Mesajı Okuyun
Old 08-09-2014, 12:27   #2
Gariban_Lawyer

 
Varsayılan

Çalışma yaşamında çeşitli sebeplerle, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçekte alınan ücretle ÖRTÜŞMEDİĞİ hallerde nasıl bir işlem yapılması gerektiği Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin E.No:2012/9935, K.No:2013/30 nolu kararı ile netliğe kavuşmuştur.

Kararın Özeti: Kimi zaman çalışma yaşamında çeşitli sebeplerle, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçekte alınan ücretle ÖRTÜŞMEDİĞİ GÖRÜLMEKTEDİR. Bu durumda kabule konu edilecek alacak kalemlerinin belirlenmesi bakımından gerçek ücretin tespiti ÖNEM KAZANMAKTADIR. İşçinin çalıştığı süre, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve benzer işi yapan işçilere ödenen ücretler gibi hususlar göz önünde tutulduğunda işçiye ödenen ücret hususunda tereddüt oluştuğunda tanık ifadeleri dikkate alınmalı ve ancak tanık ifadeleriyle şüphe giderilemediği halde işçinin meslekte geçirdiği süre, davalı işyerindeki çalışma süresi, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir SONUCA GİDİLMELİDİR.

Kararın metni

Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, ücret ve fazla çalışma ücreti alacaklarının ödetilmesine karar VERİLMESİNİ İSTEMİŞTİR.

Mahkeme, isteği kısmen hüküm ALTINA ALMIŞTIR.

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi N. Taşdelen tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Davacı vekili, davacının işçilik ücretlerinin zamanında ödenmemesi, sigorta primlerinin gerçek çalışma süresini karşılar şekilde yatırılmaması, işçilik ücretlerinin bir kısmının elden bir kısmının ise banka kanalıyla ödenerek ilgili kanun ve yönetmeliklere aykırı davranılması üzerine iş sözleşmesinin davacı işçi tarafından haklı nedenle feshedildiğini belirterek kıdem-ihbar tazminatlarıyla fazla çalışma ve işçilik ücretlerinin hüküm altına alınmasını TALEP ETMİŞTİR.

Davalı vekili, davacının çalışma süreleri karşılığında sigorta primlerinin doğru ve zamanında yatırıldığını hak ettiği tüm ücretlerin ödenmesine karşın davacı işçi tarafından haksız olarak feshedildiğini beyanla davanın REDDİNİ SAVUNMUŞTUR.

Mahkemece dosya kapsamı ve bilirkişi raporuna dayanılarak iş sözleşmesinin davacı işçi tarafından haklı nedenle feshedildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne KARAR VERİLMİŞTİR.

Karar davalı tarafça TEMYİZ EDİLMİŞTİR.

1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları YERİNDE DEĞİLDİR.

2-Taraflar arasında işçiye ödenen aylık ücretin miktarı konusunda UYUŞMAZLIK BULUNMAKTADIR.

Davacı vekili davacının net 1.800,00 TL ücretle çalıştığını iddia ederken davalı vekili davacının ücretinin net 650,00 TL OLDUĞUNU SAVUNMUŞTUR. Ücret hususunda davacı tanıkları davacı taraf iddiasını, davalı tanıkları ise davalı taraf savunmasını destekleyen İFADELER VERMİŞLERDİR. Dosyaya davalı tarafça 2006-2007 yıllarına ait bir kısım ücret BORDROLARI SUNULMUŞTUR. Mahkemece herhangi bir emsal ücret araştırması yapılmaksızın bilirkişi raporundaki davacı taraf iddiasında belirtilen ücret üzerinden yapılan hesaplamalara itibar edilerek HÜKÜM KURULMUŞTUR.

Kimi zaman çalışma yaşamında çeşitli sebeplerle, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçekte alınan ücretle ÖRTÜŞMEDİĞİ GÖRÜLMEKTEDİR. Bu durumda kabule konu edilecek alacak kalemlerinin belirlenmesi bakımından gerçek ücretin tespiti ÖNEM KAZANMAKTADIR. İşçinin çalıştığı süre, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve benzer işi yapan işçilere ödenen ücretler gibi hususlar göz önünde tutulduğunda işçiye ödenen ücret hususunda tereddüt oluştuğunda tanık ifadeleri dikkate alınmalı ve ancak tanık ifadeleriyle şüphe giderilemediği halde işçinin meslekte geçirdiği süre, davalı işyerindeki çalışma süresi, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir SONUCA GİDİLMELİDİR.

Yukarıda belirtilen kıstaslar çerçevesinde emsal ücret araştırması yapılmaksızın davacı iddiasına göre belirlenen ücret üzerinden alacak kalemlerinin hesap EDİLMESİ İSABETSİZDİR.

3-Davalı vekilince ıslaha konu edilen tutarlara ilişkin zamanaşımı def-i ileri sürülmesine karşın fazla mesai ücreti alacağı bakımından zamanaşımı def-i değerlendirilmeksizin karar verilmiş OLMASI HATALIDIR.

SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 21.01.2013 tarihinde OYBİRLİĞİYLE KARAR VERİLDİ.