Mesajı Okuyun
Old 04-05-2016, 11:05   #2
Av. Kürşad MERCAN

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY 17. HUKUK DAİRESİ
E. 2009/7497 K. 2009/6638 T. 22.10.2009

ÖZET: Tasarrufun iptali davaları ayni değil şahsi davalar olması nedeniyle, genel yetki kurallarına göre davalının ikametgahı mahkemesinde görülürler.

DAVA: Taraflar arasındaki rücuen tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın yetki yönünden reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

KARAR: Davacı vekili davalılardan Hatice Ö.'ün müvekkiline olan borcu nedeniyle hakkında yaptıkları icra takibi sırasında alacaklılardan mal kaçırmak amacı ile kendisine ait taşınmazları diğer davalılara sattığını öne sürerek, yapılan satışlara ilişkin tasarrufun iptalini talep etmiştir.

Davalılar, Kadıköy Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkili olduğunu savunarak davanın reddini istemişlerdir.

Mahkemece yetki itirazlarının kabulü ile dava dilekçesinin yetki yönünden reddine ve dosyanın Kadıköy Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, İİY'nun 277. ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali davalarının ayni değil, şahsi davalar olması nedeniyle genel yetki kurallarına göre davalının ikametgahı mahkemesinde görülmelerine, davalılar birden fazla ise dava davalılardan birinin yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde de açılmasına, alacaklı ile borçlu arasında yazılı yetki sözleşmesi varsa sözleşmede yetkili gösterilen yer mahkemesinin de HUMK 22. maddesine göre yetkili bulunmasına, somut olayda davalıların ikametgahı Kadıköy olup davacı ile davalı borçlu Hatice Ö. arasında yapılan kredi sözleşmesinin 43. maddesinde Türk mahkemelerinin yetkili olduğunun belirtilmesine, özel olarak yetkili bir mahkemenin belirlenmemesine, ayrıca icra takibi sırasında yetki itirazında bulunulmamış olmasının açılacak davada yetki itirazında bulunmaya engel teşkil etmemesine ve kararda yazılı diğer gerekçelere göre,

SONUÇ: Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA 19.12.2005 gün ve 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 140. maddesi gereğince RCT Varlık Yönetim A.Ş. harçtan muaf olduğundan, harç alınmamasına, 22.10.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU
E. 2004/4-206 K. 2004/197 T. 7.4.2004

ÖZET: Davacının istemi, davalıların haksız eylemine dayanmakta olup taşınmazın aynı ile ilgili bir istem olarak nitelendirilemez ve Hukuk Usulü Mahkemeleri Yasasının 13.maddesi kapsamında değerlendirilemez.

Davacının yargılaması devam eden tasarrufun iptali davasını, Borçlar Kanununun 18 nci maddesine dayalı tapu iptali ve tescil davası olarak ıslah etmesi durumunda dava taşınmazın aynına ilişkin hale geldiğinden H.U.M.K.nun 13 ncü maddesi gereğince taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi yetkilidir.

DAVA: Taraflar arasındaki "tapu iptali-tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir Asliye 3.Hukuk Mahkemesince davanın yetkisizlik nedeniyle reddine dair verilen 21.3.2002 gün ve 2001/758-2002/218 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4.Hukuk Dairesi'nin 3.4.2003 gün ve 2003/3462-4090 sayılı ilamıyla; ( ...Dava, alacağı karşılıksız bırakmak amacıyla yapılan muvaazalı taşınmaz satışının iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, davalılardan Hüseyin Kızılkaya'nın yetki itirazı benimsenerek, Hukuk Usulü Mahkemeleri Yasasının 13. maddesi gereğince taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinin yetkili olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı vermiştir.

Davacı, banka paralarını zimmetine geçiren davalılardan Ümmügülsüm Kızılkaya'nın, zimmet konusu parayı ödememek amacıyla, taşınmazını eşi olan diğer davalıya muvaazalı olarak devrettiğini belirterek Borçlar Yasasının 18.maddesi gereğince satış işleminin iptal edilmesini istemiştir. Amaç alacağını tahsil etmek olan davacının davası kabul edildiği takdirde alacaklı davacı İİK 283. maddesine göre kaydın iptaline gerek kalmaksızın o taşınmaz üzerinde cebri icra yoluyla haciz ve satış isteyebilme yetkisine kavuşacaktır. Şu durumda davacının istemi, davalıların haksız eylemine dayanmakta olup taşınmazın aynı ile ilgili bir istem olarak nitelendirilemez ve Hukuk Usulü Mahkemeleri Yasasının 13.maddesi kapsamında değerlendirilemez. Mahkemece, davalının yetkisizlik itirazı reddedilip işin esası incelenerek varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR: Dava, İ.İ.K.nun 277 nci ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali iken, ıslah yoluyla Borçlar Kanununun 18 nci maddesine dayalı tapu iptali tescil istemine dönüştürülmüştür.

Mahkemenin, "taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinin yetkili olduğu gerekçesiyle mahkemenin yetkisizliğine" dair verdiği karar yukarıda belirtilen nedenle Özel Dairece bozulmuş, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Davacı vekili İzmir Asliye Hukuk Mahkemesine verdiği 27.9.2001 tarihli dava dilekçesinde, davalının kendisinden alacaklı olan davacı bankayı zarara uğratmak kastı ile taşınmazını 6.9.2001 tarihinde diğer davalı eşine sattığını, İ.İ.K.nun 278 nci maddesine göre tasarrufun batıl olduğunu beyanla, Seferihisar İlçesi, 1012 Ada 1 parseldeki davalıların 6.9.2001 tarihli tasarruflarının İ.İ.K.nun 277. ve devamı maddelerine göre iptalini istemiştir.

Ancak İ.İ.K.277 nci maddesi takip hukukuna ilişkin bir düzenleme olup somut olayda, icra takibi bulunmadığından aciz vesikasının varlığından da söz edilemez.Bu nedenle anılan madde de belirtilen şartlar gerçekleşmediğinden davacı yargılama devam ederken 11.2.2002 tarihli dilekçe ile tasarrufun iptali davasını, Borçlar Kanununun 18 nci maddesine dayalı tapu iptali ve tescil davası olarak ıslah ettiğini bildirmiştir.Bu durumda dava taşınmazın aynına ilişkin hale geldiğinden H.U.M.K.nun 13 ncü maddesi gereğince taşınmazın bulunduğu Seferihisar Mahkemesi yetkilidir.Bu nedenle mahkemenin yetkisizlik kararı vermesi doğrudur.

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, mahkeme kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.

SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, 7.4.2004 gününde oyçokluğu ile karar verildi.