-) Dosya kapsamının incelenmesinde gerek rücuya esas dosyalarda, gerek soruşturma ve kovuşturma sırasında kusur yönünden bilirkişi raporları alındığı, eldeki dosyanın yargılaması sırasında da bilirkişi görüşüne başvurulduğu davalıların kusurlu oldukları yönünde raporlar tanzim edildiği anlaşılmakta ise de, gerek ceza dosyasına gerekse eldeki dava dosyasına ibraz edilen kusur raporlarında davalılara farklı sebeplerle farklı oranlarda kusur izafe edildiği, ölen askerlerinde nöbet sırasında yola yatarak uyudukları gerekçesiyle bölüşük kusuru bulunduğunun bildirildiği anlaşılmaktadır.

Olayın meydana geliş biçimine göre ceza dosyasında alınan ve mahkemece benimsenen kusur raporu hüküm kurmaya elverişli değildir. Özellikle raporlar arasındaki çelişkileri giderici nitelikte konusunda uzman kişilerden oluşturulacak bir bilirkişi heyetinden rapor alınıp hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş, açıklanan sebeple kararın bozulması gerekmiştir.

4-) Davalı ...'ın diğer temyiz itirazlarına gelince;

Mahkemece, davalılar ortaklaşa ve dayanışmalı olarak (müştereken ve müteselsilen) sorumlu tutulup istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir.

818 Sayılı Borçlar Kanunu'nun 50. ve 51. (6098 sayılı TBK.nın 61, 62) düzenlenmiş bulunan teselsül kuralları, birden çok kişinin birlikte bir zarara yol açmaları ve aynı zarardan dolayı sorumlu olmaları durumuna dair olup zarara yol açanlar ile zarar gören arasındaki ilişkinin düzenlenmesine yöneliktir. Dava, rücuen tazminat ödetilmesi istemine dair olup; rücu davasında, sorumlular arasında teselsül hükümleri uygulanamaz. Davalılar, ancak kendi kusurları oranında sorumludurlar. Yasal düzenlemeler gözetilerek mahkemece, davalıların kusur oranları belirlenerek temyiz eden davalı ...'ın sorumluluğunun buna göre saptanması gerekirken yanılgılı gerekçe ile hüküm altına alınan tutarın müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarda (1) sayılı bentte gösterilen sebeplerle davalı ... yararına, (3/a-b) sayılı bentlerde gösterilen sebeplerle davacı yararına, (4) sayılı bentte gösterilen sebeplerle davalı ... yararına BOZULMASINA; bozma nedenlerine göre davacının yargılama gideri ve vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, davacı ve davalı ...'ın öteki temyiz itirazlarının (2) sayılı bentteki sebeplerle reddine ve davalılardan peşin alınan harcın istenmesi halinde iadesine, 21.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



