Mesajı Okuyun
Old 04-06-2014, 09:17   #5
arif sadi

 
Varsayılan

tereke mirasçılardan birisi tarafından reddedildiğinde, onun payı diğer mirasçılara pay edilir ve diğer mirasçıların payı artar. Yoksa altsoy mirası reddetti diye, eş ile birlikte 2. zümre mirasçı olmaz. Alt soyun miras payı eşe kalır. Yeni mirasçılar çağırılmaz. Ancak mirası reddedenlerin altsoyunun mirasçı olup olmayacağına ilişkin çelişkili yargıtay kararları var. Ağırlıklı görüş alt soyu lehine mirası reddetmesi gereği..

Fikir olması açısından ise;

T.C. YARGITAY

2.Hukuk Dairesi
Esas: 1997/14364
Karar: 1998/2100
Karar Tarihi: 24.02.1998


MİRASIN AÇILMASI - TEREKENİN REDDEDİLMİŞ OLMASI - FÜRUĞUN TAMAMI TARAFINDAN RED EDİLEN MİRASIN SAĞ KALAN EŞE TEKLİF OLUNMASI - EŞİN REDDİ HALİNDE RESMİ TASFİYEYE GİDİLECEK OLMASI - DAVANIN REDDİ GEREĞİ

ÖZET: Füruğun tamamı tarafından red edilen miras sağ kalan eşe teklif olunur. Onun da reddi halinde resmi tasfiyeye gidilir. En yakın mirascıların kendilerinden sonra gelen parentel lehine redleri halinde miras onların tamamına teklif olunur. Birinin kabulü halinde resmi tasfiye yapılmaz. Ret eden mirasçının furuu varsa payı ona geçer.

(743 S. K. m. 551, 552, 553, 554) (2004 S. K. m. 180)

Dava: Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün temyizen mürafaa icrası suretiyle tetkiki istenilmekle duruşma için tayin olunan bugün temyiz edenler vekili Av. A.Ç. ve taraf A.K. ile karşı taraf vekili Av. M.E. ve Av. F.Ö. geldi. Gelenlerin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: Kanuni mirasçılardan biri mirası reddederse onun hissesi bu kişi miras bırakanın ölümünde hayatta değilmiş gibi diğer mirasçılara intikal eder. (MK. md. 551) Reddedenin furugu varsa pay bunlara geçer. Yoksa murisin diğer mirasçılarının hissesi çoğalmış olur. Ret ölüm anına kadar geriye yürür. Miras en yakın bütün mirasçılar tarafından reddolunması halinde daha sonraki zümredeki (parenteldeki) mirasçılara veya devlete geçmez. Resmi tasfiye yapılır ve tasfiye sonunda artan kısım sanki ret olmamış gibi en yakın kanuni mirasçılara verilir. (MK. md. 552-553 İİK md. 180) kaynak İsviçre Medeni Kanununun 573. maddesi ve 20.9.1950 gün 4/9 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı) Sağ kalan eşte çocuklar yanında en yakın kanuni mirasçılar gurubuna dahildir. Furugun hepsi tarafından mirasın reddedilmesi durumunda ise ret durumu Sulh mahkemesi tarafından sağ eşe bildirilir ve onun tarafından bir ay içerisinde kabul edilebilir. (MK.md. 552)

En yakın bütün mirasçıların mirası kendilerinden sonra gelen derecedeki (paranteldeki) mirasçılar lehine reddetmeleride imkan dahilindedir. Buradaki ret alt tabakadaki (paranteldeki) bütün mirasçılar lehine yapılmalıdır. Bu paranteldeki mirasçılarda aynı yolu izleyebilir. (MK. md. 554) Bunların hepsinin veya bir kısmının mirası kabul yahut ret etmeleri mümkündür. Bunlardan birisinin mirası kabul etmesi halinde artık Medeni Kanunun 552. maddesinde öngörülen resmi tasfiye yoluna gidilemez.

Muris 14.8.1961 tarihinde ölmüştür. Eşi E. ile çocukları H. A. ve J. mirası reddetmişlerdir. (Ankara 3. Sulh Hukuk Hakimliğinin 1961/1349-1415 sayılı kararı) En yakın mirasçıların mirası reddetmeleri üzerine ikinci zümredeki (parenteldeki) mirasçı durumunda olan annesi H. kardeşleri S. M. Ş. N. ve M. aleyhlerine açılan davada beyana davet edildikleri ve bu mirasçılardan M.'ın mirası kabul ettiği, diğerlerinin ise reddettikleri, M.'ın veraset ilamına ilişkin Ankara 5. Asliye Hukuk Hakimliğinin 25.11.1961 gün ve 1961/1202 sayılı kararının gerekçesinden anlaşılmaktadır. Murisin anne ve kardeşlerini (ikinci zümreyi) beyana davete ilişkin 1961/1972-2047 sayılı dosya yahut karar bulunamamış ise de esas defterinin fotokopisi beyana daveti doğruladığı gibi iptali istenen 1961-1202 sayılı veraset ilamının gerekçesini geçersiz kılacak herhangi bir delil getirilememiştir. Mirasın intikalinden itibaren otuz seneye aşkın bir süre geçmiş olması da kararın gerekçesinin doğru olduğunu göstermektedir. O halde mahkemece davanın reddi gerekirken delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Sonuç: Temyiz edilen hükmün gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcın yatırana geri verilmesine duruşma için takdir olunan 20.000.000 lira vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine 24.2.1998 tarihinde oybirliği ile karar verildi.