Mesajı Okuyun
Old 28-10-2014, 16:44   #21
Av.Emrah ALTUNÇ

 
Varsayılan

Yargıtayın Makam araçlarının haczi konusundaki son görüşü, Makam araçlarının da haczedilebileceği yönündedir. İlgili yargıtay ilamını aşağıda yayınlıyorum. Fakat benim merak ettiğim Av. Nevra Öksüz'ün belirttiği yasa değişikliğinin bu kararı bertaraf edip etmeyeceğidir. Yani bu kararla birlikte Yargıtay kararıyla haczi mümkün hale gelen Makam Araçlarını da mı haczedemeyecğiz? Bu konudaki görüşünüzü merak ediyorum.


T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2012/31297
K. 2013/7236
T. 5.3.2013
• BELEDİYE MAKAM ARACININ HACZİNİN MÜMKÜN OLDUĞU ( Belediye Başkanın Makam Aracı Bulundurmasının Kanuni Bir Zorunluluk Olmadığı - Aracın Makam Aracı Olmasının Fiilen Kamu Hizmetinde Kullanıldığı Anlamına Gelmediği/Şikayetin Reddi Gereği )
• KAMU HİZMETİNİN YÜRÜTÜLMESİNDEN ZORUNLU ARAÇ ( Makam Aracının Bu Zorunluluk İçerisinde Kabul Edilemeyeceğinin Kabulü Gerektiği )
• BELEDİYE MAKAM ARACININ HACZEDİLMEZLİK ŞİKAYETİ ( Belediye Başkanının Makam Aracının Bulunmasının Zorunlu Olmadığı - Belediyenin Borcu Varken Belediye Başkanının Makam Aracı Kullanmasının Kamu Vicdanını Rahatsız Edeceği/Şikayetin Reddi )
• KAMU VİCDANI ( Belediyenin Borcu Variken Başkanın Makam Aracına Binmesinin Kamu Vicdanını Rahatsız Edeceğinin Kabulü )
• KAMU ARACININ KAMU HİZMETİNDE KULLANILIYOR OLMASI GEREĞİ ( Aksi Halde Haczinin Mümkün Olduğu - Haczedilmezliğin İstisnai Bir Durum Olduğu/Dar Yorumlanması Gereği/Aracın Kamu Hizmetinde Fiilen Kullanılıp Kullanılmadığının Tespiti )
5393/m. 15
2709/m. 90
237/m. 4
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi/m. 6,ek protokol 1

ÖZET : Dava, belediye makam aracının haczedilmezlik şikayetine ilişkindir.Belediyenin kamu hizmetinde fiilen kullanılan mallarının haczedilememesi için o malın kamu hizmetinin yürütülebilmesi amacına uygun bulunması gerekir. Haczedilmezlik şikayetine konu edilen borçlu belediyeye ait aracın belediye başkanının makam aracı olduğu anlaşılmaktadır.Belediyenin kamu hizmetini yürütebilmesi için belediye başkanının makam aracının bulunmasının gerekip gerekmediği ve makam aracı olarak tahsis edilen bir aracın fiilen kamu hizmetinde kullanılıp kullanılmadığı olgusu üzerinde durulmalıdır.Taşıt Kanunu'nun 4. maddesinde kimlere makam aracı verileceği düzenlenmiş olup, belediye başkanı anılan yasa uyarınca kendisine makam aracı tahsis edileceklerden değildir.Öte yandan aracın, makam aracı olarak kullanılması, onun fiilen kamu hizmetinde kullanıldığı anlamına gelmeyeceği gibi, kamu hizmetinin yürütülebilmesi için belediye başkanının makam aracının bulunması da gerekmez.Kaldı ki belediyenin borcu var iken belediye başkanının makam aracı kullanması yukarda belirtildiği üzere başta Anayasa'ya ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine aykırılık oluşturabileceği gibi kamu vicdanını da rahatsız edecektir.Dairemizin yeniden oluşan görüşüne göre belediyenin makam aracının kamu hizmetinin yürütülmesi için zorunlu olmadığı gibi niteliği itibariyle de fiilen kamu hizmetinde kullanılmadığı kabul edilerek haczinin mümkün olduğu benimsenmiştir.

DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi İ. K. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra isin gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 5393 Sayılı Belediye Kanunu'nun 15 /son maddesinde; “Belediyenin kamu hizmetinde fiilen kullanılan malları ile belediye tarafından tahsil edilen vergi, resim, harç gelirleri haczedilemez” düzenlemesine yer verilmiştir. Bu maddeye göre belediyenin haczedilmezlik şikayetinin kabul edilebilmesi için mahcuzların kamu hizmetinde fiilen kullanılması zorunludur.

