Mesajı Okuyun
Old 24-10-2014, 08:55   #2
ssblll

 
Varsayılan

Umarım aşağıdaki yargıtay kararları işine yarayabilir.

“…çalışma hayatında işçinin sigorta kayıtlarında yer alan işverenin dışında başka işverenlere hizmet verdiği, yine işçinin bilgisi dışında birbiri ile bağlantısı olan işverenler tarafından sürekli giriş çıkışlarının yapıldığı sıklıkla karşımıza çıkmaktadır. Bu gibi durumlar için Dairemizin önceki içtihatlarında "şirketler arasında organik bağ" dan söz edilerek kıdem tazminatına hak kazanma, hesap tarzı yönlerinden aralarında bağlantı bulunan bu işverenlerin birlikte sorumluluğuna gitmekteydi ( Yargıtay 9.HD. 26.3.1999 gün 1999/18733 E, 1999/6672 K. ). Ancak daha sonraki kararlarda organik bağdan söz edilerek sonuca gidilemeyeceği kabul edilmiştir ( Yargıtay 9.HD. 28.11.2005 gün 2005/34442 E, 2005/37457 K. ). Dairemizin bu yöndeki kararlan son yıllarda istikrar kazanmış ve farklı işverenler nezdinde geçen sürelerin kıdem tazminatı hesabı noktasında birleştirilebilmesi için işyeri devri, hizmet akti devri, asıl işveren alt işveren ilişkisi ve birlikte istihdam olgularının bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiği çok sayıda kararda vurgulanmıştır ( Yargıtay 9. HD. 22.10.2007 gün 2007/ 5762 E, 2007/ 30979 K. ). Ancak, bu yöndeki yaklaşım işçilerin yasal haklarını karşılamada özellikle davaların uzaması göz önünde bulundurulduğunda yetersiz kalmıştır. Bu nedenle Dairemiz önceki içtihatlarına dönerek birlikte sorumluluğu benimsemiştir.

Somut Uyuşmazlıkta; mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, davalı her iki şirketin ortaklarının esasen A. Ailesinden anı şahıslar olup her iki şirketin de aynı işverenlere ait tekstil firmaları olduğu, davalı şirketler arasında organik bağ bulunduğu, davacının çalışmasının bütünlük arz ettiği, çalıştığı yer, yaptığı iş ve pozisyonda herhangi bir değişiklik olmadan ve hiç ara vermeden çalışmasını sürdürdüğü ve bu süre boyunca kağıt üzerinde farklı şirketler tarafından sigortaya girdi çıktılarının yaptırıldığı anlaşılmıştır. Buna göre davalıların birlikte sorumluluğuna karar vermek gerekirken davalı G. İplik Sanayi sitesi A.Ş. hakkında açılan davanın reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.“ YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ 2009/9436 E., 2009/15249 K., 02.06.2009 T. SAYILI KARAR

