Mesajı Okuyun
Old 02-12-2016, 15:01   #1
Av.Jy_Nakib

 
Varsayılan idari merci tecavüzü

iyi günler,

Öncelikle çok araştırdım lakin buna benzer bir konu ya da bir çıkış yolu bulamadım. Siz meslektaşlarıma akıl danışmak istedim.

Konudan kısaca bahsetmem gerekirse;

x belediyesinde çalışan zabıtaların işine son veriliyor. Bu zabıtalar da belediyeye karşı alacakları olduğu gerekçesi ile icra takibi yapıyorlar. Zamanında belediye buna itiraz etmiyor; ancak ödeme de yapmıyor. Ardından bu belediye kapatılıyor ve başka bir belediyeye ( y belediyesi diyelim) bağlanıyor. Haliyle zabıtaların avukatı da y belediyesine muhtıra gönderiyor.

Sonra bu y belediyesi bu muhtiraya itiraz ediyor, şikayet yoluna gidiyor ve icra mahkemesinde dava açılıyor. Y belediyesinin iddiası şu şekilde;
-alacak zamanaşımına uğramıştır,
-zabıtalar 657 sayılı kanuna tabi olan memur oldukları için icra takibi başlatılmamalıdır, zabıtalar öncelikli olarak idareye başvurmalıydı ve ardından idari yargı yoluna başvurulmalıydı.

Zabıtaların avukatı da verdiği cevapta tüm iddiaları reddetmiş, ama idareye de herhangi bir şekilde başvurmadığını belirtmiştir.

Gel gelelim şikayet reddedildi icra mahkemesi tarafından.
...
Şimdi dosyayı yeni vekil olarak aldık.
Burada bir şekilde ilerlemek istiyoruz.
Zabıtalar 657 sayılı kanuna tabiler ve açık bir şekilde idareye başvurmak yerine icra takibi başlatmışlar. Yanlış yargı yolunu seçmişler düşüncesindeyiz. Buna karşı bir girişimde bulunacağız ama;

-Menfi tespit davası açarak bu iddiaları dile getirmemiz mi uygun olur?
-Hukuka açıkça aykırılık vardır diyerek süresiz şikayet yoluna gidip icra takibine karşı bir şikayet davası daha açmamızmı uygun olur? Daha doğrusu bu ikinci yol mümkün müdür?

Açıkcası hangi yolu izlememiz gerektiğini bilemedim. Çözemedik işi.

Şimdiden gelecek cevaplar için teşekkür ederim.