Mesajı Okuyun
Old 05-01-2016, 14:21   #8
SEDAT BAYSAL

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L A M I
ESAS NO : 2013/28709
KARAR NO : 2013/37295

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine, bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup dava dosyası için Tetkik Hakimi Kadriye Akay tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Alacaklı tarafından kira sözleşmesine dayalı olarak yapılan adi kiraya ve hasılat kiralarına özgü takibe karşı borçlu vekilinin, ödeme emrine ilişkin usulüne uygun hiçbir tebligat yapılmadan müvekkili şirketin adına kayıtlı araç üzerine haciz konulduğunu, şirket yetkilisinin söz konusu haczi 14/06/2013 tarihinde yapılan araç kontrolü sırasında öğrendiğini ileri sürerek icra mahkemesine başvurduğu ve ödeme emrinin iptali ile araç üzerine konulan haczin kaldırılmasını talep ettiği; mahkemece, takip dayanağı 15/02/2011 tarihli kira sözleşmesinin 2. maddesinin 3. bendine göre tarafların, tebligatların, bildirilen en son adrese yapılacağı hususunda anlaşmaya vardıkları, sözleşme hükmüne uygun olarak bildirilen adrese yapılan tebligatın usulüne uygun olduğu gerekçesiyle şikayetin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Takip adi kiraya ve hasılat kirasına dayanıp da alacaklı talep ederse, İİK'nun 269. maddesi uyarınca borçluya bir ödeme emri tebliğ edilir. Borçlunun ödeme emrine karşı yasal 7 günlük süre içerisinde takibe itiraz etmemesi halinde hakkındaki takip kesinleşir ve alacaklı haciz talebinde bulunabilir. Bir diğer ifadeyle, haciz safhasına geçilebilmesi için borçlu hakkında ilamsız icra takibinin kesinleşmesi zorunludur. Takibin kesinleşebilmesi için ise; borçluya ödeme emrinin tebliğ edilmesi ve yasal itiraz süresinin geçmesi ya da süreden feragat edilmesi gereklidir. İcra müdürünün bu şekilde kesinleşmeyen bir takipte vereceği haciz kararı, kamu düzenine aykırılık teşkil edeceğinden, bu konuda İİK'nun 16. maddesi uyarınca süresiz şikayet yoluna başvurulabilir.
Diğer taraftan, borçlunun henüz doğmamış bir haktan feragati de hukuki sonuç doğurmaz. Bu bağlamda önceden yapılan sözleşmeler de hükümsüzdür. Somut olayda, borçluya tebliğ edilmiş bir ödeme emri bulunmadığına göre hakkındaki takibin kesinleştiğinden de söz edilemez. Zira ödeme emri tebliği, İİK'nun 269. maddesi uyarınca yasal zorunluluk olup sözleşme ile bertaraf edilemez.
Bu durumda, şikayetçi borçluya tebliğ edilmiş bir ödeme emri bulunmadığına göre, hakkındaki takibin kesinleştirilmesi ve haciz safhasına geçilmesi yasaya aykırı olup, mahkemece, şikayetin kabulü ile icra müdürü işleminin iptaline ve araç üzerine konulan haczin kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken, şikayetin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.


ESAS NO : 2013/28709
KARAR NO : 2013/37295

Öte yandan, HMK’nun 297. maddesinin (1). fıkrasının (e) bendi gereği hükümde “gerekçeli kararın yazıldığı tarihin” yer alması zorunlu olup kanunun bu emredici hükmüne aykırı davranılması da doğru bulunmamıştır.
SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366 ve HUMK.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 25/11/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Dolayısı ile borçluya tebligat yapılmadan verilen muvafakat geçersizdir.