Mesajı Okuyun
Old 19-01-2016, 13:01   #2
GÜLSÜM ÖNAL

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
17. HUKUK DAİRESİ
E. 2012/9134
K. 2013/8306
T. 4.6.2013
• TASARRUFUN İPTALİ DAVASI (Borçlu ile Üçüncü Kişi Arasında Akrabalık Arkadaşlık Ticari İlişki Gibi Borçlunun Mal Kaçırma Kastını Üçüncü Kişinin Bildiği ya da Bilebilecek Durumda Olduğunu Gösterir Bir Yakınlığın Bulunup Bulunmadığının Üzerinde Durulması Gerektiği)
• TASARRUF TARİHİ (Tasarrufun İptali Davası - Davacı Alacağının İptali İstenen Tasarruftan Önce Doğduğu Kabul Edilerek İptal Şartlarının Araştırılması Gerektiği)
• MAL KAÇIRMA KASTI (Üçüncü Kişinin Bildiği ya da Bilebilecek Durumda Olduğunu Gösterir Bir Yakınlığın Bulunup Bulunmadığının Üzerinde Durulması Gerektiği - Tasarrufun İptali Davası)
• ORGANİK BAĞ (Tasarrufun İptali Davası - Davalıların Şirketleri Arasında Organik Bir Bağ veyahut Ticari Bağlantı Olup Olmadığının Araştırılması Gerektiği)
2004/m.277,278,279,280
ÖZET : Dava, tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davaya konu taşınmazın satış bedeliyle tasarruf tarihindeki gerçek değeri arasında fahiş fark bulunmadığına dair gerekçesi taşınmaz üzerindeki ipotek nazara alındığında doğru kabul edilse bile iptal nedenleri yeterince araştırılmamıştır. Zira borçlu ile üçüncü kişi arasında akrabalık, arkadaşlık, ticari ilişki gibi borçlunun mal kaçırma kastını üçüncü kişinin bildiği ya da bilebilecek durumda olduğunu gösterir bir yakınlığın bulunup bulunmadığı ya da mevcut ise davalıların şirketleri arasında organik bir bağ veyahut ticari bağlantı olup olmadığı üzerinde de durulmamıştır. Davacı alacağının, iptali istenen tasarruftan önce doğduğu kabul edilerek açıklandığı şekilde iptal şartlarının araştırılması yerine eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeyle hüküm tesisi isabetsizdir.

DAVA : Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 4.6.2013 Salı günü davacı Ö. G. vekili geldi. Davalılar tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davacı vekili dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

KARAR : Davacı Ö. vekili, davalı borçlu M. aleyhine icra takibi yaptıklarını, borcu karşılayacak malı bulunamadığını ileri sürerek borçlunun, davaya konu taşınmazını davalı S.'e satışına dair tasarrufun iptalini istemiştir. Davalı M. vekiliyle davalı S. vekili davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, iptali istenen tasarrufun borcun doğumundan önce yapılmış olduğu ve taşınmazın satış bedeliyle gerçek değeri arasında fahiş fark bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, İ.İ.K.277 vd. maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.

Tasarrufun iptali davalarının dinlenebilmesi için borcun, iptali istenen tasarruftan önce doğması dava önkoşulu olup mahkemece res'en araştırılmalıdır. Dava koşulu gerçekleşmediği takdirde işin esası hakkında hüküm kurulamaz. Somut olayda 4.8.2007 tarihli alacaklı ve borçlu arasındaki sözleşme içeriği ve tanık beyanlarıyla sözleşmede geçen icra dosyalarına nazaran davacı alacağının tasarruf tarihinden önceye dayandığı hususu açıktır. Bu sebeple Mahkeme'nin, borcun doğumuna dair gerekçesinde isabet bulunmamaktadır.

Borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı iptale tabi tasarrufları üç grup altında ve İ.İ.K.nın 278, 279 ve 280. maddelerinde düzenlenmiştir. Ancak bu maddelerde iptal edilebilecek bütün tasarruflar sınırlı olarak sayılmış değildir. Kanun, iptale tabi bazı tasarruflar için genel bir tanımlama yaparak hangi tasarrufların iptale tabi olduğu hususunun tayinini hakimin takdirine bırakmıştır (İ.İ.K. m. 281). Bu yasal sebeple de davacı tarafından İ.İ.K.nın 278, 279 ve 280. maddelerden birine dayanılmış olsa dahi mahkeme bununla bağlı olmayıp diğer maddelerden birine göre iptal kararı verebilir (Y.H.G.K. 25.11.1987 Tarih, 1987/15-380 Esas ve 1987/872 Karar sayılı ilamı).

Mahkemece davaya konu taşınmazın satış bedeliyle tasarruf tarihindeki gerçek değeri arasında fahiş fark bulunmadığına dair gerekçesi taşınmaz üzerindeki ipotek nazara alındığında doğru kabul edilse bile az yukarda izah edilen iptal nedenleri yeterince araştırılmamıştır. Zira borçlu ile üçüncü kişi arasında akrabalık, arkadaşlık, ticari ilişki gibi borçlunun mal kaçırma kastını üçüncü kişinin bildiği ya da bilebilecek durumda olduğunu gösterir bir yakınlığın bulunup bulunmadığı ya da mevcut ise davalıların şirketleri arasında organik bir bağ veyahut ticari bağlantı olup olmadığı üzerinde de durulmamıştır. Hal böyle olunca davacı alacağının, iptali istenen tasarruftan önce doğduğu kabul edilerek açıklandığı şekilde iptal şartlarının araştırılması yerine eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeyle hüküm tesisi isabetsizdir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan sebeplerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 990.00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davacıya verilmesine, peşin alınan harcın istenmesi halinde temyiz eden davacıya iadesine, 04.06.2013 tarihinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.