Mesajı Okuyun
Old 23-07-2014, 19:21   #3
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

8.Hukuk Dairesi
Esas: 2013/23852
Karar: 2014/979

Dava: G. A. ve müşterekleri ile R. Ç. ve müşterekleri aralarındaki katkı payı alacağına ilişkin davada ihtiyati tedbirin reddine dair Küçükçekmece 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 18.09.2013 gün ve 377 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

Karar: Davacı G. A. vekili, davalılardan N. Ç. ile birlikte 1993 yılında satın alınan ve üzerine bina yapılan 5070 parsel sayılı taşınmazın gerek alımına gerekse de binanın yapımına davacının ziynet eşyaları ile katkıda bulunduğunun mahkeme kararı ile sabit olduğunu açıklayarak 42.129,00 TL katkı payı alacağının davalıdan tahsiline ve N. Ç.'in annesi adına kayıtlı taşınmazın tapu kaydına ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece, HMK.nun 389. maddesi uyarınca ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesi üzerine; davacı vekili tarafından ihtiyati tedbirin reddine ilişkin olarak kanun yoluna başvurulmuştur.

Davacı vekili, ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin mahkemenin verdiği karar bölümünün HMK.nun 391/3. maddesine dayalı olarak bozulmasını istemektedir. 6100 sayılı HMK.nun 391/3. maddesindeki düzenleme ile ihtiyati tedbir kararlarına karşı da kanun yolu açılmış ve kanun yoluna başvurulması halinde ihtiyati tedbirin özelliği gereği incelemenin öncelikle yapılacağı ve verilen kararın da kesin olacağı açıklanmıştır. 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3/3. maddesinin düzenlemesi ile Bölge Adliye Mahkemelerine görev verilen hallerde bu mahkemeler göreve başlayana kadar 1086 sayılı Kanun'un 6100 sayılı Kanun'a aykırı olmayan hükümleri uygulanacaktır. Bu durumda HMK.nun 341. maddesi ile ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddi ile bu taleplerin kabulü halinde itiraz üzerine verilen kararlara karşı istinaf yoluna başvurma Bölge Adliye Mahkemelerine görev olarak verildiğine göre, HMK.nun 391/3. maddesi gereği ihtiyati tedbir isteğinin reddine ilişkin kararlara karşı kanun yoluna gidilebileceği ve bu isteğin Yargıtay tarafından inceleneceği hususunda duraksamamak gerekir.
(*)

Somut olayda, davacı vekilinin, açmış olduğu katkı payı alacağı davası sonunda elde edebileceği alacağını güvence altına almak amacı ile ihtiyati tedbir talebinde bulunduğu görülmektedir. İhtiyati tedbir öğretide <...kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca, davacı veya davalının (dava konusu ile ilgili olarak) hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı öngörülmüş geçici nitelikte, geniş veya sınırlı olabilen hukuki korumadır.> şeklinde tarif edilmiştir (Medeni Usul Hukuku 12.Baskı Sh.714-Prof. Dr. Hakan Pekcanıtez, Prof. Dr. Oğuz Atalay, Prof. Dr. Muhammet Özekes). Anılan tariften de anlaşılacağı üzere ihtiyati tedbirin diğer fonksiyonları yanında davanın devamı sırasında ve verilecek hükmün kesinleşmesine kadar olan süreç içerisinde dava konusu şey üzerinde yeni bir takım ihtilafların çıkmasını da önleyici niteliği itibariyle geçici bir hukuki korumadır.

Nitekim 6100 sayılı HMK.nun onuncu kısmının birinci bölümünde düzenlenen ihtiyati tedbir müessesesi 389. madde başlığında <geçici hukuki korumalar> olarak vasıflandırılmış ve aynı maddenin birinci fıkrasında <mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir> şeklinde şartları belirtildikten sonra takip eden maddelerde bu konudaki talep, verilecek karar ve içereceği hususlar, teminat, kararın uygulanması gibi sair hususlarda yapılması gerekli usul ve prosedür açıklanmıştır.

Anılan yasal düzenlemeler ışığında somut olaya bakıldığında; davacı tarafın dava ile elde edebileceği alacağı güvence altına alma amacı ile ihtiyati tedbir talebinde bulunulduğu, tapu kayıtları üzerine konacak olan tedbir sebebiyle davalı taraf mağdur olmayacağı gibi tedbir istenen taşınmazın dava sırasında devredilmesi halinde hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşabileceği yada tamamen imkansız hale gelebileceği veya gecikme sebebiyle bir sakınca yahut ciddi bir zarar da doğabileceği endişesi de gözetilerek, mahkeme gerekçesinde belirtildiğinin aksine tedbire konu taşınmazın dava konusu olması karşısında tarafların menfaat dengesi ve ihtiyati tedbirin amacı birlikte düşünüldüğünde davacının ihtiyati tedbir talebinin HMK.nun 389 ve devamı maddeleri dikkate alınarak 391/3.maddesi gereğince kabulü ile isteğin taşınmazın tapu kaydına başkasına devrinin önlenmesi yönünden davalı olduğu bildirilerek geçici hukuki koruma niteliğindeki ihtiyati tedbir kararı konulması gerekirken yazılı şekilde reddedilmiş olması doğru olmamıştır. (**)

Kabule göre de, Dava, mal rejiminin boşanma nedeniyle mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak isteğine ilişkindir. Bu davaların çözümü 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun'un 4. maddesi 4721 sayılı TMK.nun ikinci kitabından üçüncü kısım hariç olmak üzere aile hukukundan (TMK.nun 118-395 md.) kaynaklanan bütün davalara Aile Mahkemesinde bakılacağı hükme bağlanmıştır. Görev kamu düzenine ilişkin olmakla yargılamanın her aşamasında kendiliğinden göz önünde bulundurulur. Anılan hüküm gereğince dava dosyasının görev yönünden reddi ile görevli Aile Mahkemesine gönderilmesine karar verilmemiş olması da usul ve yasaya aykırıdır.

Sonuç: Davacı vekilinin kanun yolu başvurusunun açıklanan nedenlerle kabulü ile usul ve yasaya uygun görülmeyen ihtiyati tedbir isteğinin reddine ilişkin karar bölümünün 6100 sayılı Kanun'un Geçici 3.maddesi yollaması ile HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 24,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 23.01.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

(*) Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu
2013/1 Esas 2014/1 Karar 21.02.2014 Tarihli kararı gereğince ihtiyati tedbir taleplerinin reddi veya bu taleplerin kabulü halinde, itiraz üzerine verilen kararlara karşı temyiz yolunun kapatıldığını hatırlatırım.

(**) Banka hesabı üzerine ihtiyati tedbir veya ihtiyati haciz kararı verilmelidir, çünkü davanın konusu bizzat o paradır diye düşünüyorum.

Saygılarımla,