Mesajı Okuyun
Old 08-05-2014, 16:59   #9
Av.Tuğba Elmas

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY

13.Hukuk Dairesi
Esas: 1997/5242
Karar: 1997/5359
Karar Tarihi: 12.06.1997


MENFİ TESPİT DAVASI - TAKİBE KONU BONOLARIN İPTALİ İSTEMİ - SATIN ALMA SÖZLEŞMESİ - MADDİ OLGULARIN HUKUKİ NİTELENDİRMELERİNİ HAKİMİN YAPMASI GEREĞİ

ÖZET: Eksik düzenlenen sözleşmelerden alıcı yedi günlük süre ile bağlı olmaksızın, her zaman dönebilir. Davacı, dava dilekçesi ile 3.3.1996 tarihli sözleşmeden döndüğünü bildirdiğine göre, artık bu sözleşme geçersiz hale gelmiş ve icra takibine konu olan 5 adet bono da karşılıksız kalmıştır. Bonoların davalı tarafından davacıya iadesi gerekir. Mahkemece bu gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi gerekir.

(4077 S. K. m. 8, 9)

Dava: Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Karar: Davacı, davalı şirket adına yapılan anket sonucu davet edildiği ve katıldığı, Adıyaman'da bir otelde düzenlenen seminerde kendisine cazip tekliflerde bulunularak devre mülk satıldığını, ancak daha sonra sözleşmeden vazgeçtiğini, davalı şirket yetkililerine bildirdiği halde kendisinin oyalanıp, satış bedeli karşılığı imzaladığı bonolardan 5 tanesinin Adana 5. İcra Müdürlüğü'nün 96/2099 esas sayılı dosyası ile takibe konulduğunu, satım sözleşmesi geçersiz olduğundan, davalıya borçlu olmadığının tespitiyle, takibe konu bonoların iptaline, % 40 tazminatın tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı, davacıya devre mülk satılmadığını, devre tatil hakkı satıldığını, davacının sözleşmeden döndüğüne dair bir başvurusunun olmadığını, takibe konu senetlerin satıma konu devre tatil hakkının bedeli olduğunu bildirip davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.

İcra takibine konulan ve bu dava ile iptali istenen 5 adet 1650 Amerikan Doları tutarındaki bonoların, taraflar arasında düzenlenen 3.3.1996 tarihli <satın alma sözleşmesi> başlıklı sözleşme ile davalının, davacıya <Vera Beach Club> isimli dinlenme tesislerinde 6450 Amerikan Doları karşılığı sattığı, devre tatil hakkının bedeli karşılığı düzenlenen bonolardan bir kısmı olduğu taraflar arasında tartışmasızdır.

Bir davada, ileri sürülen maddi olguların hukuki nitelendirmesini yapmak ve uygulanacak yasa maddelerini bulup uygulamak, her hakimin doğrudan görevidir (HUMK, 78. maddesi).

Taraflar arasında 3.6.1996 tarihli <satın alma sözleşmesi> başlıklı sözleşme ile yapılan satış, davacı tarafın iddia ettiği ve davalı tarafın karşı koymadığı şekilde, yani davalı elemanlarının daveti üzerine, davacının katıldığı Adıyaman'daki otelde düzenlenen seminerde yapılmıştır. Bu şekliyle satış 4077 sayılı Tüketiciyi Koruma Kanunu'nun kapsamında kalan ve aynı kanunun 8. maddesinde belirtilen kapıdan satıştır. Bu tür satışlarda, alıcı yedi günlük tecrübe ve muayene süresi sonuna kadar malı kabul veya hiçbir gerekçe göstermeden reddetmekte serbesttir. Satıcı aldığı bedel ve senetleri iade etmek zorundadır. Gene aynı kanunun 9. maddesi hükmüne göre kapıdan satışlarda satıcı hazırladığı sözleşme, fatura veya tesellüm makbuzu ile birlikte en az 12 punto siyah koyu harflerle yazılmış, alıcının 8. maddedeki haklarını belirtir, yani alıcıya hiçbir cezai ve hukuki sorumluluk üstlenmeksizin ve hiçbir gerekçe göstermeksizin alıcının satımdan cayma hakkının olduğunu belirtmek ve buna ilişkin belgeyi alıcıya imza karşılığı vermek zorundadır. Davalı tarafından ibraz edilen 3.3.1996 tarihli sözleşme, 4077 sayılı kanunun 9. maddesinde belirtilen şekilde düzenlenmemiş ve tüketici davacının hakları belirtilmemiştir. Bu şekilde eksik düzenlenen sözleşmelerden alıcı yedi günlük süre ile bağlı olmaksızın, her zaman dönebilir. Davacı, dava dilekçesi ile 3.3.1996 tarihli sözleşmeden döndüğünü bildirdiğine göre, artık bu sözleşme geçersiz hale gelmiş ve icra takibine konu olan 5 adet bono da karşılıksız kalmıştır. Bonoların davalı tarafından davacıya iadesi gerekir. Mahkemece bu gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, mahkeme kararının gerekçesi değiştirilerek, sonucu itibariyle doğru bulunan mahkeme kararının onanması HUMK 438. maddesi hükmü gereğidir.

Sonuç: Temyiz olunan kararın gerekçesinin yukarıda açıklanan şekilde değiştirilmesine, kararın bu değiştirilen gerekçe ile ONANMASINA, peşin harcın onama harcından çıkartılmasıyla arta kalan 3.720.340 liranın temyiz edenden alınmasına, 12.06.1997 tarihinde oybirliği ile karar verildi.(¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı