Mesajı Okuyun
Old 09-01-2015, 10:00   #2
Orkun KAYA

 
Varsayılan

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

E. 2012/13-218

K. 2012/759

T. 7.11.2012

• VEKALET ÜCRETİ ALACAĞININ TAHSİLİ İSTEMİ ( Sulhla Sonuçlanan Davada Her İki Tarafın Hem Akdi Hem de Yargılama Gideri Olan Yasal Avukatlık Ücretinin Ödenmesinden Vekile Karşı Müteselsilen Sorumlu Olduğu )

• BİRDEN FAZLA VEKİLLE TAKİP ( Vekalet Ücreti Alacağının Tahsili İstemi - Sulhla Sonuçlanan Davada Her İki Tarafın Hem Akdi Hem de Yargılama Gideri Olan Yasal Avukatlık Ücretinin Ödenmesinden Vekile Karşı Müteselsilen Sorumlu Olduğu )

• İBRANAME ( Sadece Belgede İmzası Bulunan Dava Dışı Avukat Yönünden Hüküm ve Sonuç Doğuracak Bir Belge Olup İmzası Bulunmayan Davacı Avukat Yönüyle Bağlayıcı Olmadığı - Vekalet Ücreti Alacağının Tahsili İstemi )

• DAVANIN SULHLE SONUÇLANMASI ( Her İki Tarafın Hem Akdi Hem de Yargılama Gideri Olan Yasal Avukatlık Ücretinin Ödenmesinden Vekile Karşı Müteselsilen Sorumlu Olduğu - Vekalet Ücreti Alacağının Tahsili İstemi )

1136/m.165

ÖZET : Dava, akdi ve yasal vekalet ücreti alacağının tahsili istemine ilişkindir. Davacının, menfi tespit davasında, davalıyı vekil olarak temsil ettiği, açılan davada, davalıyı davacı avukattan başka, ayrı ayrı verilen vekaletnamelerle başka avukatların da temsil ettikleri, yargılama devam ederken, tarafların anlaşması suretiyle davanın sulhle sonuçlandığı anlaşılmıştır. Davayı takip eden avukatlardan biri olan dava dışı avukatın, davacının imzasını taşımayan ibranameyle davalı şirketi akdi ve yasal vekalet ücreti yönünden ibra etmiştir. Anılan ibraname, sadece belgede imzası bulunan dava dışı avukat yönünden hüküm ve sonuç doğuracak bir belge olup, imzası bulunmayan davacı avukat yönüyle bağlayıcı değildir. Sulhla sonuçlanan davada her iki taraf hem akdi hem de yargılama gideri olan yasal avukatlık ücretinin ödenmesinden vekile karşı müteselsilen sorumlu olduklarından, davacı avukata ait vekalet ücretinden davalı şirketin de sorumlu olacağı her türlü duraksamadan uzaktır.

DAVA : Taraflar arasındaki "akdi ve yasal vekalet ücreti alacağı" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Gaziantep 3.Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davalı şirket yönüyle davanın reddine ve diğer davalı yönüyle ise davanın yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına dair verilen 29.6.2007 gün ve E:2006/439, K:2007/323 Sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine. Yargıtay 13.Hukuk Dairesi'nin 25.1.2011 gün ve 2010/17425 - 2011/832 Sayılı ilamı ile;

( ... Davacı, davalılardan A... A.Ş. tarafından diğer davalı M. P. aleyhine açılan Gaziantep 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2001/440 esas, 2002/493 karar sayılı dava dosyasında, davalılardan M. P.'ı vekil olarak temsil ettiğini, davanın, tarafların sulh olması ile 8.9.2004 tarihinde sonuçlandığını, vekalet ücretinin ise ödenmediğini, davalı M. P.'la aralarındaki sözleşme gereğince dava değerinin %10'u üzerinden belirlenecek vekalet ücretinin ödenmesi gerektiği gibi, mahrum kaldığı karşı taraf vekalet ücretinin de ödenmesi gerektiğini, Avukatlık Kanununun 165. maddesi gereğince vekalet ücretinden her iki davalının da müteselsilen sorumlu olduklarını ileri sürerek, fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere şimdilik 10.000,00 YTL vekalet ücretinin, davanın sulhle sonuçlandığı 8.9.2004 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalılardan A... A.Ş., davacıyla sözleşme ilişkisi bulunmayıp, kendisine karşı husumet yöneltilemeyeceğini, kaldı ki, diğer davalıyla sulh ve ibra sözleşmesi düzenlediklerini, vekalet ücretinin, davalının ilk vekili olan dava dışı B. A.'a ödenerek karşılığında da ibraname alındığını, davacının şirketten ücret talebinde bulunamayacağını, diğer davalı M. P. ise, davacıyla yazılı bir ücret sözleşmesi bulunmadığını, vekalet ücretini de ödediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, aynı hukuki yardımın birden fazla avukatla verilmesi halinde tek vekalet ücreti ödenmesi gerektiği, ücrete konu olan davada, davayı takip eden diğer avukat olan B. A.'ın 13.8.2004 tarihli ibranameyle davalı şirketi vekalet ücreti yönünden ibra ettiği belirtilerek, davacının davalı şirkete karşı açmış olduğu davanın reddine, diğer davalıya karşı açılan davanın ise, H.U.M.K.nun 409. maddesi gereğince yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

