Mesajı Okuyun
Old 04-05-2016, 15:20   #4
lostheaven35

 
Varsayılan

İçtihat bulamadım ama bir sürü yargıtay kararı var bir tanesini paylaşıyorum
T.C. YARGITAY
17.Hukuk Dairesi

Esas: 2014/5525
Karar: 2014/5958
Karar Tarihi: 17.04.2014

TASARRUFUN İPTALİ DAVASI - DAVA YÖNÜNDEN KESİN YETKİ KURALI ÖNGÖRÜLMEDİĞİ - DAVANIN ESASINA GİRİLEREK TARAF DELİLLERİNİN TOPLANMASI VE SONUCUNA GÖRE KARAR VERİLMESİ GEREĞİ - HÜKMÜN BOZULMASI

ÖZET: Somut olaydaki dava yönünden kesin yetki kuralı öngörülmediği, davalıların yetki itirazının bulunmadığı, (davalıların sadece görev itirazı bulunduğu) davanın takip konusu kredi sözleşmesinin 53 maddesinde öngörülen ve davalı 3.kişinin yerleşim yeri olan mahkemesinde açılmış olması nedeniyle mahkemece, davanın esasına girilerek taraf delillerinin toplanması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle yetkisizlik kararı verilmesi isabetli görülmemiştir.

(2004 S. K. m. 277) (6100 S. K. m. 6, 19)

Dava ve Karar: Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı J. B. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

Davacı vekili, davalı borçlu J. B.'in alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla adına kayıtlı taşınmazı 4.10.2011 tarihinde oğlu davalı N. D. F.'ya, onun da 27.12.2011 tarihinde dava dışı D. K.'e sattığını, davalıların anne oğul olması nedeniyle 4.10.2011 tarihli tasarrufun iptale tabi olduğunu belirterek, davalı N. D. F.'nun İİK 283/2 madde gereğince taşınmazı elden çıkardığı tarihteki değeri nispetinde nakten tazminatla sorumluluğuna karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı borçlu J. B. vekili, Asliye Ticaret mahkemesinin görevli olduğunu, takip konusu alacağın kesinleşmediğini aciz belgesi sunulmadığını, taşınmazın gerçek bedelle ve borçtan önce satıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Davalı N. D. F., Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğunu, dava konusu taşınmazı borçtan önce ve gerçek bedelle aldığını daha sonra sattığını belirterek davanın reddini istemiştir.

Mahkemece iddia, savunma toplanan delillere göre, davalı borçlunun adresinin Beşiktaş ve yargı alanının Beşiktaş Adliyesi sınırları içinde kaldığı, davalı 3.kişi N. D. F.'nun adresinin Üsküdar olup İstanbul Anadolu Adliyesi sınırları içinde kaldığından davalıların adreslerinin farklı yargı alanında kaldığı, davanın tasarrufun iptali davası olması nedeniyle haksız fiilden kaynaklandığı, haksız fiilin vuku bulduğu yer mahkemesinin ortak yetkili olup tapuda işlem yapılması ile gerçekleşeceği, işlemin yapıldığı yerin taşınmazın bulunduğu Büyükçekmece Tapu Sicil müdürlüğü olduğundan davalılar yönünden ortak yetkili mahkemenin haksız fiilin gerçekleştiği Büyükçekmece ilçesi olduğundan davanın yetkisizlik dava şartı eksikliği sebebiyle usulden reddine dosyanın hüküm kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde istek halinde görevli ve yetkili Büyükçekmece Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı J. B. vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.

1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, davanın İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkin olup bu davalardaki amacın; borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı bazı tasarrufların geçersiz yada iyiniyet kurallarına aykırılık nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalması ve dolayısıyla o mal üzerinde cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaya yönelik olmasına, bu niteliği itibarıyla ticaret mahkemesinin görevi içinde sayılan ticari davalardan olmamasına göre davalı J. B. vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2-Tasarrufun iptali davaları ayni hakka değil, kişisel hakka dayanan davalardan olduğundan genel yetki kuralına göre HMK'nun 6 maddesi gereğince davalıların yerleşim yeri mahkemesinde görülür. Davalılar birden fazla ise davalılardan birinin yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabilir (HMK madde 7/1). Bu durumda davacı, davalılar aynı yerde oturuyorsa davasının orada, ayrı yerlerde oturuyorsa seçimlik hakkını kullanarak dilerse borçlunun dilerse borçlu ile hukuki işlemde bulunan 3.kişinin yerleşim yeri mahkemesinde davasını açabilir. HMK'nun 19/2 maddesi gereğince yetkinin kesin olmadığı davalarda yetki itirazının cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf yetkili Mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi halde yetki itirazı dikkate alınmaz. Aynı maddenin 4. fıkrasında ise yetkinin kesin olmadığı davalarda davalı süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkeme yetkili hale gelir hükmünü içermektedir.

Somut olaydaki dava yönünden kesin yetki kuralı öngörülmediği, davalıların yetki itirazının bulunmadığı, (davalıların sadece görev itirazı bulunduğu) davanın takip konusu kredi sözleşmesinin 53 maddesinde öngörülen ve davalı 3.kişinin yerleşim yeri olan mahkemesinde açılmış olması nedeniyle mahkemece, davanın esasına girilerek taraf delillerinin toplanması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle yetkisizlik kararı verilmesi isabetli görülmemiştir.

Sonuç: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı J. B. vekilinin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı J. B.'e geri verilmesine 17.04.2014 gününde oybirliği ile, karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı