Mesajı Okuyun
Old 10-05-2014, 18:41   #2
detay82

 
Varsayılan

Olayınızdaki püf nokta, üçüncü kişinin (aslında üçüncü kişi değil, tapuda müvekkilinizle işlem yapan kişi), müvekkilinizi aldatarak zarara sokmak konusunda müteahhitle işbirliği yapıp yapmadığı ve bu vakıayı ispatlayıp ispatlayamayacağınızdır.

Müvekkilinizin, kendi muvazaasına dayanması olaya uygun değildir. Tapu iptali ve tescil isteniyorsa kanımca aldatma hükümlerine müracaat edilmesi uygun olacaktır. Zaten, hayatın olağan akışı gereği bu tarz bir tutum içerisinde olan bir müteahhitin muhtemelen üzerine kayıtlı bir malvarlığı olmayacaktır. Müteahhide açacağınız davayı kazansanız bile alacağın tahsil kabiliyeti olmayacaktır. Bu sebeple tapu iptali ve tescili sağlayacak hükümler, olanaklar üzerinde durulması uygun olacaktır.

Üçüncü kişinin yukarıda bahsedilen anlamda bir hareketini tespit etmeniz ve bunu ispatlama imkanına sahip olmanız halinde aldatma hükümlerine veya benzeri sonuçları doğurabilecek hükümlere dayanılarak, üçüncü kişi ile müteahhite açacağınız dava ile, ihtiyati tedbir şerhi konulmasını istemeyi unutmadan, tapu iptal ve tescil bu talebin kabul görmemesi halinde taşınmazların bedelinin iadesini isteyebilirsiniz. Ancak üçüncü kişinin böyle bir aldatma vs. hareketine dahli olmaması halinde sadece müteahhite karşı alacak davası açabilirsiniz (ya da tespitle taşınmazların değeri tespit edilir ve devamında ilamsız takip yapılabilir).

Zamanaşımı ile ilgili yasada (BK m.39), aldatmanın öğrenilmesinden itibaren bir yıl içinde, sözleşme ile bağlı olunmadığının bildirilmesi gerektiği düzenlenmiştir. Müvekkilinizin de aldatma hareketini öğrendiğini beyan ettiği tarih ise, karşı taraf aksini ispat edene kadar geçerli olacaktır.