Mesajı Okuyun
Old 16-01-2016, 15:21   #4
GÜLSÜM ÖNAL

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
1. HUKUK DAİRESİ
E. 2011/13743
K. 2012/1976
T. 27.2.2012
• ÇAPLI TAŞINMAZA ELATMANIN ÖNLENMESİ DAVASI (Dava Dilekçesinde Sadece Elatmanın Önlenmesi İstenilmiş Olup Ecrimisil Bakımından Bir İstekte Bulunulmadığı - Dava Konusu Edilmeyen Bir Hususun Islahla Dava Konusu Haline Getirilemeceği)
• NETİCEİ TALEPTE ISLAH OLMAYACAĞI (Dava Konusu Edilmeyen Bir Hususun Islahla Dava Konusu Haline Getirilemeceği - Ecrimisil Bakımından Bir Talep Bulunmadığı/Ayrıca Eldeki Davada Kamilen Islah Yapılmadığının da Gözetilmesi Gerektiği)
• DAVA DİLEKÇESİNDE ECRİMİSİL TALEBİ BULUNMADIĞI (Dava Konusu Edilmeyen Bir Hususun Islahla Dava Konusu Haline Getirilemeceği - Netice-i Talepte Islah Olmayacağının Kabulü/Eldeki Davada Kamilen Islah Durumunun da Bulunmadığı)
• DAVA DİLEKÇESİNDEKİ İSTEĞİN AŞILMASI SURETİYLE HATALI HÜKÜM (Dava Konusu Yapılmayan ve Islah ile Talep Edilen Ecrimisile de Karar Verilmiş Olmasının Hatalı Olduğu - Dava Konusu Edilmeyen Bir Hususun Islahla Dava Konusu Haline Getirilemeceği)
• DAVA KONUSU EDİLMEYEN HUSUSUN ISLAHLA DAVA KONUSU HALİNE GETİRİLEMEMESİ (Ecrimisil Talebinin Reddi - Elatmanın Önlenmesi)
1086/m. 74,83,88,89,87/ son
6100/m. 179,180
ÖZET : Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.Davacı, dava dilekçesinde sadece elatmanın önlenmesini istemiş olup ecrimisil bakımından bir istekte bulunmamış, daha sonraki celsede dava dilekçesini tavzih etmek suretiyle ecrimisil isteğinde bulunmuş ve yargılamanın devamında da harçlandırılmış ıslah dilekçesi ile ecrimisil isteğini yinelemiştir.Islah ile her ne kadar müddeabihin artırılması ve davanın tebdil edilmesi olanaklı ise de "dava edilmeyen bir hususun" ıslah yoluyla dava konusu haline getirilmesi mümkün değildir.Diğer bir deyişle netice-i talepte ıslah olmayacağı açıktır.Eldeki davada kamilen (tamamen) ıslah yapıldığını söyleyebilme olanağı da yoktur. Mahkemece; dava dilekçesindeki istek aşılmak suretiyle ecrimisile de karar verilmiş olması isabetsizdir.

DAVA : Taraflar arasında görülen davada;

Davacı, kayıt maliki olduğu, kat irtifakı ve kat mülkiyeti kurulu olmayan, üzerinde iki katlı yapı bulunan, bahçe vasıflı, 1610 parsel sayılı taşınmazdaki zemin kattaki dükkan ve birinci kattaki meskende, davalının haklı ve geçerli bir neden olmaksızın 8 yıldır fuzuli şagil olduğunu, sözlü uyarılardan sonuç alamayınca noter kanalıyla tahliye ve ecrimisil talebini içeren ihtarname keşide edildiği halde işgale devam ettiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesine karar verilmesini, 23.09.2009 tarihli celsede ise elatmanın önlenmesi yanısıra 27.000.-TL ecrimisil isteğini bildirmiştir.

