Mesajı Okuyun
Old 07-03-2007, 18:16   #10
Admin

 
Varsayılan

Değişen zaman ve toplumla birlikte herkes aklından geçen herşeyi canının istediği her zaman ve her yerde söylemeyi kendine hak görmeye başladı. Tabiri caizse ağzı olmak artık konuşmak için yeterli sayılıyor ve ağzı olan herkes de bunu kendine hak görüyor. Kurallar, ilkeler, yasalar artık kişileri bağlayan bir otorite olmaktan çıktı.

Polis yürütme gücü adına size "dur" diyor, siz hakaret edip yürümeye devam ediyorsunuz. Mahkeme Türk Milleti adına bir karar veriyor siz ilkokul diplomanızın size verdiği yetkiye dayanarak Heyeti Mahkeme salonunda bağırarak kararı "ayıplıyorsunuz". TBMM bir yasa çıkarıyor, siz bu yasanın "saçma olduğunu" bildiriyor ve buna uymayacağını deklare ediyorsunuz. Yargıç bir karar veriyor, siz mahkeme çıkışında burnunu kırıyorsunuz. Zira artık en büyük güç, en yüce makam "siz"siniz. Yasama, Yürütme ve Yargı ancak sizinle aynı fikirde olduğu sürece saygı duyulacak makamlar aksi takdirde sadece sizin yolunuzdan çekilmesi gereken köhne kurumlar..

Bu mantalite yıkılmadığı sürece, yargı kararlarımız yerden yere vurulur, yasalarımız delinir, Hakimlerimize saldırılır, yürütme erki ile alay edilir, hukukçularımız bizansta meleklerin cinsiyetini tartışan bilim adamları ile aynı kategoride değerlendirilir.

Sayın Heyeti kararı için tebrik ediyorum ancak bu kararı tek başına hiçbirşekilde yeterli görmüyorum. Verilen tutuklama kararının yeterli görülmeyip, yapılacak yargılamanın sonucunda sanığa yargıya duyulması gereken saygı duyulmadığında sonucun ne olacağını gösterecek ibretlik bir ceza verilmesi gerektiğini de düşünüyorum. Elbette kanunlar çerçevesinde ama o çerçevenin en üst sınırlarından ve tüm takdir hakları "yargının saygınlığı" lehine kullanılarak..