Mesajı Okuyun
Old 02-06-2015, 01:02   #7
avukat1947

 
Varsayılan

Son mesajınızda belirttiğiniz hususlarla ilgili görüşlerimi maddeler halinde belirtmek istiyorum:

1. KİK'e başvuru sayısı ve idare mahkemelerinde açılan dava sayısı, idarelere ihale iptali konusunda geniş yetki tanındığı konusunda genel bir yanlış algı bulunduğu gerçeğini değiştirmemektedir. Zira idarelerce bir şekilde inisiyatif kullanılarak iptal edilen ihalelerin hangi yüzdesinin itirazen şikayet ve nihayet idari yargı yoluna gittiğine dair bir istatistik bulunduğunu zannetmiyorum (eğer varsa paylaşırsanız sevinirim). Sizin de çok haklı olarak belirttiğiniz gibi Kanun'un düzenlenme şeklinde yanlışlık vardır. Belirtmiş olduğunuz makalenizi ilk mesajımı göndermeden önce -beğeni ile- okumuştum. İhale iptal yetkisinin sınırsız olmadığı hususunun, temel ihale ilkelerinin -bütün hukukçularca varılacak- olağan bir sonucu olduğu açıktır. Mesele bütün hukukçularca varılacak bu olağan sonuca idarelerin hangi ölçüde varabildiğidir.

2. Mesajınızda, örnek olarak verdiğim mahkeme kararının bir özetini çıkartıp bahis konusu davadan farklı olduğunu göstermişsiniz ama açıkçası bunun sebebini anlayamadım. Hiçbir dava bir diğeri ile birebir aynı değildir; fakat bu durum benzer noktalarının örnek gösterilebileceği gerçeğini değiştirmez. Örnek mahkeme kararında açıkça "Kanun’un “Kuruma itirazen şikayet başvurusu” başlıklı 56’ncı maddesinde idarelerin hukuki durumda değişiklik yaratan Kurul kararlarının gerektirdiği işlemleri ivedilikle yerine getirmek zorunda olduğunun hükme bağlandığı, buna göre idarelerin Kurul kararlarının gereklerini gecikmeksizin yerine getirmeleri gerektiği, Kurul kararlarını etkisiz bırakacak şekilde veya karar gerekçesine aykırı işlem tesis edilemeyeceğinin açık olduğu, 26.02.2014 tarihli ve 2014/UH.III-1147 sayılı Kurul kararının da hukuki durumda değişikliğe sebep olacak nitelikte bir karar olduğu, dolayısıyla bu kararın gereğinin yerine getirilmesi gerekirken, buna aykırı olarak işlem tesis edilerek 4734 sayılı Kanun’un 39’uncu maddesi uyarınca 25.03.2014 tarihinde ihalenin iptal edildiği görülmüştür" denilmektedir ve bu husus ihalenin iptal edilmesi suretiyle KİK kararının etkisiz bırakılmasının hukuka aykırı olduğunun mükemmel bir ifadesidir. Bunu örnek gösterebilmek için davaların mahiyetinin aynı -hatta benzer olması dahi- şart değildir.

3. Son mesajınızda "Yukarıdaki tüm başvurularınız "ihalede rekabetin oluşmuş olmasına rağmen ihalenin -rekabet oluşmadığından bahisle- iptalinin yerinde olmadığı"na dairdir; başka bir deyişle idarenin GÖSTERDİĞİ GEREKÇENİN hukuka ve somut duruma uygun olmadığına dairdir; yoksa idarenin, KİK'in kararını yerine getirmediğinden değil" şeklinde bir görüş belirtmişsiniz. Takdir edersiniz ki idari bir davada birden fazla iptal gerekçesi gösterme hakkımız bulunmaktadır. Biz bu gerekçeyi zaten gösterdik. Diğer gerekçemiz ise "ihalenin iptal edilerek KİK kararının etkisiz bırakılmış olması"dır. Benim bu forum dahilinde gönderdiğim ilk mesaj, sadece bu ikinci gerekçe ile ilgili örnek Danıştay kararı bulunup bulunmadığına dair sorumun iletilmesi ve yine bu gerekçe ile ilgili meslektaşlarımın görüşlerini beklediğimin ifade edilmesidir. 5 nolu mesajımda belirttiğim "idarenin ihale iptalinde sınırsız yetkisinin olmaması" ve "bu hususa dikkat edilmemesinin yolsuzluklara zemin teşkil edeceği" yönündeki ifadeler, konunun gelişimi dahilinde belirtmiş olduğum ve her iki gerekçemizi de destekler nitelikteki ifadelerdir. Bu iki gerekçenin birbirinden ayrı olduğunu belirtmeye dahi gerek yoktur. Öyle ki ilk mesajımda rekabetin oluştuğu ile ilgili ifadelerin sadece parantez içerisinde ve "bilgi amacı ile" sunulduğu açıktır.

4. Ortada, KİK kararı sonrası tek geçerli teklifin kaldığı ve rekabetin oluşmadığı bir durumda tek geçerli teklif ile ihale işlemlerine devam edilmesi yönünde değil de ihalenin iptali yönünde verilmiş bir örnek KİK kararı varken; böyle bir hususun belirtilmediği ve teklifin geçerli sayılarak ihale işlemlerine devam edilmesi gerektiği yönünde hüküm belirten bir KİK kararından sonra ihalenin iptal edilmesinin KİK kararını fiilen etkisiz bırakma vasfı taşıdığına ve hukuka aykırı olduğuna dair, mesajınızda belirtilenin aksine, kesinlikle genelleme yapılabileceğini düşünüyorum. Bu noktada sizinle farklı görüşe sahibiz.

Önceki mesajımda belirttiğim gibi, görüşleriniz ve özellikle detaylı çalışmanız için çok teşekkür ederim. Bu noktada sizin veya diğer meslektaşlarımın, ilk mesajımda belirtilen hususla ilgili olarak paylaşabilecekleri örnek yargı kararları varsa şimdiden teşekkür ederim.