Mesajı Okuyun
Old 17-05-2014, 00:52   #8
Fatih Kabadayı

 
Varsayılan Maaş haczine cevap verilmemesi halinde borçtan sorumluluk

Maaş haczi müzekkeresine cevap verilmemesini borçtan sorumluluk yönünden değerlendirecek olursak; Maaş haczine cevap vermeyen şahıs ise borçlunun asgari ücret aldığını varsayarak asgari ücretin 1/4'ü ile maaş kesintisi yapılmayan ay sayısını çarpıp çıkan miktar üzerinden şahsı borçtan sorumlu tutup haciz uyguluyoruz. Maaş haczine cevap vermeyen tüzel kişi-şirket ise haciz talebine aşağıdaki şekilde karar verip yetkililer hakkında haciz uyguluyoruz. Bence size fayda sağlayabilecek talep suç duyurusundan ziyade sorumlular hakkında haciz talep etmektir. Saygılar!

T.C.
BAKIRKÖY
4. İCRA DAİRESİ
... ESAS

Alacaklı vekilinin talebi tetkik edildi.
G.D. :
Konuya ilişkin olarak İcra ve İflas Kanunun 355. ve 356. maddelerini irdelemek gereği hasıl olmuştur. Şöyle ki ;
İİK 355 ; Devlet işlerinde veya hususi müesseselerde bulunan borçlu memur veya müstahdemlerin maaş ve ücretlerinden kesilmesi için icra dairelerinden yapılacak tebligatın kanuni muhatapları haczin icra edildiğini ve borçlunun maaş ve ücreti miktarını nihayet bir hafta içinde bildirmeğe ve borç bitinceye kadar icra dairesinin tebligatı mucibince haczolunan miktarı tevkif edip hemen daireye göndermeye mecburdurlar.
Memurun maaş, ücret veya memuriyetinde yahut başka bir şubeden maaş almağı mucip olacak surette vukubulacak tebeddülleri ve hizmetine nihayet verildiği takdirde bu keyfiyeti de malmemuru veya daire amiri yahut hususi müesseselerin kanuni muhatapları derhal icra dairesine bildirmeğe ve ikinci halde haciz muamelesinden o şube veya amirini haberdar etmeğe mecburdur.” Şeklindedir.
İİK 356 Maddesi ise ; Yukardaki madde hükümlerine riayet etmemiş olanların kesmedikleri veya ilk vasıta ile göndermedikleri para ayrıca mahkemeden hüküm alınmasına hacet kalmaksızın icra dairesince maaşlarından veya sair mallarından alınır.
Bunların borçluya kanun hükümleri dairesinde rücu hakkı vardır. Yukarki madde hükümlerine riayet etmiyen her hangi bir memur veya amir hakkında istenecek malümatın icra dairesine hemen verilmesi bunların mensup olduğu dairenin vazifesidir.”şeklindedir.
İİK 357. Maddesi ise “İcra dairesince kanuna göre yapılan tebliğ ve emirleri derhal yapmağa ve neticesini geciktirmeksizin icra dairesine bildirmeğe alakadarlar mecburdur. Makbul sebep haricinde tebliğ ve emirleri yapmayanlar hakkında ait olduğu dairece tahkikatı evveliyeye hacet kalmaksızın Cumhuriyet Savcılığınca doğrudan doğruya takibat yapılır” şeklindedir.
5326 sayılı Kabahatler Kanuna göre ise ;
Emre aykırı davranış: Madde 32 - (1) Yetkili makamlar tarafından adlî işlemler nedeniyle ya da kamu güvenliği, kamu düzeni veya genel sağlığın korunması amacıyla, hukuka uygun olarak verilen emre aykırı hareket eden kişiye yüz Türk Lirası idarî para cezası verilir. Bu cezaya emri veren makam tarafından karar verilir.
(2) Bu madde, ancak ilgili kanunda açıkça hüküm bulunan hallerde uygulanabilir.
(3) 1.3.1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 526 ncı maddesine diğer kanunlarda yapılan yollamalar, bu maddeye yapılmış sayılır.
Bilindiği üzere İİK.m.355 ve 356 bağlamında yazılmış maaş-ücret haczi müzekkerelerine cevap vermeyen veya bu müzekkere gereğince haciz kesintisi yapmamış olanlar hakkında İİK 357. maddesi gereğince cezai sorumluluğu yoluna gidilmektedir. Tüzel kişilere dair İcra ve İflas Kanununda 355 ve 356 maddesini ihlal edenlere dair İİK 357 Maddesi gereğince Cumhuriyet Başsavcılığınca tahkikatı evveliyeye hacet kalmaksızın Cumhuriyet Savcılığınca doğrudan tahkikat yapılmaktadır. Bu tahkikatta Cumhuriyet Savcılığınca (uygulamada İcra Müdürlüklerince) tüzel kişiliklere dair 5326 Sayılı Kabahatlar Kanunun 32 Maddesinde yer alan Emre Aykırı Davranış başlığında belirtildiği üzere idari para cezasına çarptırılır. İş bu İdari Ceza miktarı ise 2014 yılı itibariyle 189,00TL dir. Devlet işlerinde veya hususi müesseselerde çalışanlar veya görev yapanlar için yalnızca İ.