Davalı, dava konusu taşınmazın gerçekte babaları Süleyman adına tescil edilmesi gerekirken halaları H.S. adına tescil edildiğini, H.S. mirasçıları tarafından taşınmazın Süleyman mirasçılarına devri için en büyük mirasçı olan davacının vekil kılındığını, davacının ara malik olan kız kardeşleri E.K. aracılığıyla adına devrini sağladığını, taşınmazı miras payına karşılık kullandığını, taşınmaz üzerindeki yapının kendisine ait olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece; davalının davacıya ait çaplı taşınmazı haklı ve geçerli bir neden olmaksızın kullandığı gerekçesiyle elatmanın önlenmesine, ecrimisil isteğinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hâkimi İlknur Acar'ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.

Mahkemece; elatmanın önlenmesine, ecrimisil isteğinin ise kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Dosya içeriği ve toplanan deliller ile davacının kayden maliki olduğu çaplı taşınmaza davalının haklı ve geçerli bir neden olmaksızın müdahale ettiği keşfen saptanarak elatmanın önlenmesine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davalının öteki temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.

Davalının ecrimisile yönelik temyiz itirazlarına gelince;

Davacı, dava dilekçesinde sadece elatmanın önlenmesini istemiş olup ecrimisil bakımından bir istekte bulunmamış, 23/09/2009 tarihli celsede dava dilekçesini tavzih etmek suretiyle ecrimisil isteğinde bulunduğunu, yargılamanın devamında da harçlandırılmış ıslah dilekçesi ile ecrimisil isteğini yinelemiştir.

Bilindiği üzere; yürürlükten kaldırılan 1086 sayılı HUMK'nu 87/ son fıkrası hükmü Anayasa Mahkemesince iptal edildiği gibi 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK'nun 179 maddesi ile Anayasa Mahkemesinin iptal kararına paralel bir düzenleme getirilerek “müddeabihin artırılması olanaklı” hale getirilmiştir. Her ne kadar müddeabihin artırılması olanaklı hale gelmiş ise de "dava edilmeyen bir hususun" ıslah yoluyla dava konusu haline getirilmesi mümkün değildir. Diğer bir deyişle HUMK'nu 83 ve devamı maddelerinde davanın ıslah edilebileceği öngörülmekte ise de netice-i talepte ıslah olmayacağı açıktır.

Bu durumda eldeki davada usulüne uygun açılmış bir dava olduğunu, 6100 sayılı HMK'nun 180. (HUMK'nun 88 ve 89.maddesine ) maddelerine göre kamilen (tamamen) ıslah yapıldığını söyleyebilme olanağı bulunmamaktadır. O halde, mahkemece; dava dilekçesindeki istek aşılmak suretiyle HUMK'nun 74. maddesi hükmü ve davacının her zaman ecrimisil isteyebileceği gözardı edilerek ecrimisile de karar verilmiş olması isabetsizdir.

Kabule göre de; davacı yan dava dilekçesinde hangi dönemlere ilişkin ne kadar ecrimisil istediğini de açıkça belirtmediğine göre, mahkemece davacıya hangi dönemler için ne miktarda ecrimisil istendiğinin açıklatılması ve bu dönemler için ecrimisil belirlenmesi ve belirlenen ecrimisil bakımından kademeli faiz tahakkuk ettirilmesi ve bunun da hükümde açıkça gösterilmesi gerekirken ecrimisil bakımından infazda tereddüt yaratacak şekilde karar verilmesi doğru olmadığı gibi davalı tarafa 12/05/2008 tarihinde noter kanalıyla tahliyesi ve ecrimisil isteği ile ihtarname keşide edildiği, ihtarnamede belirtilen tarihe kadar taşınmazı davacının izni ile kullandığı ve ihtar keşide edilmekle muvafakatin geri alındığı kabul edilerek ecrimisil isteğinin ihtarnamenin tebliğinden itibaren verilen 3 günlük sürenin dolduğu tarih ile dava tarihi arasındaki dönem için kabul edilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması da isabetli değildir.

SONUÇ : Davalının, bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 27.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.