1- )Davacının, davalılardan A... A.Ş. tarafından diğer davalı M. P. aleyhine açılan Gaziantep 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2001/440 esas 2002/493 karar sayılı davada, davalı M. P.'ı vekil olarak temsil ettiği, 752.900.000 YTL dava değeri üzerinden "menfi tespit" istemiyle açılan davada, davalı M. P.'ı davacı avukattan başka, ayrı ayrı verilen vekaletnamelerle B. A. ve Ö.ş Ö. adlı avukatların da temsil ettikleri, yargılama devam ederken, davanın taraflarının anlaşarak davanın sulhle sonuçlandırdığı anlaşılmakta olup, davacı, gerek müvekkilin ödemesi gereken, gerekse karşı tarafa tahmili gereken vekalet ücretinin davalılardan müteselsilen tahsili için eldeki davayı açmıştır. Avukatlık Yasasının 165. maddesinde, "sulh sonuçlanan işlerde her iki taraf avukatlık ücretinin ödenmesi konusunda avukata karşı müteselsilen sorumludurlar." Hükmü mevcut olup, vekalet ücretinin ödenmesinden her iki davalı da davacıya karşı müteselsilen sorumludurlar. Mahkemece, davayı takip eden avukatlardan biri olan B. A.'ın 13.8.2004 tarihli ibranameyle davalı şirketi vekalet ücreti yönünden ibra ettiği gerekçesiyle davalı şirkete karşı açılan davanın reddine karar verilmişse de, davacının imzasını taşımayan dava dışı avukat B. A. tarafından verilen ve "...dosyaları sebebiyle yasal ve akdi vekalet ücreti alacağım bulunmadığından A... A.Ş.'ni gayrikabili rücu ve bila kaydı şartla ibra ederim." Açıklamasını içeren 13.8.2004 tarihli ibraname, sadece belgede imzası bulunan dava dışı Avukat B. A. yönünden hüküm ve sonuç doğuracak bir belge olup, davacı avukatı bağlayıcı değildir. Davalı M. P.'ın, vekalet ücreti yönünden, kendisini temsil eden her bir avukata karşı, birbirinden bağımsız olarak ayrı ayrı sorumluluğu bulunmakta olup, Avukatlık Kanununun az yukarda açıklanan 165. maddesi gereğince aynı sorumluluk, hasım taraf olan davalı şirket için de söz konusu olduğundan, mahkemece işin esası incelenmek suretiyle davacının, davalı şirketten talep edebileceği vekalet ücreti belirlenerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, davacının imzasını içermeyen ibraname gereğince davalı şirketten vekalet ücreti talep edilemeyeceğinin kabulüyle davanın reddine karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.

2- )Davacı vekiliyle davalılardan M. P. vekili mazeretsiz olarak son celse duruşmaya gelmemiş, dava,duruşmaya gelen diğer davalı A... A.Ş. vekilinin davayı takip etmesi üzerine sonuçlandırılmış olup, mahkemece M. P. yönünden, takip edilmeyen ve bu sebeple yenileninceye kadar işlemden kaldırılan davada, "karar verilmesine yer olmadığına" şeklinde hüküm kurulması gerekirken, "H.U.M.K.nun 409. maddesi gereğince yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına" şeklinde hüküm kurulmuş olması da ayrıca usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir... ),

Gerekçesiyle dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

H.G.K.'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği düşünüldü:

KARAR : Dava, akdi ve yasal vekalet ücreti alacağının tahsili istemine ilişkindir.

Mahkemece, davalı şirkete karşı açılmış olan davanın reddine, diğer davalıya karşı açılan davanın ise,mülga 1086 Sayılı H.U.M.K. ( H.U.M.K.'nun 409. maddesi gereğince yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına dair verilen karar davacı vekilinin temyizi üzerine, Özel Daire'ce yukarda yazılı gerekçelerle bozulmuştur.