9. Hukuk Dairesi
2014/16639 E. ,
2015/30734 K.


Y A R G I T A Y K A R A R I

A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, .. Kurumları bünyesinde aralarında hukuki ve organik bağ bulunan davalı işverenler nezdinde 01/10/1997 tarihinde hizmetli olarak işe başladığını, fazla mesai, yıllık izin ücreti, resmi ve dini bayram tatili ücretlerinin ödenmediğini, bu alacaklarının ödenmesi için Kadıköy 5. Noterliğinin 22/08/2012 tarih ve 08180 yevmiye sayılı ihtarnamesini keşide ettiğini, ihtarnamenin işverenlere tebliğinden sonra işverenlerin ödeme yapmadığını, iş akdinin05/09/2012 tarihinde haksız yere feshedildiğini, hafta içi 07/30- 18:00 saatleri arasında çalıştığını, cumartesi günleri 08:30 - 15:00 saatleri arasında çalıştığını , ayda bir defa pazar günleri 07:30 - 18.0 saatleri arasında çalıştığını, iş yerinde yemek verildiğini, son aylığının net 1.191,00 TL olduğunu iddia ederek; 100,00 TL kıdem tazminatı, 100,00 TL ihbar tazminatı, 15,000,00 TL fazla mesai alacağı, 100,00 TL genel tatil günleri alacağı, 100,00 TL hafta tatili alacağı, 100,00 TL yıllık ücretli izin alacağı ,100,00 TL ücret alacağı toplamı 15.600,00 TL’nin davalıdan tahsili talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı .. Ltd. Şti vekili cevap dilekçesi ile; davacının şirket kayıtlarına göre 31/12/2004 tarihi itibariyle işinden ayrıldığının tespit edildiğini, bu tarihten sonra herhangi bir çalışmasına rastlanmadığını, şirket nezdinde işe girişten işten ayrılış tarihine kadar talep edilen kalemlerde davacı adına tahakkuk etmiş ve ödenmemiş bir alacağın mevcut olmadığını, diğer davalı şirketle arasında organik bağ bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı D.. Ü.. Rektörlüğü cevap dilekçesinde; vakıf üniversitesi rektörlüklerinin tüzel kişiliğinin bulunmadığını, davanın D.. Ü..ne yöneltilmesi gerektiğini, davacının davalı üniversitede 01/01/2005 tarihinden itibaren hizmetli personel olarak görev yaptığını, 06/09/2012 07/09/2012, 08/09/2012 ve devamındaki günlerde davacının haber vermeden ve herhangi bir mazeret ileri sürmeden işe gelmediğinin tutanaklarla tespit edildiğini, bu nedenle iş sözleşmesinin İş Kanunun 25/II -g bendine göre tazminatsız olarak feshedildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının davalı Gözaçan Ltd. Şti işyerinde de belli bir dönem sigortalı gösterildiği, her iki davalı şirketin aynı adreste kurulu olduğu, davalı şirketler arasında organik bağ bulunduğu, iş akdinin davalı işverenlikçe, davacı tarafından ödenmeyen bir kısım işçilik alacaklarını talep etmesi üzerine feshedildiği, akdin tazminat gerektirmeyecek şekilde feshedildiğinin davalı işverenlikçe kanıtlanamadığı gerekçesi ile kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai alacağı, genel tatil günleri alacağı, hafta tatili alacağı, yıllık ücretli izin alacağı taleplerinin kabulüne, ücret alacağı talebinin reddine karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davalılar yasal süresi içinde temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1- Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalıların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 155. maddesinde “ zamanaşımının müteselsil borçlulardan birine karşı kesilmesi durumunda diğerine karşı da kesilmiş olacağı” hüküm altına alınmıştır. Aynı kanunun 163. maddesine göre ise “Alacaklı, borcun tamamının veya bir kısmının ifasını, dilerse borçluların hepsinden, dilerse yalnız birinden isteyebilir. Borçluların sorumluluğu, borcun tamamı ödeninceye kadar devam eder”. Devam eden 164. Maddeye göre ise “Müteselsil borçlulardan biri, alacaklıya karşı, ancak onunla kendi arasındaki kişisel ilişkilerden veya müteselsil borcun sebep ya da konusundan doğan def'i ve itirazları ileri sürebilir. Müteselsil borçlulardan biri ortak def'i ve itirazları ileri sürmezse, diğerlerine karşı sorumlu olur”. Bu hükümler dikkate alındığında, zamanaşımı defi müteselsil borçlular için ortak bir defidir. Bu nedenle birinin ileri sürmesi halinde diğeri de yararlanır.
Mahkemece her iki davalı şirketin aynı adreste kurulu olduğu, davalı şirketler arasında organik bağ bulunduğu kabul edilmiştir. Dosya kapsamında yer alan belgelerin incelenmesinde; davalı .. Ltd. Şti.’nin idare ve temsile yetkili kişisinin İsmail Doğu Gözaçan, davalı D.. Ü.. temsilcisinin İ.. D.. G.. olduğu, her iki davalının adresinin aynı olduğu, aralarında organik bulunduğu tespit edilmiştir. Mahkemece yapılan bu tespit doğru olmakla beraber, davalı .. Ltd. Şti.’nin dava dilekçesinde talep edilen alacaklara karşı zamanaşımı itirazında bulunmuştur. Bu durumda diğer davalı D.. Ü.. bu ortak defiden yararlanmalıdır. Mahkemece davalı Üniversite zamanaşımı itirazında bulunmamış olması nedeniyle zamanaşımının sadece davalı .. Ltd. Şti. yönünden değerlendirilmesi hatalıdır.



Mahkemece davaya karşı ileri sürülen zamanaşımı itirazının her iki davalı açısından geçerli olduğunun kabulü ile işçilik alacaklarının hüküm altına alınması gerekmektedir.
3-Mahkemece 2547 Sayılı Yasa’nın 56/b maddesi uyarınca harçtan muaf olan davalı D.. Ü..’ne harç yükletilmesi hatalıdır.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 02.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.