|
Hsyk Seçimleri, Yargi Bağimsizliği Ve Bir Animsatma
HSYK SEÇİMLERİ, YARGI BAĞIMSIZLIĞI VE BİR ANIMSATMA
Av. İzzet DOĞAN
“ Vicdanı ile cüzdanı arasında sıkışmış hâkimler " tabiri Yargıtay eski Başkanı Mehmet Uygun tarafından 1988-1989 Adli Yıl Açılış Konuşmasında dile getirildiğinde epey bir gürültü kopmuştu. Kimine göre ;
’Vicdanıyla cüzdanı arasına sıkışmış hâkimler’ tabiri adalet tarihimize düşmüş en kara lekelerden birisiydi ve bu sözü söyleyen de eski Yargıtay Başkanı’ydı... Burada ifade edilen ‘vicdan’ ve ‘cüzdan’ kelimeleri bir kafiye arayışının sonucu gibi değil skandalın itirafıydı... ‘Cüzdanlardaki eksiklik, vicdanların adil karar vermesini etkiliyor’ anlamında yorumlandı ve meram da zaten buydu.(1).
12 Ekim'de yapılacak olan HSYK seçimleriyle ilgili olarak Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın hâkim ve savcılara 1155 TL zam yapılacağını, sicil affı teklifini de TBMM'ye sunacaklarını Adli yargıda görev yapan hâkim ve savcılara sınavsız hukuk fakültesi yolunu açtıklarını, hâkim ve savcılara uygun şartlarda silah satın alma ve silah bulundurma imkânı getirildiğini de bildirilmesi kamuoyunda HSYK seçimleri öncesinde ; “siyasal bir rüşvet “ olarak değerlendirilirken, sicil affı ve diğer adımlar ise seçimlere yönelik başka bir hamle olarak değerlendirildi.. Ahlaki, hukuki ve etik bulunmadı.
İşte bu tartışmalar sırasında rahmetli Mehmet Uygun’un : “ vicdanı ile cüzdanı arasında sıkışan hakim “ tanımlaması yeniden güncelleşti. Ancak Uygun’un konuşmasında yargının bugünlerine ve geleceğine ışık tutacak çok önemli açıklamalarda vardı. HSYK seçimleri öncesi bu açıklamaları bir kez daha anımsatmak istiyorum;
“ Demokrasilerin güvencesi ve aykırılıklara DUR! Diyebilen kurumu YARGI'DIR.
TAM BAĞIMSIZ VE YARGIÇLARI TAM GÜVENCELİ, BÜTÜN İSLEVLERİNİ ETKİN VE EKSİKSİZ YERİNE GETİREBİLEN BİR YARGI, demokrasilerin mutlak gereğidir. Bu bağlantı ile çağımız rejim konusunda şu sonuca ulaşmıştır:
Devlet; demokratik olmalı, devlet hukuka bağlı olmalı, devlette hukukun üstünlüğü kesin ve tartışmasız gerçekleşmelidir.
Tam bağımsız ve yargıçları tam güvenceli bir yargımız var mıdır? HAYIR- YOKTUR! Yargı organımıza işlevlerini etkisiz yerine getirebilme olanakları tanınmış mıdır? HAYIR - TANINMAMIŞTIR!
Yargı Bağımsızlığı ve Yargıç Güvencesi:
Bağımsızlığı sağlayıcı düzenlemeler gerçekleştirilmediği için; istemler ve tartışmalar sürmektedir. Şu kesin bilinmelidir ki; bağımsızlık ve güvene; ne yargı, ne de yargıç için istenen ayrıcalık değildir. HAKKIN; eksiksiz, etkisiz, ödünsüz gerçekleştirilmesi için gereklidir.
Bu güvence ve bağımsızlık; yasamaya, yürütmeye, kamuya karşı gerçekleştirilmelidir.
a. Yasamaya Karşı Bağımsızlık:
Hukukla bağdaşmayan düzenlemeler yapılmamalıdır. Örneğin; Yargı mensuplarının Başbakanlıkta geçici görevlendirilmesine ve seçimlerde siyasi partilerden aday olduktan sonra, mesleğe dönmelerine son verilmelidir. Çünkü bunlar mesleğin; emir almama, tarafsız kalma, güven verici olma ilkeleriyle kesinlikle bağdaşmamaktadır.
Anayasalarımızdaki; aylık ve ödeneklerimizin bağımsızlık ve güvence ilkelerine göre AYRI KANUNLA düzenleneceği hükümlerine rağmen, Yasama, konuyu bugüne kadar gündeme bile getirmemiş, böylece; ANAYASA HÜKÜMLERİ İHMAL EDİLEGELMİŞTİR. Bunun sonucu olarak da; çok üzülerek söylüyorum ki, hak dağıtma görevlisi hâkim, maişet hakkını vermeyenlere karşı, hak arayan durumuna düşürülmüştür. Bilinmelidir ki; vicdanı ile cüzdanı arasına sıkışan hâkimin kararının tam ve en sağlıklı olacağını düşünmek, insan aklına ve doğasına ters düşer. Yargının gereksinimlerini yerine getirmeyip onu sarsanlar; altında her şeyin kalacağı adalet çatısının çöküşünün, devletin görüşünün, tek sorumlusu olacaklarını bilmelidirler. Bunun hesabını tarihe, insanlığa ve vicdanlarına asla veremezler....
