Mesajı Okuyun
Old 12-08-2016, 21:11   #1
gökhan demir

 
Varsayılan Eski Şirket Ortağının Vergi Borcu sorumluluğu hk.

Sayın meslektaşları;
6183 sayılı kanunu 35. Maddesinde düzenlenen şirket ortağının şirket payını devretmesi neticesinde ortak olduğu döneme ilişkin yeni pay sahibi ile eski pay sahibinin müteselsil sorumlu tutulması hakkında bir kaç sorum olacaktır. Bu konuda yaklaşık iki yıldır araştırma yapmama rağmen ( müvekkillerin daha önceden şirkete gelen raporlardan ve raporlara dava açılmamasından şifahen bilgi sahibi olması nedeniyle uzun zamandır araştırabilme fırsatı buldum) net bir sonuç elde edemediğimden dolayı siz meslektaşlarımın görüşlerine, fikir ve düşüncelerine ihtiyacım bulunmaktadır. Sorunun başlangıcı;

A - B ( şirket müdürü) - C babalarının vefatı ile X şirketi hisselerine intikal yolu ile 2009 yılında sahip oluyor. A-B-C tüm hisselerini 2010-mart ayında K'ye devrediyor ve ticaret sicil gazetesinde ilan ediliyor.
Not: K nın 2010 mart ayı öncesi şirketle herhangi bir bağı bulunmamaktadır.

2013 yılının aralık ayında şirket hakkında G şirketi için İstanbul'da hazırlanan vergi tekniği raporu doğrultusunda şirketin 2009-2010 yılına ait defterleri incelenmek isteniyor(müvekkillerin şirket ortağı olduğu dönemler) ve şirkete defter isteme yazısı gönderiliyor ( Danıştay'ın ve kanunun öncelikle yerinde inceleme yapılması, yapılamıyorsa nedeninin tutanak ile belirlenmesi gerektiği görüşüne/hükmüne uyulmuyor)

Neticede şirket hakkında üç adet vergi inceleme raporu düzenleniyor ve bu raporlara ilişkin beyanlar ( mal ve hizmetlerin alımlarının yapılıp yapılmadığı ) yeni şirket sahibi K ya soruluyor ve onun beyanı doğrultusunda işlemler yapılıp raporlar K ya tebliğ ediliyor.

K ilk rapora ilişkin ilgili vergi müdürlüğünce uzlaşmaya giriyor ve taksit halinde borcun ödenmesi konusunda tutanak imzalanıyor.

Diğer iki rapor hakkında ise hiç bir işlem yapmıyor. ( raporlara ilişkin tarafımca yapmış olduğum araştırmada düzenlenen tüm raporlar gelir idaresi başkanlığının vergi müfettişlerine gönderdiği şirkülere, VUK'a, Anayasa Mahkemesi kararına açıkça aykırılık var. Örnek olarak vergi müfettişi VUK'da yer alan tekerrür hükmünü tamamen yanlış uygulayarak yaklaşık 670.000 TL - tekerrürden dolayı kat uygulaması yaptığı için - fazla vergi cezası hükmetmiştir.)


Daha sonra K ya itirazda bulunmadığı iki rapor içinödeme emri tebliğ ediliyor ve K iki ödeme emrine de itiraz ediyor. Görülmekte olan dava da itirazının "böyle bir borcum yoktur" kapsamında değerlendirilmesini, bu nedenle de ilgili vergi inceleme raporlarının usule ve kanunlara aykırı olduğunu kendisine hiçbir zaman Anayasa Md.36 ve AİHS 6. m kapsımda yer alan hak arama hürriyeti adil yargılanma ve silahların eşitliği kapsamında Vergi Tekniği ( inceleme değil) raporunun tebliğ edilmediğini, incelemenin usulsüz olduğunu raporda aşikar usulsüzlükler olduğunu bu nedenle yeniden incelenmesi gerektiğini belirtmiş, ilgili vergi mahkemesi tabiri caiz ise iki satır kararla "raporlar usule uygun tebliğ edilmiş olup amme alacağı kesinleşmiştir, bu nedenle davanın reddine"karar vermiştir.

Şimdi ise müvekkil A,B,C ye ödeme emri tebliğ edilmiştir. İlgili vergi mahkemesi hakimleri ile (diğer dairede bulunan) görüş alabilmek için konuştuğumda A,B,C nin de vergi inceleme raporlarına ilişkin bir beyanda bulunma hakkı olmadığını, sadece ödeme emrinde bulunan hatalara karşı dava açabileceklerini, " öyle ya da böyle vergi inceleme raporları kesinleşmiş artık itiraz edilemez " şeklinde beyanda bulunarak zihnimde karışıklıklar oluştu.

Sayın meslektaşlarım biraz uzun oldu affınıza sığınıyorum ancak;

K ya tanınan 1. Defter isteme yazısına karşı itiraz hakkı, 2.raporlara karşı itiraz hakkı, 3. pişmanlık hükümlerinden yararlanma ( inceleme sırasında) 4. uzlaşma hakkı 5. ödeme emirlerine karşı itiraz hakkı sağlanırken;

Müvekkil A,B,C ye bu haklardan sadece ödeme emrine karşı itiraz hakkı verilmesi ve bu itirazda da kesinleşmiş raporlara karşı beyanlarının dikkate alınmayacağı görüşü adaleti ve hakkaniyeti katletmek değil midir? nitekim kendi dönemlerine ilişkin yapılan inceleme de şirket ile alakası olmayan kişinin beyanları dikkate alınıyor müvekkillere hiçbir şekilde ödeme emirlerine kadar bir bildirim, tebliğ vb işlem yapılmıyor. Müvekkillere okul yıllarımızda gülümseyerek hocalarımızın söylediği "vergi, sorma ver parasıdır" deyiminin fiziken uygulama şekli değil midir?

Müvekkil A,B,C, şirket yeni pay sahibi K nın sorumsuz tutumu nedeniyle itiraz edilmeyen raporlardan dolayı sorumlu tutulması hukuken doğru mudur? Bahse konu müvekkil ailenin maddi durumu kötü olup hayata yeniden başlama gayreti içerisindedirler ve bu olay nedeniyle de hiçbir adım atamamaktadır. Müvekkiller yakınım olduğu için Avukatlık Kanunu kapsamında Hatır işi olarak davalarına bakmaktayım ve

6183 sayılı kanun ve VUK'ta eski şirket ortaklarının ortaklık döneminden müteselsil sorumlulukların zamanaşımı süresini , vergi inceleme raporlarının kendilerine de tebliğ edilmesi gerektiği, ödeme emirlerine itirazda vergi teknik raporlarına da itirazda bulunabileceklerine ilişkin hüküm bulamamaktayım.

Konunun uzunluğu tekrar affınıza sığınarak , 7 günlük itiraz süresi olduğu için siz değerli meslektaşlarımın görüşlerine ihtiyacım var.
Saygılarımla.