Mesajı Okuyun
Old 29-09-2014, 12:15   #2
Atalay ARSLAN

 
Varsayılan

Merhaba;

Benzer bir olay başıma geldiği için bu konuda bir hayli düşünmüş ve araştırma yapmıştım. Benim olayımda nüfus cüzdanındaki resmi kendisine benzemediği iddiasıyla arkadaşım sınava alınmamıştı.

İlgili yönetmelikte adayların sınava girişleri ile ilgili hükümler iki ana başlıkta toplanabilir; 1-Binaya giriş 2-sınav salonunda sınava giriş.

Bilindiği gibi binaya girişte kolluk sıkı üst araması ve kimlik kontrolü yapıyor. Kolluk aramasından geçerek sınav salonuna gelen adayın kimlik ve belge kontrolü sınav görevlilerince tekrar yapılıyor. Arkadaşım sınav salonundan çıkarıldığı için bina girişi ile ilgili ayrıntılı okuma yapmamıştım. Ama benim düşüncem her halükarda kimlikteki resmi ya da kimliği ile ilgili şüphe duyulan adayın tutanak tutulmak suretiyle sınava alınması ve sınav sonrasında şüphe ile ilgili gerekli araştırmaların yapılması ve gerektiği ölçüde şüpheleri gidermek için adayın yükümlü tutulması. Zira eğer aynı kimlik bilgileri ile aynı salonun aynı sırasına oturma iddiasında bulunan iki aday yoksa herhangi bir şüpheli durumda adayın sınava alınmaması somut olayda olduğu gibi telafisi asla mümkün olmayan sonuçlar doğuruyor.

Adayın sınava alınmaması ile ilgili olarak idari yargıya başvurulacağı muhakkak. Ben arkadaşım için tam yargı davası açması yönünde araştırmalarda bulunmuştum. Ancak bu durumda bir idari işlem mi yoksa idari eylem mi olduğu dolayısıyla dava açma süremizin olay gününden itibaren 60 gün mü yoksa 1 yıl mı olduğu, öncelikle idareye zararımızın tazmini için başvurma zorunluluğumuzun bulunup bulunmadığı büyük tartışmalara neden olmuştu. Danıştay 8.Dairesinin Esas: 1987 / 340 Karar: 1989 / 306
sayılı kararına da dayanarak ben olayda bir idari eylemin bulunduğunu ve bu kabule göre hukuki bir yol çizilmesi gerektiğini düşünüyordum.