Mesajı Okuyun
Old 26-02-2015, 12:02   #1
alperyldrm

 
Varsayılan Emekli Maaşı Bloke Görevli Mahkeme

Merhaba,
Emekli maaşına, icra takibi olmadan konulan blokenin kaldırılması için dava açacağım. Ancak yaptığım araştırmada, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi bu davaların ticari dava olduğunu, Yargıtay 13. Hukuk Dairesi ise bu davaların tüketici mahkemesinde görülmesi gerektiğini ifade etmiş.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Esas: 2014/2415 Karar : 2014/8656 Tarih : 07.05.2014
“…Dava; davacının davalı bankada bulunan emekli maaş hesabından yapılan kesintilerin iadesi isteminden kaynaklanmaktadır. 4822 s. Kanun'la değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'un 3/e maddesinde tüketicinin, "mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişiyi", 3 (h) bendinde tüketici işleminin "mal veya hizmet piyasalarında tüketiciyle satıcı-sağlayıcı arasında yapılan her türlü hukuki işlemi" ifade edeceği, aynı yasanın ikinci maddesinde ise bu kanunun, birinci maddede belirtilen amaçlarla mal veya hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsayacağı belirtilmiştir. Somut olayda, bankacılık işleminden kaynaklanan alacak talep edilmiş olup 6102 sayılı TTK'nın 4/1-f maddesi uyarınca, bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları, ticari dava sayılacağından, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'un uygulanmasını gerektirir bir husus yoktur. Ayrıca, görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese de yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Bu itibarla, mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir…”



Yargıtay 13. Hukuk Dairesi Esas : 2013/23358, Karar : 2013/23388, Tarih : 30.09.2013
“…Davacı, davalı tarafından maaş hesabına bloke konulmak suretiyle yapılan müdahalenin önlemesini talep etmiştir. Uyuşmazlık davacının kullandığı 09.08.2012 tarihli tüketici kredisinden kaynaklanmaktadır. 4077 sayılı yasanın 23 üncü maddesi bu kanunun uygulanmasıyla ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür. Taraflar arasındaki uyuşmazlık Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığına göre davaya bakmaya Tüketici mahkemesi görevlidir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Bu durumda davaya Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla bakılması gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir…”


İşin ilginç yanı, tüketici mahkemelerinin temyiz incelemesi yapan Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, blokenin yapılabileceğine dair karar verirken, Yargıtay 11 Hukuk Dairesi blokenin yapılamayacağına karar vermektedir.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Esas : 2014/1259 Karar : 2014/8673 Tarih : 07.05.2014
“…5510 sayılı Yasa'nın 93 üncü maddesi uyarınca gelir aylık ve ödeneklerin, 88 inci maddeye göre takip ve tahsili gereken alacaklarla nafaka borçları dışında haczedilemeyeceği, bu fıkraya göre haczi yasaklanan gelir, aylık ve ödeneklerin haczedilmesine yönelik taleplerin, borçlunun muvafakati bulunmaması halinde, icra müdürü tarafından reddedileceği öngörülmüştür. Yine İİK 83/a maddesi uyarınca haczi caiz olmayan mallar ve haklar ve kısmen haczi caiz olan şeyler bakımından aynı Yasa'nın 82-83 maddesinde yazılı mal ve hakların haczedilebileceğine dair önceden yapılan anlaşmalar muteber değildir. Somut olayda da davacı davalı bankayla imzaladığı kredi sözleşmesi sırasında muvafakat vermiş olup, bu muvafakat İİK'nın 83/a maddesi gereğince geçersizdir. Bu itibarla, davalı bankanın davacının emekli maaşından yaptığı kesintiler haksız olduğu halde mahkemece aksi yöndeki yazlı gerekçeyle yapılan kesintilerin haklı olduğu, davacının dava açmakta haksız olduğu gerekçesiyle, davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir…”



Yargıtay 13. Hukuk Dairesi Esas : 2014/31871 Karar : 2015/1258 Tarih : 26.01.2015
“…Davacı tarafından imzalanan sözleşmelerde ve aynı tarihli alınan taahhütnamelerle borcun ödenmemesi halinde banka nezdinde bulunan tüm alacakları, mevduat ve hesapları üzerinde bloke, hapis, mahsup ve takas etme yetkisini davalı bankaya vermiş olup, SGK dan aldığı maaşının kesilmesine kredinin geri ödemelerinin maaşı üzerinden yapılmasına da muvafakat etmiştir. Davacı sözleşmeden dönmediğine göre borcu ne şekilde ödeyeceğini de açıklamamıştır. Bankada bu taahhüde inanarak başka teminat istemeden davacıya krediyi kullandırmıştır. Davalı banka sözleşme hükümlerine göre kesinti yapmıştır. Hemen belirtilmelidir ki davacının bankadan aldığı kredi borcunu sözleşme şartlarına uygun olarak ödememesi halinde sözleşme gereğince kullandırılan kredinin teminatı olarak maaşından kesinti yapılmasını kabul etmesi ve diğer teminat öngören hükümlerin sözleşmeye konulmasına rıza göstermesinin haksız şart olarak kabulü mümkün değildir. Zira davacı yürürlükteki bu Yasaları bilerek sözleşmenin her sayfasını ayrı ayrı imzalamış olup, serbest iradesiyle sözleşme şartlarına uygun olarak kredi borcu taksitlerinin bankadan aldığı maaşından kesilmesi için talimat verdiğine göre artık sözleşmenin söz konusu hükmünün müzakere edilerek kararlaştırılmadığı söylenemez. Ayrıca bankanın yaptığı işlemin sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerin dürüstlük kuralına aykırı düşecek şekilde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olduğu kabul edilemez. Davacının bankadan kullandığı kredi borcunu sözleşme şartlarına uygun olarak ödemesi zorunludur. Davacının taksitlerin maaşından ödenmesini ihtirazı kayıtsız kabul edip daha sonra dava açıp kesinti bedelini geri istemesi hakkın kötüye kullanılması olup iyiniyet kurallarıyla bağdaşmaz.(TMK m.2) Tüketici haklı bir sebep olmadan sözleşmeyi tek taraflı feshedemez, ifası yapılmış bedellerin iadesini isteyemez, bu şekilde edimin tek taraflı geri istenmesi de hukuken himaye göremez. Aksi halde; kredi isteyen kişinin mali durumu ve maaş gelirine göre borcunun ödenebileceği güvencesiyle kredi veren bankanın alacağının imkansızlaşması, kötü niyetli bir kredi borçlusunun borcunu hiç ödememesi gibi bir sonuç doğacaktır. Hal böyle olunca mahkemece uyuşmazlığın sözleşmeye bağlılık, ahde vefa ilkesi ve tarafları bağlayan sözleşme hükümleri çerçevesinde çözümlenmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir…”


Bu noktada davamın kabul edilebilmesi için tüketici mahkemesinde davayı açmayacağım, ancak mahkeme Yargıtay 13. Hukuk Dairesi gibi düşünüp görevsizlik kararı verirse de davayı muhtemelen kaybedeceğim, işin içinden çıkamadım.