• “Yargıtay önüne gelen dosyada öncelikle işçinin kıdem tazminatına hak kazanabilmesinin koşullarından olan en az bir yıllık çalışmasının aynı işverene ait işyeri ya da işyerlerinde geçmiş olması gerektiğini, Kural olarak aynı guruba ya da holdinge bağlı farklı tüzel kişiliği haiz şirketlerde geçen hizmetlerin birleştirilmesi mümkün olmadığını belirtmiştir. Ancak çalışma hayatında işçinin sigorta kayıtlarında yer alan işverenin dışında başka işverenlere hizmet verdiği, yine işçinin bilgisi dışında birbiri ile bağlantısı olan işverenler tarafından sürekli giriş çıkışlarının yapıldığı sıklıkla karşımıza çıkmaktadır. Bu gibi durumlar için 9. Hukuk Dairesi’nin önceki içtihatlarında "şirketler arasında organik bağ" dan söz edilerek kıdem tazminatına hak kazanma, hesap tarzı yönlerinden aralarında bağlantı bulunan bu işverenlerin birlikte sorumluluğuna gitmekteydi. Ancak daha sonraki kararlarda organik bağdan söz edilerek sonuca gidilemeyeceği kabul edilmiştir. Dairenin bu yöndeki kararları son yıllarda istikrar kazanmış ve farklı işverenler nezdinde geçen sürelerin kıdem tazminatı hesabı noktasında birleştirilebilmesi için işyeri devri, hizmet akti devri, asıl işveren alt işveren ilişkisi ve birlikte istihdam olgularının bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiği çok sayıda kararda vurgulanmıştır. Ancak, bu yöndeki yaklaşım işçilerin yasal haklarını karşılamada özellikle davaların uzaması göz önünde bulundurulduğunda yetersiz kalmıştır. Bu nedenle Daire önceki içtihatlarına dönmüştür. Bu yolla kıdem tazminatının hesabında organik bağ çerçevesinde sonuca ulaşma hedeflenmiştir.
Dosya içeriğine göre davacının 07.09.1985-16.05.1997 tarihleri arasındaki çalışması devamsızlık nedeni ile davalı işveren tarafından haklı nedenle feshedildiği ve davacı işçinin fesih bildirimini tebliğ ettiği, devamsızlığı kabul ettiği anlaşıldığından, bu sürenin kıdem tazminatı hesabında dikkate alınmaması yerindedir. Ancak kayıtlarda Aysel A.Şirketi işyerinde 20.05.1998- 30.06.1998, Alarko şirket işyerinde 05.03.1999-24.02.2000 tarihleri arasında geçen hizmet sürelerinin bu şirketler ile davalı arasında yukarda açıklandığı üzere organik bağ olup olmadığı, hizmet akti devri bulunup bulunmadığı araştırılmadan kıdem tazminatı hesabında dikkate alınmaması isabetli değildir. Dava dışı Alarko ve Aysel şirketlerinin davalı şirketle bağlantısı birlikte istihdam veya organik bağ veya davacının bu şirketler ile davalı şirket arasında giriş ve çıkışlarının hizmet akti devri kapsamında değerlendirilmesi halinde, dava dışı Aysel ve Alarko şirketi nezdinde geçen sürelerinin kıdem tazminatı hesabında dikkate alınması gerekir.
Diğer taraftan 07.09.1985-16.05.1997 tarihleri arası, .devamsızlık nedeni ile sona eren sürenin ve kıdem tazminatı hesabında dikkate alınması halinde, dava dışı Alarko ve Aysel şirketlerinde geçen sürelerin yıllık ücretli iznin süresi ve ücret alacağının hesaplanmasında dikkate alınması gerekir demek sureti ile kararı bozmuştur.” YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ 2009/33210 E., 2010/1177 K., 25.01.2010 T. SAYILI KARAR

• “Somut olayda, davacının davalılardan Nur Pazarlama Day. Tük. Mal. İç ve Dış Tic. Ltd. Şti.'nde çalışmaya başladığı ve 18.11.2003 tarihinde işe giriş bildirgesini imzalayarak diğer davalı Tuğra Paz. Dağıtım ve org. Tic. Ltd. Şti.’nde çalışmaya devam ettiği görülmektedir. Bu durumda davalılar arasındaki ilişkinin belirlenmesi önem kazanmaktadır.
Davalılar arasında organik bağ olup olmadığı mahkemece yeterince araştırılmış değildir. Her iki şirketle ilgili ticaret sicil kayıtları getirtilmeli, ortakları ve faaliyet alanları belirlenmeli, davalılar arasındaki ilişkinin gerçek bir işyeri devrine dayanıp dayanmadığı tespit olunmalıdır. Konunun ticaret sicil kayıtları ile gerekirse vergi dairesi ve Sosyal Sigortalar Kurumu kayıtları da getirtilerek etraflıca incelenemsi gerekir. Yapılacak olan araştırma sonunda davalılar arasında organik bağ olduğu kabul edildiğinde, talep doğrultusunda davaya konu işçilik alacaklarından her iki davalının birlikte sorumlu olduğuna dair karar verilmelidir. Davalılar arasında organik bağ bulunmadığı takdirde dosya içinde bulunan işyeri devrine dair değerlendirme yapılmalı, gerekirse 4857 sayılı İş Kanunuun 6. Maddesi çerçevesinde sorumluluklar belirlenerek sonuca gidilmelidir. Mahkemece eksik incelemeyle karar verilmesi hatalı olup kararın bu yönden bozulması gerekmiştir.” YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ 2008/29652 E., 2010/17178 K., 08.06.2010 T. SAYILI KARAR