Mesajı Okuyun
Old 01-06-2014, 13:10   #2
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Edinilmiş mal rejimi sona ermedikçe yada mal ayrılığı rejimine geçilmedikçe satın alınan taşınmaz edinilmiş mal sayılır ve diğer eş katkı payı alacağını isteyebilir.Diye düşünüyorum.

Kaldı ki; aşağıdaki kararda Yargıtay ayrı yaşamayı mal rejiminin değiştirilmesi için yeterli bulmamıştır.

T.C.
YARGITAY
8. HUKUK DAİRESİ
E. 2010/1733
K. 2010/4713
T. 11.10.2010
• EDİNİLMİŞ MALLARA KATILMA REJİMİNİN MAL AYRILIĞI REJİMİNE DÖNÜŞTÜRÜLMESİ ( Davacının Davalının Ortaklığın Menfaatini Tehlikeye Düşürdüğünü İspat Edemediği - Eşlerin Fiilen Ayrı Yaşıyor Olmasının Dönüştürme İçin de Yeterli Olmadığı )
• EŞLERİN FİİLEN AYRI YAŞAMASI ( Eşlerin Fiilen Ayrı Yaşıyor Olmasının Edinilmiş Mallara Katılma Rejiminin Mal Ayrılığı Rejimine Dönüştürülmesi İçin Tek Başına Yeterli Olamayacağı )
• MAL AYRILIĞI REJİMİNE GEÇİŞ TALEBİ ( Eşlerin Fiilen Ayrı Yaşıyor Olmasının Edinilmiş Mallara Katılma Rejiminin Mal Ayrılığı Rejimine Dönüştürülmesi İçin Tek Başına Yeterli Olamayacağı )
4721/m.206
ÖZET : Dava, taraflar arasındaki yasal edinilmiş mallara katılma rejiminin mal ayrılığı rejimine dönüştürülmesi isteğine ilişkindir. Taraflar arasında görülen ve redle sonuçlanan boşanma davasında da davacı durumunda bulunan davacı, temyiz incelemesine konu olan davada, mahkeme kararıyla mal ayrılığı rejimine geçilmesini istemiş ise de, diğer eşin malvarlığının borca batık olması, ortaklıktaki payının haczedilmiş olması ve benzeri sebeplerden biriyle ortaklığın menfaatini tehlikeye düşürdüğünü kanıtlayamamıştır. Eşlerin fiilen ayrı yaşıyor olmaları da tek başına mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesi için yeterli değildir. O halde, mahkemece isteğin reddi gerekir.
DAVA : Ahmet ile Hatice aralarındaki mal tespiti ve mal ayrılığı davasının kabulüne dair Manavgat 1. Asliye Hukuk ( Aile ) Mahkemesi'nden verilen 09.03.2006 gün ve 306/229 sayılı hükmünYargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, vekil edeni ile davalı arasında görülen boşanma davasının redle sonuçlandığını, tarafların 01.05.2002 tarihinden sonra ayrı yaşadıklarını, davalının vekil edeninin müşterek konutu kullanmasına engel olduğunu ve üç yıldır mallar üzerinde kendisinin tasarrufta bulunduğunu açıklayarak taraflar arasındaki mal rejiminin mal ayrılığına dönüştürülmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davacının açtığı boşanma davasının reddedildiğini, esasen vekil edenini hamile iken davacının terk ettiğini açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, taraflar arasında görülen boşanma davasının redle sonuçlandığı, davalının davacıyı Cumhuriyet Başsavcılığı'na şikayet ettiği, tarafların fiilen ayrı yaşadıkları, mal rejiminin mal ayrılığına dönüştürülmesinin tarafların menfaatine olduğu kanaati ile davanın kabulüne, dava tarihinden geçerli olmak üzere taraflar arasındaki mal rejiminin mal ayrılığına dönüştürülmesine karar verilmesi üzerine hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, TMK'nun 206. maddesi gereğince açılmış taraflar arasındaki yasal edinilmiş mallara katılma rejiminin mal ayrılığı rejimine dönüştürülmesi isteğine ilişkindir. Taraflar arasında görülen ve redle sonuçlanan boşanma davasında da davacı durumunda bulunan davacı, temyiz incelemesine konu olan davada, mahkeme kararıyla mal ayrılığı rejimine geçilmesini istemiş ise de, diğer eşin malvarlığının borca batık olması, ortaklıktaki payının haczedilmiş olması ve benzeri sebeplerden biriyle ortaklığın menfaatini tehlikeye düşürdüğünü kanıtlayamamıştır. Diğer yandan haklı bir sebep varsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine, mevcut mal rejiminin mal ayrılığına dönüştürülmesine karar verebilir ( TMK. m. 206/1 ). Kanun, haklı sebebin varlığının kabul edileceği halleri 206. maddenin 2. fıkrasında göstermiştir. Bu maddede gösterilen haller somut olayda mevcut olmadığı gibi, şimdiki mal rejiminin mal ayrılığına dönüştürülmesini haklı kılacak bir sebep de ortaya konulamamıştır. Eşlerin fiilen ayrı yaşıyor olmaları da tek başına mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesi için yeterli değildir. O halde, mahkemece isteğin reddi gerekirken yazılı şekilde kabulüne karar verilmiş olması doğru olmamıştır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile usul ve kanuna aykırı görülen hükmün açıklanan nedenlerle HUMK.'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 12,20.-TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 11.10.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.