Mesajı Okuyun
Old 08-11-2015, 20:13   #4
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Tekrar merhaba,

Babadan kalan ev mirastır ve 2002 yılı öncesinde kocanın olmuştur. Bu sebeplerle bu ev KİŞİSEL maldır. Bu ev yine 2002 öncesinde üç katlı binaya dönüştürülmüştür. Mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu zamanda tamamlandığından yine müvekkilinizin şahsi malı olarak değerlendirilecektir. Bu arada bir parantez açarsak; eğer kadın çalışıyorsa geliri var ise, bu üç katlı binanın yapımına olan katkısını SOMUT olarak kanıtlarsa, müvekkiliniz lehine hesaplanması gereken DEĞER ARTIŞ PAYI alacağı kadın yararına da hesaplanacaktır.Bu halde bilirkişi kadının geliri ile evin yapımına olabilecek katkısını hesap etmek durumunda kalacaktır VS..
Eğer böyle bir somut katkı yoksa üç katlı binanın değeri müvekkilinizin kişisel malıdır. Ve bunu DEĞER ARTIŞ PAYI olarak talep etmelidir.
Alıntı:
2. Değer artış payı
MADDE 227. Eşlerden biri diğerine ait bir malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun bir karşılık almaksızın katkıda bulunmuşsa, tasfiye sırasında bu malda ortaya çıkan değer artışı için katkısı oranında alacak hakkına sahip olur ve bu alacak o malın tasfiye sırasındaki değerine göre hesaplanır; bir değer kaybı söz konusu olduğunda katkının başlangıçtaki değeri esas alınır.

Böyle bir malın daha önce elden çıkarılmış olması halinde hakim, diğer eşe ödenecek alacağı hakkaniyete uygun olarak belirler.

Eşler, yazılı bir anlaşmayla değer artışından pay almaktan vazgeçebilecekleri gibi, pay oranını da değiştirebilirler.

Bu üç katlı bina satılarak yerine yeni bir ev alınmış. Ve yeni alınan evin bir kısmı bu kişisel maldan karşılanmış. Bu halde değer artış payı haricinde; evin kredisi için ödenen miktarın boşanma davası açılma tarihine kadar ödenen taksitleri toplamının yarısı üzerinde müvekkilinizin KATILMA PAYI alacağı olacaktır. Bunda ispata gerek yoktur yasadan kaynaklanmaktadır.

Peşinatın müvekkilinizin kişisel malıyla ödendiği her tür delille ispat edilebilir. Banka makbuzları, tanık, tapu kayıtları vs..

Öte yandan yasal katılma payı alacağına özel bir düzenleme getirilmiştir ki; o da TMK. 236. Madde 2. fıkradır.
Alıntı:
V. Artık değere katılma
1. Kanuna göre
MADDE 236. Her eş veya mirasçıları, diğer eşe ait artık değerin yarısı üzerinde hak sahibi olurlar. Alacaklar takas edilir.

Zina veya hayata kast nedeniyle boşanma halinde hakim, kusurlu eşin artık değerdeki pay oranının hakkaniyete uygun olarak azaltılmasına veya kaldırılmasına karar verebilir.

Zina nedeniyle boşanmaya karar verilmesi halinde tasfiye payı alacağının azaltılmasına veya ortadan kaldırılmasına hakim karar verebilecektir. Bu noktada davanın 166'ya göre açılarak "sadakatsiz tutum ve davranışların ispatı ile boşanmaya karar verilmesi yeterli değildir. Kanunun açık lafzı karşısında, tarafların ZİNA hukuki nedenine göre boşanmalarına karar verilmelidir.

Peki bu madde müvekkilinizin KATILMA PAYI ALACAĞINI ARTTIRMAK için kullanılamaz mı? Bence zina sebebiyle (zinaya olmadığı taktirde evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebepli bir dava açılabilir; bunda da bir sıkıntı yok) boşanmaya karar verilirse, koca lehine TMK 236/2'nin uygulanması, ödenecek katılma payının bu madde gözetilerek arttırılarak tahsiline karar verilmesi istenebilir. Ben denerdim.. Diye düşünüyorum.

Bildiğiniz üzere mal rejiminin tasfiyesi ve alacak haklarının tasfiyesi davaları belirsiz alacak davası olarak açılabilir. Bu dava hakkında karar verilebilmesi için boşanma davasının kesinleşmesi şarttır. Yani mal rejimi tasfiyesi davasını boşanmayı açtıktan sonra hemen açabilirsiniz ancak bekletici mesele yapılacaktır. Davayı hemen açmanızın taşınmazın satışını engellemek için dava konusu üzerine İHTİYATİ TEDBİR kararı almanıza yararı olabilecektir. Zamanaşımınız boşanma kararının kesinleşmesinden sonra her iki alacak (değer artış ve katılma payı) için de 10 yıldır. Başarılar dilerim.

Saygılarımla,