Yürütmeye Karşı Bağımsızlık:
YARGI GÖREVİNİN EN ÖNEMLİ YÖNLERİNDEN BİRİSİ DE, SİYASİ OLAY VE İŞLEMLERE KARŞI, HUKUKU SÖYLEYECEK KUVVET OLABİLMESİDİR. Bütün ihlalleri önlemekle görevli ve yetkili yargıya, bu nedenledir ki; İKTİDARLARCA veya başka GÜÇ Sahiplerince sıcak bakılmaz ve sevimli görülmez. Ama; ne zamanki güçlerini kaybeder, hak arama durumunda kalırlar, işte o zaman, "BAĞIMSIZ YARGI!", "GÜVENCELİ HAKİM!" feryadı ile yargıdan esirgediklerine, kıskançlıklarına hayıflanır ama; o zamanı, o fırsatı çoktan kaçırmışlardır. İKTİDARDA İKEN HUKUKA SİYASETİ SOKMAK YERİNE; HUKUKU SİYASETE EGEMEN KILMAK ERDEMİNİ GÖSTEREN SİYASİLER, TARİHİN EBEDİ SAYGISINA LAYIK OLACAKLAR VE HEP BÖYLE KALACAKLARDIR... NE MUTLU ONLARA !.
AKSİ; TARİHTE ÇOK YAŞANDI, İNSANLAR ISTIRAP ÇEKTİ, HAKLAR ÇİĞNENDİ, BU OLUMSUZLUKLARDAN KENDİLERİ DE FAZLASI İLE PAY ALDILAR. DİLERİZ Kİ; GEÇMİŞTEN DERS ALINSIN, İNSANLIK, BİR DAHA BUNLARI YAŞAMASIN.
Bu bağlamda yargımız için diyoruz ki;
• Hâkimler ve Savcılar yüksek kurulunda Bakan ve Müsteşarı bulunmamalıdır.
Ayrıca; mensubu oldukları yüksek mahkemeyi, kendilerini bu göreve layık gören meslektaşlarını ve mesleğin gereksinimlerini, kurul üyelerinin yer yer görmezlikten geldiklerine ilişkin, yargı çevrelerindeki egemen görüş, zaman zaman üzüntü ile ifade edilmektedir. Kurulda görev alan ve alacak olan seçkin meslektaşlarıma saygı ile hatırlatır, aktarırım.
Kurul doğrudan doğruya yüksek yargı organlarında yapılan seçimlerle; adli ve idari yargı için ayrı ayrı oluşturulmalıdır. İşin gereği ve tasarruflarının isabeti için bu şarttır.
Kurula seçilenlerin asli görevleri ile ilgileri kesilmeli ve yeniden seçilmemelidirler. Kurul üyelerinin inceleme zaman ve olanağının azlığı, kararname başta olmak üzere çoğu tasarruflarını doyurucu olmaktan uzaklaştırmaktadır. Kararlarına yargı yolunun kapalı olması da; giderilmesi gerekli önemli bir sakıncadır.
.c. Kamuya karşı bağımsız
Demokrasilerin ve yargılamanın açıklık (aleniyet) ilkesi gereği; bireylerin öğrenme-bilme özgürlüğü; basının da bunu sağlama ve yardımcı olma görevi vardır. Basın bu nedenle dördüncü kuvvettir. Unutulmamalıdır ki; demokrasiler özgürlüklerin koşullarını belirlemiş, sınırlarını çizmiştir. Hiçbir özgürlük başka özgürlüklerin yok edilmesinde kullanılamaz. Olayları izleyip olduğu gibi aktarmak, sağlıklı yorum yapmak, basının görev ilkesidir. Halkın sesi basın; siyasal-ekonomik paylaşımdan kaynaklanan çekişmelerin aracı edilmekten sakınılmalı, iddia - hüküm - savunma ya da yasama
yürütme görevlisi olma gibi yönelimlerden kaçınmalı ve her alan sahiplerine bırakılarak, demokratik Rejimin, kurallarına uygun işleyişine katkıda bulunulmalıdır…”.
Sonuç: Yargıçlar tam bağımsız ve tam güvenceli olmalı, yasal ve yasal olmayan hiçbir gücün yanında olmamalı, gölgesinde olmamalıdır.
1-Türkiyede Yeniçağ. Servet Avcı. 7.9.2014.
|