Mesajı Okuyun
Old 20-12-2015, 14:38   #4
mcakkaya

 
Varsayılan

Sayın Av. Ahmet GELEGEN;
5510 SK nun 86. maddesinde belirtilen beş yıllık süre hak düşürücü süre olup konuya ilişkin yargıtay kararını istifadelerinize sunuyorum.

T.C.

YARGITAY

10. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/8646

K. 2005/10542

T. 18.10.2005

• BELGELERİN İŞVEREN TARAFINDAN KURUMA VERİLMEMESİ ( Sigortalılar Çalıştıklarını Hizmetlerinin Geçtiği Yılın Sonundan Başlayarak 5 Yıl İçerisinde Mahkemeye Başvurarak Alacakları İlam İle İspatlayabilirlerse Bunların Mahkeme Kararında Belirtilen Aylık Kazanç Toplamları İle Prim Ödeme Gün Sayılarının Nazara Alınacağı )

• ÇALIŞMANIN KURUMCA TESPİT EDİLEMEMESİ ( Davacının Tespite İlişkin Davasının Yasada Öngörülen Hak Düşürücü Süre Geçirildikten Sonra Açılması Nedeniyle Reddi Gereği )

• HİZMET SÜRELERİNİN TESPİTİ ( Davacının Tespite İlişkin Davasının Yasada Öngörülen Hak Düşürücü Süre Geçirildikten Sonra Açılması Nedeniyle Reddi Gereği )

• HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE ( Sigortalılar Çalıştıklarını Hizmetlerinin Geçtiği Yılın Sonundan Başlayarak 5 Yıl İçerisinde Mahkemeye Başvurarak Alacakları İlam İle İspatlayabilirlerse Bunların Mahkeme Kararında Belirtilen Aylık Kazanç Toplamları İle Prim Ödeme Gün Sayılarının Nazara Alınacağı )

506/m.79

ÖZET : Hizmet süresinin tespitine ilişkin davaların yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı yasada, "Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır." Düzenlemesi yer almakta olup, davacının 01.10.1989 - 23.10.1989 tarihleri arasında geçtiğini iddia ettiği çalışma süresi yönünden Kuruma başvuruda bulunduğu 16.10.2003 tarihine kadar herhangi bir bildirim yapılmadığı ve Kurum tarafından da çalışmadan haberdar olunmadığı gerçeği karşısında, davacının tespite ilişkin davasının yasada öngörülen hak düşürücü süre geçirildikten sonra açıldığı ve bu nedenle reddine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

DAVA : Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 01.1 0.1989 tarihinden itibaren 23 gün süreyle geçen çalışmalarının tespiti ile diğer sigortalı hizmetleriyle birleştirilmesine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar vermiştir.

Hükmün, davalılardan Sosyal Sigortalar Kurumu Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi E. T. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi:

KARAR : Davacı, 16.10.2003 tarihinde davalı Kuruma verdiği dilekçeyle, A. Fabrikasında 01.10.1989 tarihinde işe başladığına ilişkin işe giriş bildirgesine, anılan işverenin muhasebe kayıtları üzerinde yaptığı inceleme sırasında rastladığını ve çalışma süresinin bir aydan kısa sürmesi nedeniyle Kuruma verilmemiş olan giriş bildirgesi gözetilerek sigortalılık başlangıcının yeniden belirlenmesini istemiş, isteminin Kurum tarafından kabul edilmemesi üzerine açtığı davayla 01.10.1989 tarihinde işe başladığının ve 23 günlük çalışma süresinin tespitini talep etmiş, mahkemece işe giriş bildirgesinin varlığından da bahisle kabule karar verilmiştir.

Hizmet süresinin tespitine ilişkin davaların yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasanın 79. maddesinde, "Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayılan nazara alınır." Düzenlemesi yer almakta olup, davacının 01.10.1989-23.10.1989 tarihleri arasında geçtiğini iddia ettiği çalışma süresi yönünden Kuruma başvuruda bulunduğu 16.10.2003 tarihine kadar herhangi bir bildirim yapılmadığı ve Kurum tarafından da çalışmadan haberdar olunmadığı gerçeği karşısında, davacının tespite ilişkin davasının yasada öngörülen hak düşürücü süre geçirildikten sonra açıldığı ve bu nedenle reddine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 18.10.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.