Mesajı Okuyun
Old 14-01-2015, 00:07   #2
Fatih Kabadayı

 
Varsayılan

İHALE VE İHALENİN BOZULMASININ SONUÇLARI (TALİH UYAR) ...Eğer bozulan ihale bir taşınmaz’a ilişkinse ve satılan taşınmaz tapuda alıcı adına tescil yapılmışsa, ihalenin bozulması üzerine bu tescil iptal edilir ve taşınmaz tekrar borçlunun adına (mülkiyetine) geçirilir.[43] Ancak, ihalenin bozulması, daha önce, iyiniyetli üçüncü kişilerin o taşınmaz üzerinde kazandığı haklara etkili olmaz (MK. mad. 931)[44] Eğer, taşınmazı alıcıdan devralan üçüncü kişi iyiniyetli değilse borçlu -ortaklığın giderilmesi satışlarında; hissedar(lar)- icra mahkemesinden (sulh hukuk mahkemesinden) ihalenin feshini isterken, ayrıca genel mahkemelerde «tapu iptal davası» açabilirler. Bu durumda, tapu iptal davasına bakan mahkeme, icra mahkemesinde ihalenin feshi isteminin sonucunu bekletici sorun yapıp, kendi davasını onun sonucuna göre sonuçlandırması gerekir.[45] Ayrıca belirtelim ki; ihale kesinleşip satılan taşınmaz alıcı adına tescil edildikten sonra icra mahkemesince -İİK. mad. 134/IV uyarınca ihaleden itibaren bir yıl içinde ileri sürülen ihalenin feshi istemi üzerine- ihalenin feshine karar verilirse, icra (satış) memurluğunca tapu idaresine «tapu işleminin iptali» doğrultusunda yazı yazılamaz. Daha önce gerçekleştirilen tescil işlemi ancak, -ihalenin feshine ilişkin karar almış olan ilgili tarafından- açılacak «tapu iptali ve tescil davası» sonucunda alınacak ilam ile ortadan kaldırılabilir...[46] Satın alınan taşınmazın -ihalenin kesinleşmesi sonucunda- alıcı adına tescilinden sonra, taşınmaz başkasına alıcı tarafından devredilmiş olursa, ihalenin feshi istemini haklı bulan icra mahkemesi (ortaklığın giderilmesi satışlarında; sulh hukuk mahkemesi) sadece «ihalenin feshine» karar vermekle yetinir, ayrıca, taşınmazı devralmış olan kişi adına olan «tapunun da iptaline» karar veremez.[47] [48] İhaleden sonra, taşınmaz alıcıya teslim edilmiş ise, alıcı taşınmazdan iyiniyetle yararlandığı şeyleri -ihalenin bozulması üzerine- geri vermekle yükümlü olmadığı gibi, hasardan (zarardan) da sorumlu tutulamaz (MK. mad. 993) Buna karşılık, taşınmaza yaptığı «faydalı ve zorunlu giderlerin» kendisine ödenmesini isteyebilir ve bunlar ödeninceye kadar, taşınmaz üzerinde «hapis hakkı»na sahip olur (MK. mad. 994). Ancak, bütün bu istemlerin incelenme yeri, icra mahkemesi değil, mahkemelerdir.[49] [50] İhalenin bozulmasına karar verilen durumlarda, alıcı taşınmazdan yararlanmışsa, bu yararlanma nedeniyle kural olarak, kendisinden ecrimisil istenemez. Çünkü, ihalenin bozulması kararı geriye etkili olmakla beraber, alıcı iyiniyetli zilyet sayılır.[51] İİK. mad. 134/IV’deki bir yıllık şikayet süresi içinde -taşınmaz alıcı adına tapuya tescil edildikten sonra- ihalenin bozulması için başvuruda bulunulduğunda, icra mahkemesi, alıcının tapu kaydına dayanarak, taşınmazı başka bir kişiye satmaması için ihtiyati tedbir kararı verebilir (HUMK. mad. 101). Ancak, adına tapuda tescil yapılmış olan alıcı, ihalenin bozulması davası açılmadan -ve ihtiyati tedbir istenmeden- önce, satın aldığı taşınmazı başka bir kişiye devretmişse, bu kişinin iyiniyetli olması halinde, ona yapılan devir -MK. mad. 1023 uyarınca- geçerli olur ve ihalenin bozulmasından etkilenmez. İhalenin yasaya aykırı olarak yapıldığı bu şekilde icra mahkemesinin «ihalenin bozulması kararı» ile ortaya çıkınca, mülkiyetin iyiniyetli üçüncü kişilerden alıcıya ve ondan da tekrar borçluya geçirilmesi mümkün olmadığından, bundan zarar görenler, ihalede kusuru bulunanlardan «tazminat» isteyebilirler. İhalenin bozulmasını isteyen «ihaledeki yolsuzluğu bilerek taşınmazı alıcıdan devraldığını» ileri sürüyorsa, yetkili mahkeme de ona karşı «tapu kaydının iptali» davası açması gerekir.[52]...

( http://www.turkhukuksitesi.com/makale_1663.htm ) Kesinleşmeden icraya konulması mümkün olmayan taşınmazın aynına ilişkin ilamlar gibi ilamların kesinleşmesinin beklenmesi gerekmekte;aksi taktirde şikayet yoluyla takibin iptaline gidilebilmektedir. Ayrıca esasa ait bölümü kesinleşmeden hüküm kısmının sair kısımlarının da(özellikle vekalet ücreti ve diğer yargılama giderleri) infazı ve icra takibine konulması mümkün değildir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun Esas: 2005/12-534,Karar:2005/554 ve Karar Tarihi: 05.10.2005 tarihli kararı” Diğer taraftan, İlam bir tüm olup, ilamda yer alan eklentiler de aynı kurala tabidir.İlamda yer alan bütün alacak kalemlerinin ilamın kesinleştiği tarihte muaccel hale geleceği belirgin olmakla, ilam kesinleşmeden eklentilerin ayrıca takibe konu edilmeleri de söz konusu olamayacaktır. Eş söyleyişle; borçlunun borçlu olmadığını kanıtlamak için açtığı menf i(olumsuz)tesbit davası sonunda alınan ilamın yargılama gideri ve tazminata ait bölümleri, davanın kabulü yada reddine ait bölümü ile bir bütündür. Bu kalemlerin kesinleşmesi ve infazı ancak bir tüm olarak ilamın kesinleşmiş olmasına bağlıdır. Dolayısıyla, ilamın esas hakkındaki hükmü kesinleşmeden vekalet ücreti ve yargılama giderlerine ait hüküm bölümü ayrıca infaz ve icra takibine konu edilemez. Aynı zamanda ilamda yazan tüm alacak kalemleri de ilamın kesinleştiği tarihte muaccel hale gelecektir; bu nedenle vekalet ücreti dahil olmak üzere ilamda ki tüm alacak kalemlerine kararı kesinleşmesinden itibaren faiz istenebilecektir.