Mahkemece, davalı M. P. hakkındaki bozma nedenine ( 2.bent ) uyularak bu davalı yönünden "karar verilmesine yer olmadığına" şeklinde hüküm kurulmuş: davalı şirket yönüyle ise, önceki kararda direnilmiştir. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Direnme yoluyla H.G.K.'nun önüne gelen uyuşmazlık; davacının davalı M. P.'ın vekili olarak katıldığı davanın sulh sonuçlanması ve aynı davada davacıyla birlikte vekil olan dava dışı avukatın imzaladığı ibranamenin davacı avukatın alması gereken akdi ve yasal vekalet ücretini etkileyip etkilemeyeceği. noktasında toplanmaktadır.

Bu noktada konuya dair şu açıklamaların yapılmasında yarar vardır:

Hemen belirtilmelidir ki, sulh, görülmekte olan bir davada tarafların icap ve kabulleriyle oluşan bir sözleşmedir. Bu sözleşmeyle taraflar davaya konu uyuşmazlığa bir fedakarlık ve özveri göstererek son verirler. Genellikle, davacı talep sonucunun bir bölümünden feragat ederek ve davalı da davacının talep sonucunun kalan bölümünü kabul etmek suretiyle sulh sözleşmesi hukuken vücut bulur. En önemlisi bunun sonucunda uyuşmazlık ortadan kaldırılmış sayılır.

Öte yandan, 1136 Sayılı Avukatlık Kanunu'nun "Ücret dolayısiyle müteselsil sorumluluk" başlığını taşıyan 165. maddesi: " ( Değişik madde: 2.5.2001 - 4667/78. md. ) İş sahibinin birden çok olması halinde bunlardan her biri, sulh veya her ne suretle olursa olsun taraflar arasında anlaşmayla sonuçlanan ve takipsiz bırakılan işlerde her iki taraf avukat ücretinin ödenmesi hususunda müteselsil borçlu sayılırlar." hükmünü içermektedir.

Yukarıda içeriğine yer verilen yasa maddesi, mahkeme içi ve mahkeme dışı sulh ayrımı yapılmaksızın sulh sonuçlanan işlerde her iki tarafın avukatlık ücretinin ödenmesi hususunda müteselsil borçlu sayılacaklarını hükme bağlamıştır. Ödenecek ücret, hem avukatın vekil edenle yaptığı sözleşmede belirli ücreti ve hem de yargılama gideri olan ve mahkemece Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca karşı tarafa yükletilecek olan vekalet ücretini kapsar.

Nitekim aynı ilkeler, H.G.K.'nun 10.3.1982 gün ve E:4-1468, K:259; 22.6.1983 gün ve E: 1980/4-2329, K: 1983/699 Sayılı ilamlarında da benimsenmiştir. Somut olay bu ilkeler ışığında değerlendirildiğinde:

Davacının, davalılardan A... A.Ş. tarafından diğer davalı M. P. aleyhine açılan Gaziantep 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin E:2001/440, K:2002/493 Sayılı menfi tespit davasında, davalı M. P.'ı vekil olarak temsil ettiği: açılan davada, davalı M. P.'ı davacı avukattan başka, ayrı ayrı verilen vekaletnamelerle B. A. ve Ö. Ö. adlı avukatların da temsil ettikleri, yargılama devam ederken, tarafların anlaşması suretiyle dava sulhle sonuçlandırılmıştır.

Yukarıda belirtildiği üzere, 1136 Sayılı Avukatlık Kanunu'nun 165. maddesine göre, sulhla sonuçlanan davada her iki taraf hem akdi hem de yargılama gideri olan yasal avukatlık ücretinin ödenmesinden vekile karşı müteselsilen sorumlu olduklarından, davacı avukata ait vekalet ücretinden davalı şirketin de sorumlu olacağı her türlü duraksamadan uzaktır.

Öte yandan, yukarda anılan dosyada davayı takip eden avukatlardan biri olan dava dışı B. A., davacının imzasını taşımayan 13.8.2004 tarihli ibranameyle davalı şirketi akdi ve yasal vekalet ücreti yönünden ibra etmiştir. Anılan ibraname, sadece belgede imzası bulunan dava dışı Avukat B. A. yönünden hüküm ve sonuç doğuracak bir belge olup, imzası bulunmayan davacı avukat yönüyle bağlayıcı değildir.

Şu durumda, yerel mahkemece, H.G.K.'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda davalı şirket yönüyle direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu sebeple direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 Sayılı Kanunun 30. maddesiyle 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na eklenen "Geçici Madde 3" atfıyla uygulanmakta olan 1086 Sayılı H.U.M.K.'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istenmesi halinde temyiz peşin harcının yatırana iadesine, 1086 Sayılı H.U.M.K.nun 440/1. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07.11.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.