İcra ve İflas Kanunu ve takip hukuku ilkelerine göre asıl olan alacaklının alacağına kavuşmasını sağlamak olduğundan, kural olarak borçluların tüm mallarının haczi mümkündür. Bir malın haczedilememesi için yasal düzenlemenin bulunması zorunludur. Haczedilmezlik istisnai bir durum olduğundan, bu yöndeki düzenlemelerin de dar yorumlanması gerekir.

Ayrıca, bir üst norm olan Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 90/4. maddesiyle de; usulüne uygun olarak yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklerin düzenlendiği milletlerarası antlaşmaların kanun hükmünde olduğu ve uyuşmazlıklarda gözetilmesi gerektiği kuralına yer verilmiştir.

Buna göre, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine Ek 1 numaralı Protokol'ün 1. maddesinde; “... Her gerçek ve tüzel kişi, maliki olduğu şeyleri barışçıl bir biçimde kullanma hakkına sahiptir. Kamu yararı gerektirmedikçe ve Uluslararası Hukukun genel ilkeleri ile hukukun aradığı koşullara uyulmadıkça, bir kimse mülkiyetinden yoksun bırakılamaz ...” hükmü yer almaktadır.

Ek protokol'ün mülkiyet hakkı ile ilgili 1. maddesi, Türkiye Büyük Millet Meclisince onaylanmış ve onaylayan yasada; “... Her hakiki veya hükmü kişi malların masuniyetine ( dokunulmazlığına ) riayet edilmesi hakkına maliktir. Herhangi bir kimse ancak amme menfaati icabı olarak ve kanunun derpiş eylediği şartlar ve devletler hukukunun umumi prensipleri dahilinde mülkiyetinden mahrum edilebilir ...” ilkelerine yer verilmiştir.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, 16 Ocak 2007 tarih ve 31277/03 Sayılı Kuzu-Türkiye davası hakkındaki kararında, davacının lehine alınan yargı kararının altı yıldır uygulanmaması, bir diğer anlatımla ilama konu borcun borçlu belediyece ödenmemesi nedeniyle, AİHS'nin 6 § 1. ve Ek 1 numaralı Protokol'ün 1. maddelerinin ihlal edildiği sonucuna vararak tazminata hükmetmiş yine 17 Ocak 2006 tarih ve 13062/03 Sayılı Kranta - Türkiye davası ve 18 EKİM 2005 tarih ve 74405/01 Sayılı Tütüncü Ve Diğerleri - Türkiye davası hakkındaki kararında da aynı sonuca varmıştır.

Buna göre borçlu belediyeye ait taşınır ya da taşınmaz bir malın haczedilmezliği için o malın fiilen kamu hizmetinde kullanılmasının gerektiği tartışmasızdır. Ancak bir malın fiilen kamu hizmetinde kullanıldığının kabulü için o malın kamu hizmetinin yürütülebilmesi amacına uygun bulunması gerekir.

Somut olayda haczedilmezlik şikayetine konu edilen borçlu belediyeye ait aracın belediye başkanının makam aracı olduğu anlaşılmaktadır. Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında belediyenin kamu hizmetini yürütebilmesi için belediye başkanının makam aracının bulunmasının gerekip gerekmediği ve makam aracı olarak tahsis edilen bir aracın fiilen kamu hizmetinde kullanılıp kullanılmadığı olgusu üzerinde durulmalıdır.

237 Sayılı Taşıt Kanunu'nun 4. maddesinde kimlere makam aracı verileceği düzenlenmiş olup, belediye başkanı anılan yasa uyarınca kendisine makam aracı tahsis edileceklerden değildir.

Öte yandan aracın, makam aracı olarak kullanılması, onun fiilen kamu hizmetinde kullanıldığı anlamına gelmeyeceği gibi, kamu hizmetinin yürütülebilmesi için belediye başkanının makam aracının bulunması da gerekmez. Zira belediyelerin görevleri 5393 Sayılı Kanunun 14. maddesinde açıklanmış olup, bu görevlerin yerine getirilebilmesi için belediye başkanının makam aracının bulunması zorunlu değildir. Kaldı ki belde sakinlerinin mahalli müşterek nitelikteki ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulan, idari ve mali özerkliğe sahip kamu tüzel kişisi olan belediyenin borcu var iken belediye başkanının makam aracı kullanması yukarda belirtildiği üzere başta Anayasa'ya ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine aykırılık oluşturabileceği gibi kamu vicdanını da rahatsız edecektir.

Sonuç olarak Dairemizin yeniden oluşan görüşüne göre belediyenin makam aracının kamu hizmetinin yürütülmesi için zorunlu olmadığı gibi niteliği itibariyle de fiilen kamu hizmetinde kullanılmadığı kabul edilerek haczinin mümkün olduğu benimsenmiştir.

O halde mahkemece şikayetin reddi yerine yazılı gerekçe ile kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.

SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulüyle mahkeme kararının yukarda yazılı sebeplerle İİK. 366 ve HUMK.'nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.03.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Not: Karar KAZANCI İçtihat bilgi bankasından temin edilmiştir.

Saygılarımla