Mesajı Okuyun
Old 07-05-2014, 10:13   #2
Cumhur Okyay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan alperyldrm
Merhaba,

"A" adlı şahıs 2008 yılında vefat ediyor, geriye mirasçı olarak eşi müvekkil "B" ve A'nın kardeşi "C" kalıyor.

Müvekkil ve eşi, vefat olayı gerçekleşinceye kadar tapusuz olan "X" gayrimenkulünde oturuyorlar. Bu yerin emlak vergi bildirimi de "A" tarafından yapılıyor.

A vefat ettikten sonra, müvekkil "B" burada oturmaya devam ediyor ve 2012 yılında buradan kadastro geçiyor ve kadastro tutanağına dolaysıyla müvekkilin ismi geçiyor. (mirasçı sıfatıyla geçmiyor). Kadastro tespit tutanağı kesinleşiyor.

Bu yer 2B kapsamındaki yerlerden olduğundan ve son çıkan 6292 sayılı kanun kapsamındaki yerlerden olduğundan müvekkil, ilgili devlet kurumuna başvurarak bu yeri bedeli ile satın almak istiyor. Yapılan inceleme sonucunda bu yer ile ilgili belli bir miktar ödenmesine karar veriliyor ve müvekkil bu bedeli 2013 yılında ödeyerek adına tapu çıkıyor. Özetle müvekkilin bu yeri satın alması tamamen kanundan kaynaklı.

Şimdi "C" bu yer aslında "A" nın idi, emlak vergi bildirimi bunun delili, bu sebeple tapunun iptali ile mirasçıların payı oranında tescilini talep etmiş. Tenkis talebi yok.

Davanın konusu tensip tutanağında muris muvazaası nedeniyle tapu iptali ve tescil olarak gösterilmiş.
Ortada muris tarafından müvekkile yapılmış bir devir, satış olmamasına rağmen muris muvazaası var mıdır?

Müvekkil bu yerin tapulu olarak ilk sahibi olduğundan bu yer ile ilgili muris muvazaası nedeniyle tasarrufun iptali açılabilir mi?

Emlak vergi bildirimi tek başına zilyetliği ispatlar mı?
Bu davanın kabul edilmesi durumunda, müvekkilin devlete ödediği para ne olacak?

Muris muvazaasından söz edebilmek için, murisin sağlığında, tapuda üzerinde kayıtlı olan bir malı (taşınmazı), mal kaçırmak amacıyla, sağlığında devretmiş (satış) olması gereklidir. Somut olayda ide, böyle bir durum yoktur. Muvazaa söz konusu olmaz. Kolay gelsin...