İ.K.m.355 ve 356 bağlamında haciz müzekkeresi yazılabilecektir. Bu müzekkere de İ.İ.K.m.355’de tebliğden söz edildiğine göre ancak tebliğ mazbatalı zarfla gönderilip tebliğ edilecektir. Ancak bu doğrultuda yazılan müzekkere karşı cevap verilmemesi hususu kanunda açıkça belirtilmemiştir. Öncelikle “takip” hukukunun bir sorunu olan bu durum karşısında iyi niyetli alacaklının, üçüncü kişinin verdiği olumsuz yanıtın gerçek olmadığını hangi kurallara göre ve hangi mahkemede ispat edeceğine ve cevapsız bırakılmasına ilişkin olarak maaş ve ücretlerin haczini düzenleyen İcra ve İflas Kanunu kapsamında başvuracağı herhangi bir kural bulunmamaktadır. Benzer durumu düzenleyen İİK 89. maddesinin 3. fıkrasında üçüncü kişinin, 4. fıkrasında alacaklının dava hakkı ve koşulları verilmiş, son fıkrasında ise bu madde hükmünün gerçeğe aykırı bildirimde (hakikate muhalif beyanda) bulunan memurlar veya müstahdemler hakkında da uygulanacağı açıkça belirtilmiştir. İcra ve İflas Kanunu kurallarının her birinin özel durumları düzenleyen özel kurallar olmaları nedeniyle uygulanma koşullarını da birbirinden ayrı tutmak gerekir. Bu bağlamda olarak, özel kuralların kıyas yoluyla uygulanmasının hukuk biliminin ilkeleriyle de bağdaşacağı için İİK 89. madde kurallarının maaş ve ücretlerin haczinde de uygulanabileceği görüşündeyiz. Burada sorun, borçlu işvereni özel hukuk tüzel kişisine yazılan maaş ve ücret haczi müzekkeresine cevap vermediği gibi maaş veya ücret haczi kesintisi de gönderilmemesi ve yazılan te’kid (ikileme) yazılarına da cevap verilmemesi ve buna bağlı olarak borçlunun almakta olduğu maaş veya ücretin tutarının ve işyeri yönetimi ile görevli kimselerin dahi tespit edilememesi durumunda kimlerin, hangi tutarlar için sorumluluğu yoluna gidileceğidir.
Örneğin, işveren bir Anonim Şirket ise; a)Şirket yöneticisi veya yöneticileri mi?
b)Şirketi temsile yetkili kişi veya kişiler mi? c)Şirket Tüzel kişiliği mi?,d)Şirket ortakları mı?, e)Şirket tüzel kişiliğinin maaş veya ücret işleriyle görevlendirdiği kişiler mi sorumlu tutulacaktır.?
“Borçlunun böyle bir maaş veya ücreti haczedilince, icra dairesi borçlunun yanında çalıştığı işverene durumu bir yazı ile bildirir. İşverenden maksat, devlet dairelerinde mal memuru veya daire ita amiri,özel işyerlerinde ise o işyerinin yönetimi ile görevli kimsedir.” [Bkz.Prof.Dr.Baki KURU-Prof.Dr.Ramazan ARSLAN,Prof.Dr.Ejder YILMAZ,İcra ve İflas Hukuku Ders Kitabı 19.Baskı-Yetkin Yayınları Ankara 2005 sayfa:283] Belirtilen kitapta işyerinin yönetimi ile görevli kimse denilmekte ise de bizce işveren tüzel kişinin yönetimi ile görevli kişi veya kişiler demek daha uygun olacaktır. Çünkü, işverenin çok sayıda işyeri olabilir. Borçlunun çalıştığı işyerini kapatıp işyeri yöneticilerini işten çıkarmış ve işsiz bırakmış da olabilir. Bizce, konu olayda sorumlu işveren şirketin ticaret sicilinde yazılı yöneticileri veya yöneticileri yazılı değilse yetkili temsilcileri olmalıdır. Çünkü,şirket tüzel kişiliği icra dairesine yöneticilerini ve yetkili temsilcilerini bildirmediğine göre bunlar en sağlıklı ve güvenli olarak ilgili ticaret sicil memurluğundan öğrenilebilecektir. Tutar yönüne gelince; İşveren bildirmedikçe icra dairesinin borçlunun gerçekte aldığı maaş veya ücreti öğrenebilmesi pek olanaklı değildir. Burada, en son yapılabilecek olan işçinin asgari ücretle çalıştığını varsaymaktır. İİK.m.356 bağlamında maaş-ücret haczi kesintisi yapması gerekip de yapmamış olanların kesinti yapmadıkları ay sayısı ile borçlunun maaşının ¼’ünün çarpımı sonucu çıkan tutar kadar sorumlu tutulabileceği sonucu çıkarılabilecektir. Yani sorumluların bu tutar kadar maaş veya ücretlerine veya mallarına karşı hükme hacet kalmaksızın cebri işlem uygulanacaktır.
Yukarıdaki bilgiler ışığında dosyamız incelendiğinde;
Dosyamızda maaş haczi gönderilen ... Tic. Ltd. Şti'nin Tüzel kişilikli iş yeri olduğu anlaşılmıştır. Bu itibarla ;

