Müteaahhid , taahhüd ettiği inşaatı , taahhüd ettiği şekilde ; sözleşme ve projesine uygun olarak tamamlayıp , teslim etmekle yükümlüdür. Sözleşme ve projeye uygun olmayan iş teslimi ; işin yerine getirilmesi olarak kabûl edilmez ve müteahhid de , böyle bir teslime dayanarak ; teslimin hukuki sonuçlarından yararlanamaz . Örneğin ; sözleşmede kendi payına düşen bölümlerin tapuda devrini isteyemeyeceği gibi , inşaattan kaynaklı zararlardan mesuliyeti ile sözleşmede yazılı ceza ve tazminat sorumluluğu da devam eder . Ancak Yargıtay ; tamamlanma ve teslim vakıasının tanımında ; genel geçer ölçüler içinde eserin , amaca uygun doğrultuda kullanılabilir olup olmaması ve eserin zilyetliğinin iş sahibine geçirilmiş olup olmaması hususlarını da kullanmaktadır. Şayet eser ; sözleşme ve projeye aykırı ve iş sahibinin kabûle zorlanamayacağı derecede kusurlu ise , iş sahibi , mezkûr eseri kabûlden kaçınabilir. Kanımca sözleşmeye her aykırılık ; iş sahibine , kendiliğinden kabûlden kaçınma hakkı vermemekte ; aykırılığın ; objektif iyiniyet kaideleri ve kullanım amacı vb. hususların gözönüne alınarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Teslimin geciktirilmesi konusunda ise , başlangıç olarak ; iş sahibinin , müteahhide yönelik haklarının kullanılmasındaki şekli şartlar önem arz etmektedir. Müteahhitçe , sözleşmede belirlenen sürede tamamlanmayan iş için ; uygun bir bekleme süresini tâkiben , iş sahibinin yasal haklarını kullanmaması , Yargıtay'ca kimi zaman ; iş sahibinin müterafik kusuru olarak kabûl edilmiştir ; ancak bildiğim kadarıyla son uygulamaları ile Yargıtay , mezkûr kabûlden vazgeçmiştir. Sözleşme süresinde teslim edilmeyen ancak buna rağmen iş sahibi tarafından , müteahhidini ihtar etmeyerek temerrüde düşürmeyen iş için ; ihtar edilmemenin , müteahhide ek süre tanındığı anlamına gelmeyeceği ; ancak iş sahibinin fesih iradesi olmamasından dolayı da müteahhidin ; ifa ve gecikme zararından mesûl olduğu kabûl edilir. Buna mukabil , iş sahibi , teslimin gerçekleşmemesinden dolayı ; B.K.125'deki hakları kullanabilir.