Mesajı Okuyun
Old 10-06-2014, 09:54   #4
arif sadi

 
Varsayılan

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU YD İTİRAZ NO : 2011/801 İçtihat

ÖZET OLARAK

Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle tapuda aile konutu şerhi konulabilmesi için malik olan diğer eşin rızasının aranıp aranmayacağı hususunun açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.
TMK. 194.maddenin 1. fıkrasında aile konutu ile ilgili olarak eşlerden birinin diğer eşin açık rızası olmadan yapamayacağı işlemler gösterilmiş; 2.fıkrada rıza sağlayamayan ve haklı bir sebep olmadan rıza verilmeyen eşin hakimin müdahalesini isteyebileceği belirtilmiştir. Maddenin 3.fıkrasında da aile konutu olarak özgülenen taşınmaz malın, maliki olmayan eşin tapu kütüğüne konutla ilgili gerekli şerhin verilmesini isteyebileceği hükme bağlanmıştır. Madde bir bütün olarak değerlendirildiğinde aile konutu ile ilgili tasarruflarda haklı bir neden olmaksızın eşin rıza vermemesi halinde diğer eşin hakimin müdahalesini isteyebileceği, ancak aile konutu şerhi verilmesinde diğer eşin rızasının aranmayacağı anlaşılmaktadır.
Öte yandan T.M.K. 1009 maddesinde de Kanunlarda açıkça öngörülen diğer hakların açıkça tapu kütüğüne şerh edilebileceği açıklanmıştır. Dolayısıyla aile konutu şerhinin tapu kütüğüne kaydedilebilmesi için hakim kararına gerek bulunmayıp, bu şerh doğrudan doğruya tapu sicil müdürlüklerince tapuya kaydedilebilecektir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun “aile konutuna” ilişkin bir uyuşmazlıkta verdiği 28.08.2011 günlü, E:2011/ 2-447, K:2011/ 556 sayılı kararında da tapu kaydına aile konutu şerhinin verilmesinin Tapu Sicil Müdürlüğü’nden istenebileceği, konutun aile konutu olup olmadığı taraflar arasında çekişmeli ise, şerhin verilmesinin hakimden istenebileceği belirtilmiştir.
Bu itibarla, ailelerin sosyal ve ekonomik hayatında önemli bir yere sahip olan, ailenin barınma ihtiyacını karşılayan aile konutunun tapu kütüğüne malikinin rızası veya mahkeme kararı aranmaksızın idari bir tasarrufla şerh konulmasını öngören düzenlemede Anayasanın Ailenin Korunması ve çocuk hakları başlıklı 41.maddesi hükmü ile Türkiye’nin de tarafı olduğu “Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi” ve 4721 sayılı Medeni Kanunu’nun ilgili hükümlerine aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Uyuşmazlığın, Tüzüğün 57.maddesinin (d) bendi ile 11.06.2002 tarih ve 2002/7 sayılı Genelge’nin 1.maddesine ilişkin kısmına gelince;
Tapu kaydına, malikinin rızası veya mahkeme kararı aranmaksızın eşin istemi üzerine idarece aile konutu şerhi konulurken, 194/3 maddesinin getiriliş amacı göz önünde bulundurulduğunda, konutun aile konutu olup olmadığı hususunun çekişmeden uzak olması gerekmektedir.
Bu itibarla; evlilik birliğinin resmen devam ettiğini kanıtlayan vukuatlı nüfus kayıt örneği veya evlilik cüzdanı ile konutun aile konutu olduğunu, eşlerin konutta birlikte yaşantılarını sürdürdüklerini kanıtlayan muhtarlıktan ve varsa apartman yönetiminden alınmış belgenin ibrazı ile idarece “aile konutu” şerhinin konulabileceği yolundaki düzenleme hukuka uygun bulunmaktadır.
Açıklanan nedenlerle davalı idarelerin itirazının kabulü ile Danıştay Onuncu Dairesi’nin 13.06.2011 günlü, E: 2011/ 11873 sayılı kararının KALDIRILMASINA ve yürütmenin durdurulması kararı verilmesi için gerekli olan koşulların gerçekleşmediği anlaşıldığından, yürütmenin durdurulması isteminin reddine, davacının karara gerekçe yönünden yaptığı itirazın reddine 12.11.2012 gününde OYBİRLİĞİ ile karar verildi.