1) Mezkur Tüzel Kişilikte Maaş ve Ücreti kesmeyen yönetici,temsilci,yetkili kişi veya kişilerin isim,soy isim ve kimlik bilgilerinin gerek ilgili işyerine gerekse SGK’ya veya Ticaret Sicil Memurluğuna sorulmak suretiyle tespitine,

2) Borçtan sorumlu tutulacak miktarın belirlenmesi için borçlunun hangi tarihler arasında … Tic. Ltd. Şti’de çalıştığının ve kaç lira ücret aldığının SGK’dan sorulmasına,

3) Gelecek cevaba göre tekrar talep halinde maaş kesintisi yapılması gereken tutar (maaşın ¼’ü x kesinti yapılmayan ay sayısı ) üzerinden sorumlular hk. haciz talebinin kabulüne,
Maaş miktarının belirnememesi halinde; maaş-ücret haczi kesintisi yapması gerekip de kesinti yapılmayan ay sayısı ile (borçlunun asgari ücret aldığı varsayılarak) asgari ücretin ¼’ünün çarpımı sonucu çıkacak tutar üzerinden haciz talebinin kabulüne,

4) İİK 357. Maddesi gereğince talep halinde sorumluların 189,00 TL İdari para cezası ile cezalandırılmasına,
İİK 16. Maddeye kabil olmak üzere karar verildi.