Mesajı Okuyun
Old 19-05-2014, 19:28   #5
denizizm

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi

Esas: 2005/4393
Karar: 2005/8492
Tarih: 29.09.2005

ÖZET: -

( - )

KARAR METNİ:
YARGITAY İLAMI

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 14.3.2003 tarihinde verilen dilekçe ile tapu iptali tescil veya alacak istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın alacak yönünden kabulüne dair verilen 25.5.2004 tarihli hükmün Yargıtay'ca tetkiki davacı vekili ve davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

KARAR

Davada; davalılardan Nimet Durmaz adına dava dışı Duygu Kent Konut Yapı Kooperatifindeki hissesinin 01.12.2001 gününde satıldığını iddia eden davacı, bu devir işlemi sebebiyle davalılara toplam 11.267.000.000TL ödeme yaptığını, davalı Nimet'e ilişkin kooperatif hissesinin hükmen adına tescilini, olmadığı takdirde yapılan ödemeler toplamı 11.267.000.000TL'nin davalılardan tahsilini istemiştir.

Davalılar, davacıya kooperatif hisse devri yapmadıklarını, davacı ödemelerinin de hisse devri sebebiyle değil, kendilerine ilişkin 3 parsel s. taşınmazın davacıya satılması nedeniyle olduğunu, davanın reddini savunmuş; Mahkemece, davacının tescil isteminin reddine, 11.267.000.000 TL'nin dava gününden faiziyle davalı Nusret Durmaz'dan tahsiline, işlemiş faiz alacağı 7.344.401.250 TL'nin davalı Nusret'ten alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hükümü taraflar temyiz etmiştir.

1- Yukarda vurgulandığı üzere, davalılar davacıların yaptığı ödemelerin kooperatif payı satışından değil, taşınmaz mal satışından kaynaklandığını savunmuştur. Davalıların bu beyanı ikrar niteliğindedir. Ancak davalıların ikrarında ilave ettiği vaka ile ikrar ettiği vaka arasında bir bağlantı bulunmamaktadır. Bu gibi bileşik ikrarda hasmın ikrar ettiği olaylar için (yapılan ödemelerin kabulü) davacının ispat yükü kalkar ise de, ikrar eden lehine sonuç meydana getirecek yeni bir olay (taşınmaz mal satışı) ileri sürüldüğünden, ikrarda bulunan davalının bu savunmasında geçen olayları kanıtlaması gerekir. Davalıların savunmalarında ileri sürdükleri 3 parsel s. taşınmazın resmi senedi dosya arasına alınmış, taşınmazın 1.500.000.000TL bedelle davalı Nusret ve dava dışı Şeref Durmaz tarafından davacıya 17.01.2000 gününde satıldığı anlaşılmıştır. Davalıların ikrarlarına ilave ettikleri vaka 3 parsel s. taşınmazın resmi senedinin getirtilmesi ile kanıtlandığından, yapılan ödeme, davacının bedele yönelik isteminden indirilerek hüküm kurulmalıdır.

Davacı, asıl alacak dışında bu alacağa ödenme gününden itibaren işlemiş faizi yürütülmesini istemiştir. Mahkemece, davalıların temerrüt tarihi olarak kabul ettiği 09.02.2003 ile dava tarihi arasında işleyen 7.344.401.250 TL faiz alacağının davalı Nusret'ten alınmasına karar vermiştir. Bir davada işlemiş faizin de hüküm altına alınması için bu miktarın davanın açılması sırasında harçlandırılması gerekmektedir. Miktarın davacı tarafından belirlenmemesi halinde mahkemece bu miktar hesaplanarak Harçlar Kanunu'nun 30. maddesi gereğince eksik harç tamamlattırılmalıdır. Açıklanan bu yöntem izlenmediğinde ise, işleyecek faiz müddeabihin kapsamında olmaması (HUMK. m.1/ll) sebebiyle bu miktar üzerinden harç ve vekalet ücretine karar verilemez.

Mahkemece, 09.02.2003 gününde davalılara tebliğ edilen ihtarda ödeme günü olarak saptanan 25.02.2003 tarihinin temerrüt tarihi (BK. m.101) kabul edilerek, alacağın temerrüt gününden itibaren işleyecek kanuni faizi ile birlikte hüküm altına alınması gerekirken, temerrüt tarihinin ihtarın tebliğ edildiği gün kabul edilerek dava gününe kadar işleyen faizi ayrıca hesaplanıp bu miktarın tahsili ile bu miktar üzerinden harç ve vekalet ücretine karar verilmesi de doğru görülmemiştir.

2- Davacının temyiz itirazlarına gelince; hukukumuzda aynı vakaya dayanılarak birden fazla taleple dava açılması olanaklıdır. Uygulama ve doktrinde terditli dava olarak nitelendirilen bu dava türünde iddia edilen taleplerin biri veya birkaçının reddedilmiş olması tüm kademeli talepler reddedilmedikçe dava bütünüyle reddedilmiş sayılmayacağından kademeli isteğin hüküm altına alınmamış olması halinde karşı taraf lehine avukatlık ücreti takdirini gerektirmez. Bu yönün gözden kaçırılması suretiyle reddedilen kademeli istem sebebiyle davalı yan yararına avukatlık ücreti takdiri de kabule göre bozmayı gerektirir.

SONUÇ: Yukarda (1) numaralı bentte açıklanan sebeplerle hükmün davalılar yararına, (2) numaralı bent uyarınca davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istem halinde yatıranlara geri verilmesine, 29.09.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.