Mesajı Okuyun
Old 08-03-2016, 14:38   #1
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan 8 Mart 2016 KAHDEM Bildirisi

TUİK verilerine göre, 2015 yılında 131,830 kişi boşandı.
Boşanmanın kadınlar için önemli sosyal sonuçları olduğu gibi ekonomik sonuçları da bulunmaktadır.

Toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri nedeniyle çalışma hayatından dışlanan, ekonomik, sosyal ve kültürel kaynaklara erişimi sınırlı tutulan kadınların boşanmayla birlikte daha da yoksullaştıkları bilinen bir gerçektir.

Kadının boşanmayla birlikte yoksulluğa düşmemesi, şiddet yaşantısına geri dönmemesi, yeni bir yaşam kurma mücadelesinde yalnız kalmaması için nafaka hala en önemli yasal destek mekanizmalarından biridir.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun <Yoksulluk nafakası> başlıklı 175. Maddesine göre, boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan nafaka isteyebilir. Ayrıca müşterek çocukların ihtiyaçlarının karşılanması için mahkemece iştirak nafakasına hükmedilmesi zorunludur. Yine yargılama sırasında taraflar çocuk ve koşulları varsa eş yararına tedbir nafakası kararı verilmektedir.

Bununla birlikte, uygulamada nafaka miktarlarının somut duruma uygun ve gerçekçi olarak belirlenmediği ayrıca nafakanın tahsilinde zorluklar yaşandığı gözlenmektedir.

Çalışma yaşamında hakim olan kayıt dışılık nedeniyle, nafaka talep edilen kişinin gerçek gelirini ispatlamak kolay bir iş değildir. Öte yandan, nafaka miktarlarının belirlenmesinde objektif kriterlerden yola çıkılmamakta, nafaka miktarları hakimden hakime değişkenlik arz etmekte, gerçekçi olmayan düşük miktarda nafakalara hükmedildiği görülmektedir.

Üstelik hükmedilen nafakaların tahsilinde çok büyük zorluklar yaşanmaktadır. Tahsilat süreci çoğu zaman kadınların ekonomik olarak sarsıldıkları ve moral kaybettikleri karmaşık ve zorlu bir hukuki süreci içermektedir.

Gerek nafaka miktarının belirlenmesinde gerekse tahsilatında yaşanan sorunların acilen ele alınması gerekmektedir.

- Nafaka miktarı belirlenirken nafaka alacaklısı eşin ve çocukların yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür, eğitim gibi maddi varlığını geliştirmek için gerekli tüm ihtiyaçları ve yıllık geçim endeksleri dikkate alınmalıdır. Gerekirse bilirkişi incelemesi yaptırılmalıdır.

- Nafaka borçlusu eşin geliri doğru tespit edilmelidir. Devlet kayıt dışılığı önlemek için gerekli tedbirleri almakla yükümlüdür.

- Velayet hakkına sahip olan anne gelir getiren bir işte çalışıyor olsa bile, çocuğun maddi ihtiyaçlarının anne ve baba arasında eşit biçimde paylaştırılması yoluna gidilmemelidir.

- Nafaka miktarı belirlenirken, velayet hakkını kullanan annenin dışarı bir işte çalışmasının yanı sıra çocuklar için bakım ve duygu emeği sarfettiği ve yaşam masraf ve koşullarını çocukları dikkate alarak düzenlediği göz önüne alınmalıdır.

- Nafakanın tahsilinde 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un “Geçici Maddi Yardım” başlıklı 17. Maddesine benzer şekilde, nafakanın nafaka alacaklısından tahsil edilemeyerek alacağın aciz vesikasına bağlanması halinde nafaka, ilgili Bakanlığın bütçesinden karşılanarak nafaka alacaklısına ödenmelidir. Yapılan ödemeler devlet tarafından nafaka borçlusundan 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre ilgili vergi dairesi tarafından takip ve tahsil edilmeli, gerekli yasal değişiklikler yapılmalıdır.

- Nafaka alacağından cezaevi harcı kesilmesine son verilmelidir ve nafaka her türlü resim ve harçtan muaf tutulmalıdır.

- Ara kararla hükmedilen tedbir nafakası icra takiplerine yapılan itirazlar hakkında dosya üzerinden ve bekletilmeden -6284 kapsamında yapılan itirazlar için Mad.9/3 gereği uygulanan usule benzer biçimde -en geç bir hafta içinde karar verilmelidir.

Boşanma süreci kadınların bir kez daha ekonomik şiddete uğradığı ve ikincil mağduriyetlere yol açan bir süreç olmaktan derhal çıkarılmalıdır.

Boşanma süreci ve sonrasında kadın ve çocuğa Anayasa'da açıklanan sosyal devlet ilkesi,kadının ve çocuğun korunması ilkesi ve Sözleşmelerle sağlanan güvenceler dikkate alınarak yeterli ve insan onuruna yakışır düzeyde mali ve sosyal destek sunulmalı ve bu sorumluluklar için bütçe ayrılmalıdır..

Yaşasın kadın dayanışması!